Bayramın gelişi ile geride bıraktığımız Ramazan ayı süresince alıştığımız beslenme düzenini terk ediyoruz. 2 ana öğünden oluşan beslenme sıklığımızı bir gün içerisinde 3 ana öğün ve daha fazla ara öğüne çıkarıyoruz. Ramazan süresince gündüz yerine akşam ve gece beslendiğimiz bu dönemin sonunda yeni düzenimize bir günde geçmemiz dikkatli olunmadığı takdirde sağlığımızı tehdit edebilecek bir durum. Esteticium Uzman Diyetisyeni Bahar Aktan, Ramazan sonrası bayram döneminde dikkat etmemiz gereken noktalara dikkat çekiyor.
Normal beslenme düzenimize geri dönüşte bayram bizim için çok iyi değerlendirilmesi gereken bir geçiş dönemi olarak görülmelidir. Ancak kültürel alışkanlıklarımız ve geleneklerimiz neticesinde adaptasyonu sağlayacağımız bu dönem bizim için daha sakıncalı hale gelebiliyor.
Ramazan Bayramı; tatlı, şekerlemeler ve çikolatanın fazlasıyla tüketilmesi sebebiyle adının Şeker Bayramı olarak da anıldığı bir bayramdır. Kültürel ve geleneksel değerlerimiz bu bayram süresince bizi yapmamamız gereken birçok beslenme hatasına sevk etmektedir.
Aile ve akraba ziyaretlerinin çok sık yapıldığı bu dönemde size ikram edilen yiyecek ve içeceklerin miktarını ve çeşidini kontrol ederek bu geçiş dönemini sağlıklı ve kilo almadan atlatmanız mümkün.
Ramazan Bayramı süresince en çok yapılan beslenme hataları;
Aşırı miktarda çikolata ve şekerleme tüketmek,
Hamur işi tatlıları fazla miktarda ve porsiyonlarda tüketmek,
Çay, kahve ve gazlı içecek tüketiminin artması.
ÇAY-KAHVE:
Bayram süresince yapılan aile ve akraba ziyaretlerinin vazgeçilmezi çay, kahve ve gazlı içeceklerdir. Bu süre boyunca tüketimi bol olan bu tür içecekler birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Öncelikle çay ve kahve idrar söktürücü özelliklerinden ötürü susuz kalmanıza sebep olabilir. Ayrıca çay – kahve tüketirken içine atılan küp şeker ayrı bir tehlikedir. Çay şekeri olarak bilinen rafine şeker fazla miktarda çay içen bireylerde günlük alınan kalori miktarının artmasına sebep olurken, diyabetli bireylerde kan şekerinin ani yükselmesine sebep olabilir. Gazlı içecekler ise yine içlerinde bulunan fazla miktarda şeker ile günlük almanız gereken enerji miktarının çok üzerine çıkmanıza neden olabilir. Bayram süresince çay, kahve ve gazlı içecekler yerine; şeker ilave edilmemiş maden suları, evde hazırlanmış az şekerli limonata, ayran, şekersiz komposto sularını tercih etmeliyiz.
SU TÜKETİMİ:
Bu yıl yaz aylarının en sıcak günlerine denk gelen Ramazan ayı süresince elimizden geldiğince bol sıvı tüketmeye çalıştık. Ancak oruç tutulan sürenin uzunluğu ve fazlasıyla terlediğimiz bu günlerde vücudumuz bir hayli susuz kaldı. Sağlığımız için bayramın ilk günü itibariyle kendimiz sık sık su içmeye programlamalıyız. Her gün mutlaka 2-2,5 litre su tüketmek; oruç sonrası normal beslenme düzenine geçiş yapan bireyler için mide ve hazımsızlık problemlerini önlemek açısından önemlidir.
ŞEKERLEME VE ÇİKOLATALAR:
Ramazan Bayramı, çocuklar hatta biz yetişkinler için bile Şeker Bayramı da demek. Bu bayramda fazlasıyla tüketilen şekerleme ve çikolatalar hepimizde böyle bir algının oluşmasına sebep olmaktadır. Ziyaret sayısı arttıkça artan çikolata-şekerleme tüketimi ise sağlığımız açısından büyük bir risk teşkil ediyor. İçeriklerinde bulunan fazla miktarda şeker hem yüksek kalori içeriği anlamına geliyor hem de insülin seviyesindeki ani değişimler ile bize zarar veriyor.
