Vücuda enerji depolayan tiroit bezleri, aynı zamanda sağlıklı bir beden için gerekli hormonları üretiyor. Kimi zaman hormonların yapımındaki bir bozukluk tiroit hastalıklarına yol açarak, başta ses kısıklığı olmak üzere; halsizlik, saç dökülmesi, kilo alma ve verme gibi şikayetlerle kendini gösterebiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Erol Bolu, tiroit hastalıkları ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
İlerleyen tiroit rahatsızlığı sesinizi kısabilir
Yaşamsal fonksiyonlar için büyük önem taşıyan T3 ve T4 hormonlarının üretiminde oluşan bir bozukluk tiroit hastalıklarına neden olabilmektedir. Bu bezin fazla ya da az çalışması birçok belirtiyle kendini gösterebilir. Bu nedenle tiroit fonksiyonlarının durumuna ilişkin T3 ve T4 hormonlarının düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Ses kısıklığı, tiroit hastalığının ileri evrelerinde görülen bir belirtidir. Oysa ilk evrelerde pratik bir kan tahliliyle tanı konulabilmektedir.
Ellerde titreme ve terleme olabilir
T3 ve T4’ün yüksek, TSH seviyesinin ise düşük olduğu tablo “hipertiroidi” olarak tanımlanmaktadır. Kişinin iştahlı olmasına rağmen kilo kaybı yaşaması, özellikle istirahatte artış gösteren nabız sayısının 100 ve üzerine çıkması, terleme, ellerde titreme, uyku ve adet düzensizlikleri hipertiroidi belirtileridir. Tiroit bezinin az çalışması haliyse “hipotiroidi” olarak ifade edilir. Bu tabloda, T3 ve T4 üretilemezken, TSH hormonu daha yüksek oranda salınmaktadır. Hastada kilo alma, yorgunluk, depresyon, cilt kuruluğu, saçlarda kırılma ile adet düzensizlikleri görülür.
Hormon seviyesi önemli
Bu iki hastalıkta ayırıcı tanı TSH hormonudur. Eğer TSH yüksekse hipotiroidi, düşükse hipertiroidi söz konusu olur. Bir diğer fark da yapısal bozukluklardır. Tiroit bezinin büyümesi sonucu guatr ortaya çıkar. Guatrlar, nodüllü ve nodülsüz olmak üzere ikiye ayrılır. Nodülsüz guatrda genel bir büyümeden söz edilir. Bu durum yutma güçlüğü ve ses kısıklığına yol açabilir. Bu belirtilere nodüller neden olmaktadır. Tiroidin büyüklüğü ve nodülün yaptığı basıyla orantılı olarak ses kısıklığı giderek şiddetlenmektedir. Hastanın sesi her gün giderek daha çok kısılarak, frekansını kaybeder. Bu nodüller, yutma refleksini ve sesi kontrol eden sinirlere yakındır. İleri evrede ortaya çıkan ses kısıklığı ise ciddi bir soruna işaret etmektedir.
Şikayetlerle ilk karşılaştığınızda geçmesini beklemeden doktora gidin
Hastaya öncelikle fiziki muayene ve ultrason yapılmalıdır. Ultrasonda; nodülün karakteri, büyüklüğü ve civar dokuyla olan ilişkisi, ses dalgalarını tutup tutmaması ile bunun kalitesi, kanlanmanın durumu, nodülün iyi ya da kötü huylu olmasına dair birçok bilgiye ulaşılır. Bunu anlamak için kullanılan en temel yöntem ise; ince iğne aspirasyon biyopsisidir. Fiziki muayenede ele gelen, ultrasonda da teyit edilen iyi huylu nodüller dört-altı aylık takiplerle kontrol edilmelidir. Eğer bir değişiklik yoksa takip süresinin uzatıldığını; ancak şüpheli bir nodülse ince iğne ile biyopsi yapılarak, sitolojik olarak incelenmektedir. İstenmeyen bir durumla karşılaşılması veya nodülün en baştan kötü huylu olduğunun anlaşılması halinde de cerrahi uygulanmaktadır.
Her koşulda düzenli takip şart!
Tiroit hastalıklarının tedavisinde cerrahi dışı yöntemler de sıklıkla kullanılmaktadır. Bazı nodüller ilaçlı ya da ilaçsız olarak belirli periyotlarla takip edilmektedir. Hipertiroidiye yol açan nodüllerin bir kısmının sıcak nodüllerdir ve hormon salgıladığı için hastalara radyoaktif iyot önerilmektedir. Nodüller tamamen ortadan kalkmasa da radyoaktif iyot uygulaması boyutlarını küçültebilmektedir. Tiroit kanseri gündeme geldiğinde ise tek seçenek cerrahi olmaktadır. 1 cm ve altındaki küçük tiroit tümörlerinde, eğer tek nodül varsa sadece o bölgenin çıkartılması yeterlidir. Hasta sonrasında ultrasonla takip edilmelidir. Düzenli takiple kontrol altında tutulan tiroit hastalıkları, yaşamsal sorunlara neden olmamaktadır.
