Çocuklarımıza olan tutumlarımızda, eski kuşaklara göre bazı değişiklikler olduğunun hepimiz farkındayız. Yetiştirildiğimiz şekilde çocuklarımızı yetiştirmiyoruz, anne ve babalarımızın rollerinden uzaklaşıp yeni roller edinmeye başladık.
Bu durumun gerekçesi olarak, çağın gereksinimlerini, teknolojik gelişmeleri, yeniliklerle büyüyen bir nesli gösterebiliriz.
Öncelikle annelerden başlamak istiyorum. Kadınların iş ve eğitim alanlarında gün geçtikçe daha da aktif olmasıyla, çocuklarından beklentileri de büyük oranda arttı. Çocuklarının eğitimleri konusunda yaşadıkları doyumsuzluk, mükemmeliyetçi tavırlar, görünürde daha bilgili ve kültürlü bireyler yetiştirmeye çalışılıyor gibi görünse de diğer taraftan çocukların oyun ve ilgi alanlarına yönelmesini engelleyen ve onların çocukluklarını yaşamalarının önüne geçen bir tutum.
Çocukların istekleri ve beklentileri ikinci plana atılıyor. Böylelikle de hırçın, inatçı, mutsuz, ders çalışmayı sevmeyen çocuklar gündeme geliyor.
Bu durumda babaların daha ılımlı ve olumlu bir tutum izledikleri ve eskiden olduğu gibi çocuk, anne ve okul sorumlulukları üçgeninde daha mesafeli durdukları bir gerçek.
Kimi zaman arabulan, kimi zaman annenin sözünü dinleyen, kimi zaman da çocuklarıyla kaçamaklar yapmaktan zevk alan babalara dönüştüler.
Bu durumun gerekçesi olarak, çağın gereksinimlerini, teknolojik gelişmeleri, yeniliklerle büyüyen bir nesli gösterebiliriz.
Öncelikle annelerden başlamak istiyorum. Kadınların iş ve eğitim alanlarında gün geçtikçe daha da aktif olmasıyla, çocuklarından beklentileri de büyük oranda arttı. Çocuklarının eğitimleri konusunda yaşadıkları doyumsuzluk, mükemmeliyetçi tavırlar, görünürde daha bilgili ve kültürlü bireyler yetiştirmeye çalışılıyor gibi görünse de diğer taraftan çocukların oyun ve ilgi alanlarına yönelmesini engelleyen ve onların çocukluklarını yaşamalarının önüne geçen bir tutum.
Çocukların istekleri ve beklentileri ikinci plana atılıyor. Böylelikle de hırçın, inatçı, mutsuz, ders çalışmayı sevmeyen çocuklar gündeme geliyor.
Bu durumda babaların daha ılımlı ve olumlu bir tutum izledikleri ve eskiden olduğu gibi çocuk, anne ve okul sorumlulukları üçgeninde daha mesafeli durdukları bir gerçek.
Kimi zaman arabulan, kimi zaman annenin sözünü dinleyen, kimi zaman da çocuklarıyla kaçamaklar yapmaktan zevk alan babalara dönüştüler.