Bayram süresince bize ikram edilen ve hepimizin en çok sevdiği yiyeceklerden biri olan çikolatayı tüketirken; günde en fazla 2-3 adet ve bitter olanlarından tercih etmeye özen göstermeliyiz. Bitter çikolatanın içinde bulunan antioksidan maddeler sayesinde diğer çikolatalardan daha sağlıklı olduğunu biliyoruz ancak içeriğindeki şeker miktarını göz önüne alacak olursak tüketimini 2-3 adetten fazla olmaması gerekiyor.
Çocukların en sevdiği yiyeceklerden olan şekerlemeleri ise tamamen boş enerji kaynağı olarak gösterebiliriz. Hiçbir besleyici değeri olmayan şekerlemeler aynı zamanda içeriğinde bulunan mısır şurubu veya nişastası ile daha da zararlı hale gelebiliyor. Mısır şurubu veya nişastası ile hazırlanmış bu şekerlemeler vücudumuzdaki insülin salınım mekanizmasını bozarak çocukların erken yaşlarda obezite ve diğer kronik hastalıklarla tanışmasına davetiye çıkarıyor.
Evimize gelen misafirlerimiz için çikolata ve şekerleme yerine; kuru meyveler ve ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişlerden oluşan ikram tercihleri sağlıklı beslenme tercihleri adı altında yapılabilecek çok güzel bir uygulama olabilir. Eve gelen minik misafirler için ise evde hazırlanmış az şekerli elma şekeri, bisküvili meyve topları gibi tarifler edinip evde rahatlıkla uygulayabilirsiniz.
HAMUR TATLILARI:
Geleneksel Türk mutfağında bulunan ve bayramlarda evimizde tercih ettiğimiz tatlılar genellikle hamur ve şerbetli tatlılardan oluşuyor. Annelerimizin bayram için hazırladıkları menünün vazgeçilmezi olan şerbetli tatlıların aslında tüketimi için en uygun olmadığı zamandır Ramazan bayramı. Özellikle Ramazan ayını oruç tutarak geçiren bireyler değişmiş kan şekeri ve insülin seviyeleri ile bu geçiş süresinde bu tür tatlılar tüketmemelidir. Özellikle şeker, kalp-damar ve tansiyon hastaları için sağlıksız tercihler olan hamur tatlıları ve şerbetli tatlılar porsiyon kontrolü yapılmadığı takdirde ölümcül sonuçla doğurabilir.
Evde hazırlanan veya dışarıdan hazır alınan bu tatlıların yerine siz evinizde; sütlü tatlılar, meyve tatlıları veya dondurmalı hafif tatlılar ikram ederek hem kendi sağlığınızı hem de sevdiklerinizin sağlığını koruyabilirsiniz.
Şekerli gıdaların aşırı miktarda tüketildiği bayram süresince alınan kiloların başlıca sebebi birden artan basit şeker tüketimidir. Bu dönemde kilo artışı yaşamak istemiyorsanız; şekerleme, çikolata ve tatlı tüketiminizi olabildiğince kısıtlamaya çalışın. Kısa sürede çok fazla miktarda alınan basit şekerin vücudunuzda yağ olarak depolandığını unutmayın.
GENİŞ SOFRALAR – AİLE YEMEKLERİ:
Ramazanın bitmesi ile en sevdiğimiz öğün olan kahvaltı ile buluşmamız büyük ve geniş aile sofralarında oluyor. 2 ana öğün beslendiğimiz Ramazan ayından sonra 3 öğün beslenme düzenine geçerken uymamız gereken en temel prensip sık ve az beslenmek. Sadece kahvaltı değil öğle ve akşam yemeklerinde birlikte yenilen ve çeşit çeşit yemeklerden oluşan sofralarda ana tercihlerimizi hamur işleri ve kızartılmış yiyeceklerden yana kullanmamalıyız. Bayram süresince en çok yaşanılan problem olan hazımsızlık ve kabızlık problemlerinin en temel sebebi yanlış besin tercihidir. Hamur işi ve et tüketiminin fazla olduğu bu dönemde; sebze ve kuru baklagil yemekleri, mide ve bağırsak problemleri yaşamamak için tercihlerimiz arasında olmalıdır. Bunun yanı sıra büyük ana öğünler yerine küçük ana ve ara öğünler şeklinde beslenmek vücudunuzun adaptasyonunu sağlamak açısından daha yararlı olacaktır.
