Eğitimciler Birliği Sendikası Hatay Şube Başkanı İsmail Bayrakdar yaptığı açıklamasında; “Rabbimiz katında merhamet, “insan” için muhasebe ve murakabe olan Ramazan ayı, gönlümüze, hanemize, sokağımıza, şehrimize, ülkemize hâsılı dünyamıza bir kere daha teşrif buyurdu. Hoş geldi sefa getirdi.
İtikadımızca belirlenen temel bir ölçü, Anadolu irfanınca “Her geceyi kadir gecesi, her günü ramazan bil” şeklinde darb-ı mesele dönüştürülmüştür. Yani, “bir bak, yine bak bir boşluk görebilecek misin?” hükmünce, her an muhasebe ve murakabe içinde olması gereken “Müslüman” için, bütün geceler “Kur’an’ın indirildiği mübarek vakti”, bütün günler ise “Kur’an’ın bize öğütlediği ve öğrettiği şekilde gaflete yer olmayan” anlar topluluğudur. Onun için, insanı parçalayan, onu belirli kategoriler içine hapseden seküler anlayışın oluşturduğu köleci müktesebattan kurtularak özgürleşmek için içinde bulunduğumuz Ramazan vaktinde, kendimizden başlayıp evrene uzanan bir muhasebeye muhatap olmamız gerekir.
Çünkü Ramazan ayı, eşyanın oluşturduğu determinizmden kurtulma, kula kul olmaktan çıkıp Allah’a kul olarak özgürleşip sultan olma ayıdır.
Bugün “bana eşyanın hakikatini öğret” diyerek insanı özgürleşmenin yolunu gösteren Peygamber efendimizin hikmetinin maddeci dünya görüşünün oluşturduğu anaforda maalesef köleliğinin farkında olmayan insanlığın hakikate dolayısıyla özgürleşmeye tekrar yol bulabilmesi Kur’an ayı Ramazan’ı yani vakti kuşanmasıyla mümkündür.
Ramazan, mutlak adaletin sahibi Allah’ın Kitabını kulun gönlüne indirmesiyle, küresel ölçekte yaşanan haksızlık ve zulme karşı adaleti kuşanarak mücadele etmesi için de bir fırsattır. Gün geçtikçe adaletsizliğin arttığı, “gücün hakka galip geldiği” vehminin yaşandığı bir zaman diliminde, bir anlamı da “unutanlara(kullara) hatırlatma” anlamına gelen ayetleri, bir muhatap olma bilinciyle gönül akıl denklemini sağlayarak okuyup yaratılış sırrını hatırlar, adil şahitliğe yükseldiğimiz zaman, bize verilen emanetin hakkını veririz ve adil bir dünya için çok güçlü bir adım atmış oluruz.
Evet… Biz hatırlayanlar, yani Müslümanlar, bütün dünyanın bize verilmiş bir emanet olduğunu bilmemiz gerekiyor. Emanetin sorumluluğu ağırdır. İster hemen yanı başımızda olsun, isterse dünyanın herhangi bir yerinde, bir olay, bir durum bizim sorumluluk hanemizdedir. Ramazanın yoğunluğu bu idraki gerektirir. Maalesef, bugün sorumluluk alanımızın yoğunlaştığı bölge gönül coğrafyamızdır. Küresel emperyalizmin cürufunu boşalttığı bölgenin tam ortasında, dünyanın bütün yükünü omuzlayan kardeşlerimize daha fazla el uzatmamız gereken zamanlardan geçiyoruz. En büyük eylem olan duanın gerçek anlamını kavrayıp, kalıcı çözümler üretmenin yollarını bulmak zorundayız. İnşaallah, içinde bulunduğumuz zamanın sırrına vakıf olup, özgürlüğün yeşereceği sulh ortamı için güçlü bir adım atacak iradeyi oluştururuz. Adil bir dünyanın yolu da bu iradeden geçmektedir.
Bu vesileyle; Yüce Allah’ın Kitabı’nı merkeze alarak şekillenmiş medeniyetimizin ilkeleri doğrultusunda hareket etmeyi şiar edinmiş Büyük Eğitim Bir Sen ailesi olarak, bütün mazlumları hatırlama ve onlara merhamet ve adalet götürme şuurunun oluşmasını beklediğimiz Ramazan Ayınızı tebrik eder, insanlara huzur ve felah sağlamasını dileriz.”
