Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, yeni adli yılın; savunmaya saygı, yargıda adalet, bağımsız, tarafsız ve daha uygar bir hukuk düzeninin esas alındığı bir yıl olmasını diledi.
Hatay Barosu’nun yeni adli yıl mesajında, “Daha çok hukuk devleti, daha çok hukukun üstünlüğü, daha çok insan hakları ve daha çok demokrasiye ihtiyaç” özlemi dile getirildi.
Yeni Adli Yıl açılışında konuşan hatay barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, adaletin güçlü olmasının herkes için güvence olduğunun da altını çizdi.
Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Tekne, Hatay Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Ahmet Turan Oral, Hatay İdare Mahkemesi Başkanı Songül Meydan Özdoğan, Hatay Vergi Mahkemesi Başkanı Ufuk Sunaoğlu ile Hatay Barosu Başkanı Av. ekrem dönmez dün sabah Atatürk Anıtı’na çelenk sundu, saygı duruşunda bulundu. Atatürk Anıtı’ndaki törene 30’a yakın avukat da katıldı.
Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, yeni adli yıl açılışı mesajında, adaletin güçlü olmasının herkes için güvence olduğunun altını çizerek, “Ülke olarak bizi aydınlığa kavuşturacak, birlik ve beraberlik duygumuzu pekiştirecek kavramlar bunlardır” dedi.
Hatay Barosu olarak hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye bütün azmiyle sahip çıkacakları mesajını veren Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez, “Hepimiz; Anayasaya, hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına inanan yurttaşlarız. Bu inancımızda tereddüt dahi duymayız. Ancak, hain 15 Temmuz kalkışmasının üzerinden bir yıl geçmesine karşın, ülkemizdeki OHAL düzeni ve bir yılı aşkın süre içinde çıkartılan 28. KHK ile yönetilme tarzı sona erdirilmemiştir. OHAL'in yurttaşlara değil, devlete karşı ilan edildiği söylemi tamamen bir yanıltmacadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle düzenlenmesi gereken en netameli konulardan en basit düzenlemelere kadar olan her şey KHK'ler eliyle düzenlenir hale gelmiştir. Dolayısıyla, Anayasada tanımını bulan, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği hükmü uzun bir süredir işlevsizdir. Anayasa ile yapılan değişiklikle birlikte, Türk Milleti adına yargı yetkisini bağımsız olarak kullanan Mahkemeler ayrıca tarafsızlıkla da donatılmıştır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hâkimler, görevlerinde bağımsız ve tarafsızdırlar” diye konuştu.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun seçilme yöntemi, Kurul’daki Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın varlığının da yargı yetkisinin tarafsızlık ve bağımsızlığına ters olduğuna vurgu yapan başkan Dönmez, “Yargının bağımsızlığı ilkesi Anayasa ve yasalarda mükemmel şekilde yer almış olsa bile, yargıç güvencesi olmadıkça yargının tam bağımsızlığından söz edilemez. Anayasa’nın 9., 138., ve 139. maddelerinde kaynağını bulan yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi, yargıya ve hakime tanınan bir imtiyaz değil, toplumun tüm kesimlerinin, demokratik düzenin ve giderek devletin güvencesidir. Yasamanın, Anayasa’ya aykırı her düzenlemesi, yürütmenin, Anayasa’ya, kanunlara ve yürürlükteki mevzuata aykırı her işlem ve eylemi yargı denetimine tabidir. Ancak gariptir, yasama ve yürütme organlarının her tasarrufuna karşı, incelemesini Anayasa’ya, kanunlara ve vicdani kanaatlerine ve hukuka uygun olarak yapmak zorunda olan yargı yetkisi, Anayasal ihlali ve kanunlara aykırılığı tespit etmekten çok, ortadaki sorunu elbirliği ile gidermek zorunda kalan, organlar arasındaki dengeyi korumayı gözeten bir organ görüntüsü vermektedir…” şeklinde konuştu.
Avukatın görevinin, insanların haklarını, onların kullanımına sunmak olduğu bilgisine de yer veren Baro Başkanı Dönmez, şöyle devam etti:
“Bugün, savunma hala baskı altındadır. Avukatlar, mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır. Yargının unsurlarından biri olan savunma mesleği, yargının tüm unsurlarıyla anlamlıdır ve bir unsuru yok ettiğinizde elinizde geriye kalan şeyin adı yargı değildir. Gün geçmemiştir ki, kendini yargıya teslim eden her kimse savunmaya bir gün mutlaka muhtaç olmuştur. Avukatların meslek alanının daraltılması, münhasıran avukatlar tarafından yerine getirilebilecek faaliyetlerin sayısının azaltılması, yasal düzenlemelerle varlığı korunmuş vekalet ücretlerinin dahi savunma mesleğini boğmak için KHK'ler eliyle alınması, icra takiplerinin gelenekselleşmiş evrensel düzenlemelere aykırı şekilde KHK hükümleriyle ortadan kaldırılması uygulamaları avukatın cebine yapılan bir el atma değil, vatandaşın hak arama güvencesine uzanmış bir eldir. Yine de yargının tüm unsurlarıyla can çekiştiği bir ortamda, savunma mesleği kendi kazanımlarının peşine düşen bir pozisyonda hiçbir zaman olmadı, olmayacaktır. Mesele demokrasi, mesele hukuk, mesele adalet ise gerisi teferruattır.”(Hasan Yetmez)
Hatay Barosu’nun yeni adli yıl mesajında, “Daha çok hukuk devleti, daha çok hukukun üstünlüğü, daha çok insan hakları ve daha çok demokrasiye ihtiyaç” özlemi dile getirildi.