TATİLDE AÇIK BÜFEYE DİKKAT!:
Bayram süresince tatil yapacak kişiler otellerde sunulan açık büfeden yemek tercihi yaparken dikkatli olmalılar. Tatilde süresince aşırı ve kalori içeriği yüksek yemek hızlı bir şekilde alınan kilolar demek olabilir. Ana öğünlerde tercihlerinizi düşük yağ içerikli et yemekleri ve yanında ızgara-buğulama sebzelerden yana kullanın. Ara öğünlerde ise mutlaka meyve tükettiğinizden emin olun. Tatlı tüketirken hamur tatlıları yerine sütlü tatlıları tercih edin.
Normal beslenme düzenimize geri dönüşte bayram bizim için çok iyi değerlendirilmesi gereken bir geçiş dönemi olarak görülmelidir. Ancak kültürel alışkanlıklarımız ve geleneklerimiz neticesinde adaptasyonu sağlayacağımız bu dönem bizim için daha sakıncalı hale gelebiliyor.
Ramazan Bayramı; tatlı, şekerlemeler ve çikolatanın fazlasıyla tüketilmesi sebebiyle adının Şeker Bayramı olarak da anıldığı bir bayramdır. Kültürel ve geleneksel değerlerimiz bu bayram süresince bizi yapmamamız gereken birçok beslenme hatasına sevk etmektedir.
Aile ve akraba ziyaretlerinin çok sık yapıldığı bu dönemde size ikram edilen yiyecek ve içeceklerin miktarını ve çeşidini kontrol ederek bu geçiş dönemini sağlıklı ve kilo almadan atlatmanız mümkün.
Ramazan Bayramı süresince en çok yapılan beslenme hataları;
Aşırı miktarda çikolata ve şekerleme tüketmek,
Hamur işi tatlıları fazla miktarda ve porsiyonlarda tüketmek,
Çay, kahve ve gazlı içecek tüketiminin artması.
ÇAY-KAHVE:
Bayram süresince yapılan aile ve akraba ziyaretlerinin vazgeçilmezi çay, kahve ve gazlı içeceklerdir. Bu süre boyunca tüketimi bol olan bu tür içecekler birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Öncelikle çay ve kahve idrar söktürücü özelliklerinden ötürü susuz kalmanıza sebep olabilir. Ayrıca çay – kahve tüketirken içine atılan küp şeker ayrı bir tehlikedir. Çay şekeri olarak bilinen rafine şeker fazla miktarda çay içen bireylerde günlük alınan kalori miktarının artmasına sebep olurken, diyabetli bireylerde kan şekerinin ani yükselmesine sebep olabilir. Gazlı içecekler ise yine içlerinde bulunan fazla miktarda şeker ile günlük almanız gereken enerji miktarının çok üzerine çıkmanıza neden olabilir. Bayram süresince çay, kahve ve gazlı içecekler yerine; şeker ilave edilmemiş maden suları, evde hazırlanmış az şekerli limonata, ayran, şekersiz komposto sularını tercih etmeliyiz.
SU TÜKETİMİ:
Bu yıl yaz aylarının en sıcak günlerine denk gelen Ramazan ayı süresince elimizden geldiğince bol sıvı tüketmeye çalıştık. Ancak oruç tutulan sürenin uzunluğu ve fazlasıyla terlediğimiz bu günlerde vücudumuz bir hayli susuz kaldı. Sağlığımız için bayramın ilk günü itibariyle kendimiz sık sık su içmeye programlamalıyız. Her gün mutlaka 2-2,5 litre su tüketmek; oruç sonrası normal beslenme düzenine geçiş yapan bireyler için mide ve hazımsızlık problemlerini önlemek açısından önemlidir.
ŞEKERLEME VE ÇİKOLATALAR:
Ramazan Bayramı, çocuklar hatta biz yetişkinler için bile Şeker Bayramı da demek. Bu bayramda fazlasıyla tüketilen şekerleme ve çikolatalar hepimizde böyle bir algının oluşmasına sebep olmaktadır. Ziyaret sayısı arttıkça artan çikolata-şekerleme tüketimi ise sağlığımız açısından büyük bir risk teşkil ediyor. İçeriklerinde bulunan fazla miktarda şeker hem yüksek kalori içeriği anlamına geliyor hem de insülin seviyesindeki ani değişimler ile bize zarar veriyor.
Bayram süresince bize ikram edilen ve hepimizin en çok sevdiği yiyeceklerden biri olan çikolatayı tüketirken; günde en fazla 2-3 adet ve bitter olanlarından tercih etmeye özen göstermeliyiz. Bitter çikolatanın içinde bulunan antioksidan maddeler sayesinde diğer çikolatalardan daha sağlıklı olduğunu biliyoruz ancak içeriğindeki şeker miktarını göz önüne alacak olursak tüketimini 2-3 adetten fazla olmaması gerekiyor.