İlerleyen tiroit rahatsızlığı sesinizi kısabilir
Yaşamsal fonksiyonlar için büyük önem taşıyan T3 ve T4 hormonlarının üretiminde oluşan bir bozukluk tiroit hastalıklarına neden olabilmektedir. Bu bezin fazla ya da az çalışması birçok belirtiyle kendini gösterebilir. Bu nedenle tiroit fonksiyonlarının durumuna ilişkin T3 ve T4 hormonlarının düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Ses kısıklığı, tiroit hastalığının ileri evrelerinde görülen bir belirtidir. Oysa ilk evrelerde pratik bir kan tahliliyle tanı konulabilmektedir.
Ellerde titreme ve terleme olabilir
T3 ve T4’ün yüksek, TSH seviyesinin ise düşük olduğu tablo “hipertiroidi” olarak tanımlanmaktadır. Kişinin iştahlı olmasına rağmen kilo kaybı yaşaması, özellikle istirahatte artış gösteren nabız sayısının 100 ve üzerine çıkması, terleme, ellerde titreme, uyku ve adet düzensizlikleri hipertiroidi belirtileridir. Tiroit bezinin az çalışması haliyse “hipotiroidi” olarak ifade edilir. Bu tabloda, T3 ve T4 üretilemezken, TSH hormonu daha yüksek oranda salınmaktadır. Hastada kilo alma, yorgunluk, depresyon, cilt kuruluğu, saçlarda kırılma ile adet düzensizlikleri görülür.
Hormon seviyesi önemli
Bu iki hastalıkta ayırıcı tanı TSH hormonudur. Eğer TSH yüksekse hipotiroidi, düşükse hipertiroidi söz konusu olur. Bir diğer fark da yapısal bozukluklardır. Tiroit bezinin büyümesi sonucu guatr ortaya çıkar. Guatrlar, nodüllü ve nodülsüz olmak üzere ikiye ayrılır. Nodülsüz guatrda genel bir büyümeden söz edilir. Bu durum yutma güçlüğü ve ses kısıklığına yol açabilir. Bu belirtilere nodüller neden olmaktadır. Tiroidin büyüklüğü ve nodülün yaptığı basıyla orantılı olarak ses kısıklığı giderek şiddetlenmektedir. Hastanın sesi her gün giderek daha çok kısılarak, frekansını kaybeder. Bu nodüller, yutma refleksini ve sesi kontrol eden sinirlere yakındır. İleri evrede ortaya çıkan ses kısıklığı ise ciddi bir soruna işaret etmektedir.
Şikayetlerle ilk karşılaştığınızda geçmesini beklemeden doktora gidin
Hastaya öncelikle fiziki muayene ve ultrason yapılmalıdır. Ultrasonda; nodülün karakteri, büyüklüğü ve civar dokuyla olan ilişkisi, ses dalgalarını tutup tutmaması ile bunun kalitesi, kanlanmanın durumu, nodülün iyi ya da kötü huylu olmasına dair birçok bilgiye ulaşılır. Bunu anlamak için kullanılan en temel yöntem ise; ince iğne aspirasyon biyopsisidir. Fiziki muayenede ele gelen, ultrasonda da teyit edilen iyi huylu nodüller dört-altı aylık takiplerle kontrol edilmelidir. Eğer bir değişiklik yoksa takip süresinin uzatıldığını; ancak şüpheli bir nodülse ince iğne ile biyopsi yapılarak, sitolojik olarak incelenmektedir. İstenmeyen bir durumla karşılaşılması veya nodülün en baştan kötü huylu olduğunun anlaşılması halinde de cerrahi uygulanmaktadır.
Her koşulda düzenli takip şart!
Tiroit hastalıklarının tedavisinde cerrahi dışı yöntemler de sıklıkla kullanılmaktadır. Bazı nodüller ilaçlı ya da ilaçsız olarak belirli periyotlarla takip edilmektedir. Hipertiroidiye yol açan nodüllerin bir kısmının sıcak nodüllerdir ve hormon salgıladığı için hastalara radyoaktif iyot önerilmektedir. Nodüller tamamen ortadan kalkmasa da radyoaktif iyot uygulaması boyutlarını küçültebilmektedir. Tiroit kanseri gündeme geldiğinde ise tek seçenek cerrahi olmaktadır. 1 cm ve altındaki küçük tiroit tümörlerinde, eğer tek nodül varsa sadece o bölgenin çıkartılması yeterlidir. Hasta sonrasında ultrasonla takip edilmelidir. Düzenli takiple kontrol altında tutulan tiroit hastalıkları, yaşamsal sorunlara neden olmamaktadır.