Yeni Adli Yıl açılışında konuşan hatay barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, adaletin güçlü olmasının herkes için güvence olduğunun da altını çizdi.
Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Tekne, Hatay Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Ahmet Turan Oral, Hatay İdare Mahkemesi Başkanı Songül Meydan Özdoğan, Hatay Vergi Mahkemesi Başkanı Ufuk Sunaoğlu ile Hatay Barosu Başkanı Av. ekrem dönmez dün sabah Atatürk Anıtı’na çelenk sundu, saygı duruşunda bulundu. Atatürk Anıtı’ndaki törene 30’a yakın avukat da katıldı.
Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, yeni adli yıl açılışı mesajında, adaletin güçlü olmasının herkes için güvence olduğunun altını çizerek, “Ülke olarak bizi aydınlığa kavuşturacak, birlik ve beraberlik duygumuzu pekiştirecek kavramlar bunlardır” dedi.
Hatay Barosu olarak hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye bütün azmiyle sahip çıkacakları mesajını veren Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez, “Hepimiz; Anayasaya, hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına inanan yurttaşlarız. Bu inancımızda tereddüt dahi duymayız. Ancak, hain 15 Temmuz kalkışmasının üzerinden bir yıl geçmesine karşın, ülkemizdeki OHAL düzeni ve bir yılı aşkın süre içinde çıkartılan 28. KHK ile yönetilme tarzı sona erdirilmemiştir. OHAL'in yurttaşlara değil, devlete karşı ilan edildiği söylemi tamamen bir yanıltmacadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle düzenlenmesi gereken en netameli konulardan en basit düzenlemelere kadar olan her şey KHK'ler eliyle düzenlenir hale gelmiştir. Dolayısıyla, Anayasada tanımını bulan, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği hükmü uzun bir süredir işlevsizdir. Anayasa ile yapılan değişiklikle birlikte, Türk Milleti adına yargı yetkisini bağımsız olarak kullanan Mahkemeler ayrıca tarafsızlıkla da donatılmıştır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hâkimler, görevlerinde bağımsız ve tarafsızdırlar” diye konuştu.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun seçilme yöntemi, Kurul’daki Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın varlığının da yargı yetkisinin tarafsızlık ve bağımsızlığına ters olduğuna vurgu yapan başkan Dönmez, “Yargının bağımsızlığı ilkesi Anayasa ve yasalarda mükemmel şekilde yer almış olsa bile, yargıç güvencesi olmadıkça yargının tam bağımsızlığından söz edilemez. Anayasa’nın 9., 138., ve 139. maddelerinde kaynağını bulan yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi, yargıya ve hakime tanınan bir imtiyaz değil, toplumun tüm kesimlerinin, demokratik düzenin ve giderek devletin güvencesidir. Yasamanın, Anayasa’ya aykırı her düzenlemesi, yürütmenin, Anayasa’ya, kanunlara ve yürürlükteki mevzuata aykırı her işlem ve eylemi yargı denetimine tabidir. Ancak gariptir, yasama ve yürütme organlarının her tasarrufuna karşı, incelemesini Anayasa’ya, kanunlara ve vicdani kanaatlerine ve hukuka uygun olarak yapmak zorunda olan yargı yetkisi, Anayasal ihlali ve kanunlara aykırılığı tespit etmekten çok, ortadaki sorunu elbirliği ile gidermek zorunda kalan, organlar arasındaki dengeyi korumayı gözeten bir organ görüntüsü vermektedir…” şeklinde konuştu.
Avukatın görevinin, insanların haklarını, onların kullanımına sunmak olduğu bilgisine de yer veren Baro Başkanı Dönmez, şöyle devam etti:
“Bugün, savunma hala baskı altındadır. Avukatlar, mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır. Yargının unsurlarından biri olan savunma mesleği, yargının tüm unsurlarıyla anlamlıdır ve bir unsuru yok ettiğinizde elinizde geriye kalan şeyin adı yargı değildir. Gün geçmemiştir ki, kendini yargıya teslim eden her kimse savunmaya bir gün mutlaka muhtaç olmuştur. Avukatların meslek alanının daraltılması, münhasıran avukatlar tarafından yerine getirilebilecek faaliyetlerin sayısının azaltılması, yasal düzenlemelerle varlığı korunmuş vekalet ücretlerinin dahi savunma mesleğini boğmak için KHK'ler eliyle alınması, icra takiplerinin gelenekselleşmiş evrensel düzenlemelere aykırı şekilde KHK hükümleriyle ortadan kaldırılması uygulamaları avukatın cebine yapılan bir el atma değil, vatandaşın hak arama güvencesine uzanmış bir eldir. Yine de yargının tüm unsurlarıyla can çekiştiği bir ortamda, savunma mesleği kendi kazanımlarının peşine düşen bir pozisyonda hiçbir zaman olmadı, olmayacaktır. Mesele demokrasi, mesele hukuk, mesele adalet ise gerisi teferruattır.”(Hasan Yetmez)