Yüz binlerce öğrenci 1 Haziran’da yapılacak Liseye Giriş Sınavı için gün sayarken sınav kaygısına da kapılıyor. Belirli bir düzeye kadar kaygının normal ve hatta motive edici olduğunu hatırlatan GEO Koleji Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Talia Büke, Çocuktaki kaygı düzeyi sınav performansını, kendisini ve yakın çevresini olumsuz etkiliyorsa bu durumu çözümlemek gerektiğini hatırlatıyor.
Liseye Giriş Sınavı’na sayılı günler kala birçok öğrenci endişeye kapılıyor, başarısızlık korkusu çocuklarda sınav kaygısına neden oluyor. Sınav kaygısı sınavdan önce, sınav esnasında ve/veya sonrasında ortaya çıkabilen, “olumsuz duygulanımlar yaşatan aşırı uyarılmışlık hali” olarak tanımlanıyor. Bu dönemde öğrencinin ne kadar iyi ve yeterli hazırlanmış olursa olsun sınav sonucu ile ilgili kaygıya düşebileceğini hatırlatan GEO Koleji Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Talia Büke, sınav kaygısının başlıca nedeninin öğrencinin ve ailesinin sınava atfettikleri olduğunun altını çiziyor. Öğrencinin sınavı kendi kimliğiyle ilişkilendirilmesinin sonucu mutlaka etkilediğini anlatan Büke, aslında tek başına sınavın kaygı unsuru olarak görülmemesi gerektiğini söylüyor.
Çocuklar sınava hazırlanırken güçlü iletişim becerilerine ihtiyaç duyar
“Mevcut eğitim sistemimiz içerisinde sınav odaklı bir başarı elde etmeyi istemek kaçınılmazdır” diyen Büke, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sınavlarda başarı için sadece “bilgi” ve “ezber” yeterli değil. Çocuğun bilgiyi kavrama, analiz, değerlendirme ve sentez aşamalarına getirip beceriye dönüştürmesini gerektirecek; üretmesini sağlayacak metot ve tekniklere ihtiyaç vardır. Çocuklarımızı sınava hazırlarken neyin, nasıl ve niçin olduğu konusunda sorgulama yapmaları gerektiği, güçlü iletişim becerilerine ihtiyaç duyulduğu, iş birliğine açık olmaları gerektiği de akıldan çıkarılmamalıdır. Tüm bu konularda donanıma sahip öğretmenler ve bu kriterleri dikkate alarak yapılanan okullarda, sınav başarısı da yüksek olur. Öğrencinin geleceğine yön verecek sınavlardan, iyi bir sonuç almak için bahsettiğim koşulları oluşturmak oldukça önemlidir ve bu öğrenme süreçlerinin iyi yönetilmesi için psikolojik yapının da desteklenmesi şarttır.”
Doğru nefes alma ve gevşeme egzersizleri faydalı olabilir
Belirli bir düzeye kadar kaygının normal hatta motive edici ve performansı arttırmaya yardımcı olduğunu hatırlatan Büke, “Çocuktaki kaygı düzeyi sınav performansını, kendisini ve yakın çevresini olumsuz etkiliyorsa bu durumu dikkate almakta ve çözümlemekte fayda var” diyor. Büke, kaygıyla baş etme konusunda bazı noktalara dikkat çekiyor:
Kaygı yaşayan öğrencinin, hatalı düşüncelerini fark etmesini sağlayarak bu düşünceleri değiştirmenin yollarını bulması için onu desteklemek gerekir. Duyguları yönlendiren gücün, düşüncelerde olduğunu unutmadan öğrencinin işlevsel düşünceleri seçmesi ve işlemesi için onu olumlu bir şekilde yönlendirmek faydalı olacaktır. Bu duygu ve düşünceleri düzenleme sürecini, kaygı yaşayan öğrenciye anlatarak bu süreci kendi başına yönetmesini telkin etmek önemlidir.
Gelecek ile ilgili kurgulara kapılmaktansa kısa ve uzun vadeli hedef belirlemek ve hedefleri gerçekçi bir şekilde belirledikten sonra aşama aşama ulaşmak motivasyonu artıracaktır. Öğrenci bu hedeflerine öz değerlendirmesini de yaparak ulaşmalıdır.
Doğru nefes almayı ve gevşeme egzersizlerini kullanmak bedensel kontrolü sağlamak için faydalı olacaktır.
Düzenli uyku ve dengeli beslenme gibi fizyolojik ihtiyaçlara da sağlıklı niteliklere uygun olarak önem verilmelidir.
Bilinçli bir öğrenme ortamı oluşturarak öğrenme hedeflerine ulaşmasını telkin etmenin yanı sıra öğrencinin zorlandığı konularda diyalog kurmak ve kazanımlara odaklanmasını sağlamak doğrudur.
