Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan yazılı olarak yaptığı açıklamasında; Hollanda demek sömürgecilik demek. Hollanda demek koloni demektir. Hollanda'nın Türk yetkililere karşı çirkin ve ırkçı engellemesini kınıyorum.
Türkiye demokratik bir dönüşüm yaşıyor. Ses ne hikmetse batıdan geliyor.Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle kendi iradesini test edeceği 16 Nisan’a doğru yol alırken, Almanya’dan, Hollanda’dan ve batılı ülkelerden oligarşik kakafoni yükseliyor. En son Hollanda’da yaşananlar neresinden tutarsanız tutun, batının ikiyüzlülüğüyle karşılaşırsınız. Popülizm, Avrupa’yı baştan aşağıya kuşatmış görünüyor. Kendilerince, manüplasyon araçlarıyla Türkiye’yi tecrit etmeye kalkıyorlar. Biliyorsunuz; uzun zamandır “Türkiye yalnızlaşıyor” nakaratıyla ülkemizi hizaya getirmeye çalışıyorlar. Türkiye yalnızlaşmıyor. Yeni açılımlarla, alternatifler oluşturuyor kendine. Afrika politikaları ortada. Türkiye, geçmiş yüzyıllarda batı tarafından sömürülen kara kıtaya dönük büyük diplomatik atılımlar yapıyor. Biz biliyoruz ki, Afrika, yeni dünya sistemi için önemli bir bölge. Avrupa, işte bu bölgeden çekilmek zorunda kalacak. Çünkü kendi iç sorunlarıyla uğraşıyor Avrupa. sömürü üzerine yükselttikleri refahın sonu göründü. Onun için telaşa kapılıyorlar. Onun için Türkiye’ye karşı bu küçük politikaları uyguluyorlar. Hollanda’nın son ırkçı ve kabul edilemez tutumu da bundandır. Şiddetle kınıyoruz.Hollanda demek sömürgecilik demek. Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde işte bu koloniler var. Yeri gelmişken söyleyeyim; Avrupa demokrasisi, refah üzerine inşa edilmiştir. Özgürlük, çoğulculuk hep bu mantık üzerine kurulmuştur. İşte görüyoruz; az bir sallandıkları zaman neler yaptıklarını. Irkçılık yükseliyor, yabancı düşmanlığı kültürlerini şekillendiriyor. Daha doğrusu, güçten azıcık düştüklerinde, kültürel kodlarının derinliklerinde bulunan yabancı düşmanlığı birden ortaya çıkıveriyor.
Biz Güçlü Bir Türkiye İçin Tüm Gücümüzü Ortaya Koyuyoruz
En iyimser rakamlarla söyleyecek olursak, Avrupa’da seçmenlerin sandığı gitme oranı yüzde elli-ellibeş. Yani bu kıtada yaşayan insanların Avrupa değerlerine, demokrasiye inançları kalmadı. Bir de bize bakın; 1 Kasım seçimlerinde katılım oranı yüzde seksen yedi. Bu bile aramızdaki farkı gösteriyor. Biz irademize her türlü sahip çıktık toplum olarak; çıkmaya da devam edeceğiz. Ülkemizden de bazıları Avrupa’nın bu kakafonisine katılıp, “yalnızlaşıyoruz” nakaratını tekrar ediyor. Çünkü onların yüzü batıya dönüktü. Onlar batılıların ezberlerini tekrar ederek ahkâm kesiyorlardı. Oysa yeni bir dünya doğuyor. Yeni bir dünya kurulurken, bizde değerlerimizce söz söyleyeceğiz. Değerlerimize yabancı olmayan bir sistem oluşturacağız. Eğer bunu başarabilirsek; kartların yeniden karıldığı, yeni yeni ittifakların oluşturulmaya çalışıldığı bir dünyada masaya daha güçlü oturmuş olacağız. Türkiyesiz denklem mümkün değildir zaten. Asıl mesele, kendi değerlerimizle mi denklemde yer alacağız, yoksa iradesi belirlenen bir topluluk olarak figüran mı olacağız? Biz birincisi için çalışıyoruz. Biz güçlü bir Türkiye için tüm gücümüzü ortaya koyuyoruz. Özgürlükleri daha fazla geliştireceğiz. Ekonomimizi farklı alternatiflerle güçlendireceğiz. Ekonomi demişken; kimileri, batıyla ilişkileri germek ekonomimize zarar verir diyor. Birincisi biz germiyoruz. Fotoğraf ortada. İkincisi ve daha da önemlisi, 2007’den bu yana yaşanan finansal kriz, en çok Avrupa ekonomilerini daralttı. Bu yüzden yeni pazarlar aramak zorundayız. Yeni ilişkiler kurmak zorundayız. Yani sistemimizi değerlerimizle yeniden inşa ederken, o kadim aklımızı inançlarımızla yeniden ihya ederek farklı arayışlar gerçekleştirmek zorundayız. Çok şükür bunu kısmen başardık.
Batı’da yaşanan ırkçı uygulamaların 16 Nisan’da gerçekleştirileceğimiz halk oylamasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Yolumuz açık, ufkumuz açık. Yeter ki kendimiz olalım. Yeter ki, inancımıza ve tarihimize kulak verelim. Onlar oyun oynayacaktır. Biz yeter ki, aklımızı ihya edip, sakin bir şekilde bu oyunları karşılayıp, kendi oyunumuzu kuralım. Biz bu sebepten, önümüzdeki 16 Nisan’da çıkacak “evet”in önemli olduğunu düşünüyor; biliyoruz.