Çocukların en sevdiği yiyeceklerden olan şekerlemeleri ise tamamen boş enerji kaynağı olarak gösterebiliriz. Hiçbir besleyici değeri olmayan şekerlemeler aynı zamanda içeriğinde bulunan mısır şurubu veya nişastası ile daha da zararlı hale gelebiliyor. Mısır şurubu veya nişastası ile hazırlanmış bu şekerlemeler vücudumuzdaki insülin salınım mekanizmasını bozarak çocukların erken yaşlarda obezite ve diğer kronik hastalıklarla tanışmasına davetiye çıkarıyor.
Evimize gelen misafirlerimiz için çikolata ve şekerleme yerine; kuru meyveler ve ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişlerden oluşan ikram tercihleri sağlıklı beslenme tercihleri adı altında yapılabilecek çok güzel bir uygulama olabilir. Eve gelen minik misafirler için ise evde hazırlanmış az şekerli elma şekeri, bisküvili meyve topları gibi tarifler edinip evde rahatlıkla uygulayabilirsiniz.
HAMUR TATLILARI:
Geleneksel Türk mutfağında bulunan ve bayramlarda evimizde tercih ettiğimiz tatlılar genellikle hamur ve şerbetli tatlılardan oluşuyor. Annelerimizin bayram için hazırladıkları menünün vazgeçilmezi olan şerbetli tatlıların aslında tüketimi için en uygun olmadığı zamandır Ramazan bayramı. Özellikle Ramazan ayını oruç tutarak geçiren bireyler değişmiş kan şekeri ve insülin seviyeleri ile bu geçiş süresinde bu tür tatlılar tüketmemelidir. Özellikle şeker, kalp-damar ve tansiyon hastaları için sağlıksız tercihler olan hamur tatlıları ve şerbetli tatlılar porsiyon kontrolü yapılmadığı takdirde ölümcül sonuçla doğurabilir.
Evde hazırlanan veya dışarıdan hazır alınan bu tatlıların yerine siz evinizde; sütlü tatlılar, meyve tatlıları veya dondurmalı hafif tatlılar ikram ederek hem kendi sağlığınızı hem de sevdiklerinizin sağlığını koruyabilirsiniz.
Şekerli gıdaların aşırı miktarda tüketildiği bayram süresince alınan kiloların başlıca sebebi birden artan basit şeker tüketimidir. Bu dönemde kilo artışı yaşamak istemiyorsanız; şekerleme, çikolata ve tatlı tüketiminizi olabildiğince kısıtlamaya çalışın. Kısa sürede çok fazla miktarda alınan basit şekerin vücudunuzda yağ olarak depolandığını unutmayın.
GENİŞ SOFRALAR – AİLE YEMEKLERİ:
Ramazanın bitmesi ile en sevdiğimiz öğün olan kahvaltı ile buluşmamız büyük ve geniş aile sofralarında oluyor. 2 ana öğün beslendiğimiz Ramazan ayından sonra 3 öğün beslenme düzenine geçerken uymamız gereken en temel prensip sık ve az beslenmek. Sadece kahvaltı değil öğle ve akşam yemeklerinde birlikte yenilen ve çeşit çeşit yemeklerden oluşan sofralarda ana tercihlerimizi hamur işleri ve kızartılmış yiyeceklerden yana kullanmamalıyız. Bayram süresince en çok yaşanılan problem olan hazımsızlık ve kabızlık problemlerinin en temel sebebi yanlış besin tercihidir. Hamur işi ve et tüketiminin fazla olduğu bu dönemde; sebze ve kuru baklagil yemekleri, mide ve bağırsak problemleri yaşamamak için tercihlerimiz arasında olmalıdır. Bunun yanı sıra büyük ana öğünler yerine küçük ana ve ara öğünler şeklinde beslenmek vücudunuzun adaptasyonunu sağlamak açısından daha yararlı olacaktır.
TATİLDE AÇIK BÜFEYE DİKKAT!:
Bayram süresince tatil yapacak kişiler otellerde sunulan açık büfeden yemek tercihi yaparken dikkatli olmalılar. Tatilde süresince aşırı ve kalori içeriği yüksek yemek hızlı bir şekilde alınan kilolar demek olabilir. Ana öğünlerde tercihlerinizi düşük yağ içerikli et yemekleri ve yanında ızgara-buğulama sebzelerden yana kullanın. Ara öğünlerde ise mutlaka meyve tükettiğinizden emin olun. Tatlı tüketirken hamur tatlıları yerine sütlü tatlıları tercih edin.