Zaman yönetimi dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli unsurdur. Zamanı etkin kullanmak öğrenilebilir.
(Haber Merkezi)
Liseye Giriş Sınavı’na sayılı günler kala birçok öğrenci endişeye kapılıyor, başarısızlık korkusu çocuklarda sınav kaygısına neden oluyor. Sınav kaygısı sınavdan önce, sınav esnasında ve/veya sonrasında ortaya çıkabilen, “olumsuz duygulanımlar yaşatan aşırı uyarılmışlık hali” olarak tanımlanıyor. Bu dönemde öğrencinin ne kadar iyi ve yeterli hazırlanmış olursa olsun sınav sonucu ile ilgili kaygıya düşebileceğini hatırlatan GEO Koleji Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Talia Büke, sınav kaygısının başlıca nedeninin öğrencinin ve ailesinin sınava atfettikleri olduğunun altını çiziyor. Öğrencinin sınavı kendi kimliğiyle ilişkilendirilmesinin sonucu mutlaka etkilediğini anlatan Büke, aslında tek başına sınavın kaygı unsuru olarak görülmemesi gerektiğini söylüyor.
Çocuklar sınava hazırlanırken güçlü iletişim becerilerine ihtiyaç duyar
“Mevcut eğitim sistemimiz içerisinde sınav odaklı bir başarı elde etmeyi istemek kaçınılmazdır” diyen Büke, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sınavlarda başarı için sadece “bilgi” ve “ezber” yeterli değil. Çocuğun bilgiyi kavrama, analiz, değerlendirme ve sentez aşamalarına getirip beceriye dönüştürmesini gerektirecek; üretmesini sağlayacak metot ve tekniklere ihtiyaç vardır. Çocuklarımızı sınava hazırlarken neyin, nasıl ve niçin olduğu konusunda sorgulama yapmaları gerektiği, güçlü iletişim becerilerine ihtiyaç duyulduğu, iş birliğine açık olmaları gerektiği de akıldan çıkarılmamalıdır. Tüm bu konularda donanıma sahip öğretmenler ve bu kriterleri dikkate alarak yapılanan okullarda, sınav başarısı da yüksek olur. Öğrencinin geleceğine yön verecek sınavlardan, iyi bir sonuç almak için bahsettiğim koşulları oluşturmak oldukça önemlidir ve bu öğrenme süreçlerinin iyi yönetilmesi için psikolojik yapının da desteklenmesi şarttır.”
Doğru nefes alma ve gevşeme egzersizleri faydalı olabilir
Belirli bir düzeye kadar kaygının normal hatta motive edici ve performansı arttırmaya yardımcı olduğunu hatırlatan Büke, “Çocuktaki kaygı düzeyi sınav performansını, kendisini ve yakın çevresini olumsuz etkiliyorsa bu durumu dikkate almakta ve çözümlemekte fayda var” diyor. Büke, kaygıyla baş etme konusunda bazı noktalara dikkat çekiyor:
Kaygı yaşayan öğrencinin, hatalı düşüncelerini fark etmesini sağlayarak bu düşünceleri değiştirmenin yollarını bulması için onu desteklemek gerekir. Duyguları yönlendiren gücün, düşüncelerde olduğunu unutmadan öğrencinin işlevsel düşünceleri seçmesi ve işlemesi için onu olumlu bir şekilde yönlendirmek faydalı olacaktır. Bu duygu ve düşünceleri düzenleme sürecini, kaygı yaşayan öğrenciye anlatarak bu süreci kendi başına yönetmesini telkin etmek önemlidir.
Gelecek ile ilgili kurgulara kapılmaktansa kısa ve uzun vadeli hedef belirlemek ve hedefleri gerçekçi bir şekilde belirledikten sonra aşama aşama ulaşmak motivasyonu artıracaktır. Öğrenci bu hedeflerine öz değerlendirmesini de yaparak ulaşmalıdır.
Doğru nefes almayı ve gevşeme egzersizlerini kullanmak bedensel kontrolü sağlamak için faydalı olacaktır.
Düzenli uyku ve dengeli beslenme gibi fizyolojik ihtiyaçlara da sağlıklı niteliklere uygun olarak önem verilmelidir.
Bilinçli bir öğrenme ortamı oluşturarak öğrenme hedeflerine ulaşmasını telkin etmenin yanı sıra öğrencinin zorlandığı konularda diyalog kurmak ve kazanımlara odaklanmasını sağlamak doğrudur.
Zaman yönetimi dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli unsurdur. Zamanı etkin kullanmak öğrenilebilir.
(Haber Merkezi)