Gün birlik beraberlik günüdür..Gün kardeşlik günüdür..Bizim başka ülkemiz yok.
(Haber Merkezi)
Türkiye demokratik bir dönüşüm yaşıyor. Ses ne hikmetse batıdan geliyor.Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle kendi iradesini test edeceği 16 Nisan’a doğru yol alırken, Almanya’dan, Hollanda’dan ve batılı ülkelerden oligarşik kakafoni yükseliyor. En son Hollanda’da yaşananlar neresinden tutarsanız tutun, batının ikiyüzlülüğüyle karşılaşırsınız. Popülizm, Avrupa’yı baştan aşağıya kuşatmış görünüyor. Kendilerince, manüplasyon araçlarıyla Türkiye’yi tecrit etmeye kalkıyorlar. Biliyorsunuz; uzun zamandır “Türkiye yalnızlaşıyor” nakaratıyla ülkemizi hizaya getirmeye çalışıyorlar. Türkiye yalnızlaşmıyor. Yeni açılımlarla, alternatifler oluşturuyor kendine. Afrika politikaları ortada. Türkiye, geçmiş yüzyıllarda batı tarafından sömürülen kara kıtaya dönük büyük diplomatik atılımlar yapıyor. Biz biliyoruz ki, Afrika, yeni dünya sistemi için önemli bir bölge. Avrupa, işte bu bölgeden çekilmek zorunda kalacak. Çünkü kendi iç sorunlarıyla uğraşıyor Avrupa. sömürü üzerine yükselttikleri refahın sonu göründü. Onun için telaşa kapılıyorlar. Onun için Türkiye’ye karşı bu küçük politikaları uyguluyorlar. Hollanda’nın son ırkçı ve kabul edilemez tutumu da bundandır. Şiddetle kınıyoruz.Hollanda demek sömürgecilik demek. Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde işte bu koloniler var. Yeri gelmişken söyleyeyim; Avrupa demokrasisi, refah üzerine inşa edilmiştir. Özgürlük, çoğulculuk hep bu mantık üzerine kurulmuştur. İşte görüyoruz; az bir sallandıkları zaman neler yaptıklarını. Irkçılık yükseliyor, yabancı düşmanlığı kültürlerini şekillendiriyor. Daha doğrusu, güçten azıcık düştüklerinde, kültürel kodlarının derinliklerinde bulunan yabancı düşmanlığı birden ortaya çıkıveriyor.
Biz Güçlü Bir Türkiye İçin Tüm Gücümüzü Ortaya Koyuyoruz
En iyimser rakamlarla söyleyecek olursak, Avrupa’da seçmenlerin sandığı gitme oranı yüzde elli-ellibeş. Yani bu kıtada yaşayan insanların Avrupa değerlerine, demokrasiye inançları kalmadı. Bir de bize bakın; 1 Kasım seçimlerinde katılım oranı yüzde seksen yedi. Bu bile aramızdaki farkı gösteriyor. Biz irademize her türlü sahip çıktık toplum olarak; çıkmaya da devam edeceğiz. Ülkemizden de bazıları Avrupa’nın bu kakafonisine katılıp, “yalnızlaşıyoruz” nakaratını tekrar ediyor. Çünkü onların yüzü batıya dönüktü. Onlar batılıların ezberlerini tekrar ederek ahkâm kesiyorlardı. Oysa yeni bir dünya doğuyor. Yeni bir dünya kurulurken, bizde değerlerimizce söz söyleyeceğiz. Değerlerimize yabancı olmayan bir sistem oluşturacağız. Eğer bunu başarabilirsek; kartların yeniden karıldığı, yeni yeni ittifakların oluşturulmaya çalışıldığı bir dünyada masaya daha güçlü oturmuş olacağız. Türkiyesiz denklem mümkün değildir zaten. Asıl mesele, kendi değerlerimizle mi denklemde yer alacağız, yoksa iradesi belirlenen bir topluluk olarak figüran mı olacağız? Biz birincisi için çalışıyoruz. Biz güçlü bir Türkiye için tüm gücümüzü ortaya koyuyoruz. Özgürlükleri daha fazla geliştireceğiz. Ekonomimizi farklı alternatiflerle güçlendireceğiz. Ekonomi demişken; kimileri, batıyla ilişkileri germek ekonomimize zarar verir diyor. Birincisi biz germiyoruz. Fotoğraf ortada. İkincisi ve daha da önemlisi, 2007’den bu yana yaşanan finansal kriz, en çok Avrupa ekonomilerini daralttı. Bu yüzden yeni pazarlar aramak zorundayız. Yeni ilişkiler kurmak zorundayız. Yani sistemimizi değerlerimizle yeniden inşa ederken, o kadim aklımızı inançlarımızla yeniden ihya ederek farklı arayışlar gerçekleştirmek zorundayız. Çok şükür bunu kısmen başardık.
Batı’da yaşanan ırkçı uygulamaların 16 Nisan’da gerçekleştirileceğimiz halk oylamasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Yolumuz açık, ufkumuz açık. Yeter ki kendimiz olalım. Yeter ki, inancımıza ve tarihimize kulak verelim. Onlar oyun oynayacaktır. Biz yeter ki, aklımızı ihya edip, sakin bir şekilde bu oyunları karşılayıp, kendi oyunumuzu kuralım. Biz bu sebepten, önümüzdeki 16 Nisan’da çıkacak “evet”in önemli olduğunu düşünüyor; biliyoruz.
Gün birlik beraberlik günüdür..Gün kardeşlik günüdür..Bizim başka ülkemiz yok.
(Haber Merkezi)