(Hasan Yetmez)
İtikadımızca belirlenen temel bir ölçü, Anadolu irfanınca “Her geceyi kadir gecesi, her günü ramazan bil” şeklinde darb-ı mesele dönüştürülmüştür. Yani, “bir bak, yine bak bir boşluk görebilecek misin?” hükmünce, her an muhasebe ve murakabe içinde olması gereken “Müslüman” için, bütün geceler “Kur’an’ın indirildiği mübarek vakti”, bütün günler ise “Kur’an’ın bize öğütlediği ve öğrettiği şekilde gaflete yer olmayan” anlar topluluğudur. Onun için, insanı parçalayan, onu belirli kategoriler içine hapseden seküler anlayışın oluşturduğu köleci müktesebattan kurtularak özgürleşmek için içinde bulunduğumuz Ramazan vaktinde, kendimizden başlayıp evrene uzanan bir muhasebeye muhatap olmamız gerekir.
Çünkü Ramazan ayı, eşyanın oluşturduğu determinizmden kurtulma, kula kul olmaktan çıkıp Allah’a kul olarak özgürleşip sultan olma ayıdır.
Bugün “bana eşyanın hakikatini öğret” diyerek insanı özgürleşmenin yolunu gösteren Peygamber efendimizin hikmetinin maddeci dünya görüşünün oluşturduğu anaforda maalesef köleliğinin farkında olmayan insanlığın hakikate dolayısıyla özgürleşmeye tekrar yol bulabilmesi Kur’an ayı Ramazan’ı yani vakti kuşanmasıyla mümkündür.
Ramazan, mutlak adaletin sahibi Allah’ın Kitabını kulun gönlüne indirmesiyle, küresel ölçekte yaşanan haksızlık ve zulme karşı adaleti kuşanarak mücadele etmesi için de bir fırsattır. Gün geçtikçe adaletsizliğin arttığı, “gücün hakka galip geldiği” vehminin yaşandığı bir zaman diliminde, bir anlamı da “unutanlara(kullara) hatırlatma” anlamına gelen ayetleri, bir muhatap olma bilinciyle gönül akıl denklemini sağlayarak okuyup yaratılış sırrını hatırlar, adil şahitliğe yükseldiğimiz zaman, bize verilen emanetin hakkını veririz ve adil bir dünya için çok güçlü bir adım atmış oluruz.
Evet… Biz hatırlayanlar, yani Müslümanlar, bütün dünyanın bize verilmiş bir emanet olduğunu bilmemiz gerekiyor. Emanetin sorumluluğu ağırdır. İster hemen yanı başımızda olsun, isterse dünyanın herhangi bir yerinde, bir olay, bir durum bizim sorumluluk hanemizdedir. Ramazanın yoğunluğu bu idraki gerektirir. Maalesef, bugün sorumluluk alanımızın yoğunlaştığı bölge gönül coğrafyamızdır. Küresel emperyalizmin cürufunu boşalttığı bölgenin tam ortasında, dünyanın bütün yükünü omuzlayan kardeşlerimize daha fazla el uzatmamız gereken zamanlardan geçiyoruz. En büyük eylem olan duanın gerçek anlamını kavrayıp, kalıcı çözümler üretmenin yollarını bulmak zorundayız. İnşaallah, içinde bulunduğumuz zamanın sırrına vakıf olup, özgürlüğün yeşereceği sulh ortamı için güçlü bir adım atacak iradeyi oluştururuz. Adil bir dünyanın yolu da bu iradeden geçmektedir.
Bu vesileyle; Yüce Allah’ın Kitabı’nı merkeze alarak şekillenmiş medeniyetimizin ilkeleri doğrultusunda hareket etmeyi şiar edinmiş Büyük Eğitim Bir Sen ailesi olarak, bütün mazlumları hatırlama ve onlara merhamet ve adalet götürme şuurunun oluşmasını beklediğimiz Ramazan Ayınızı tebrik eder, insanlara huzur ve felah sağlamasını dileriz.”
(Hasan Yetmez)