Beklenen oldu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez görevinden ayrıldı. Değişik platformlarda çoktandır dillendirilen konunun boşa olmadığı anlaşıldı. Adam kıyma makinesi bu sefer başka bir değeri öğüttü.
Önceki Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül ve eski Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu bile konuyla ilgili açıklama yaptıklarına göre konu önemli demek ki.
Görmez Hoca, iktidarın yüzlerce bürokrat koltuğu içerisinde ender rastlanan “isabet seçimdir” denilebilecek çok az sayıdaki makamlardan birisinin sahibiydi.
Ülkemizin uzun yıllardır gördüğü sadece ilahiyatçı olarak değil, aynı zamanda iyi bir lider profiline sahip karakter olarak göze çarpan bir isimdi.
Görevden al(ın)mayla ilgili konuşan herkes çeşitli tahmin ve suçlamalarda bulunuyor. Söylenen maddeleri alt alta sıralarsanız aslında lehine hüsnü şehadette bulunulduğunu hemen anlarsınız. Hemen tüm kesimler “iyi adam” olduğuna şehadet etmekte.
Anlaşılıyor ki Sn. Görmez’in bazı konulardaki duruşu problem teşkil etti. Ancak daha önemlisi geleceğe yönelik varlığı “tehdit unsuru” oluşturdu.
Kayıtsız şartsız teslimiyet gösteren, her işe kılıf bulan, her yanlışı doğrulayan, emir eri olmaması başını yedi.
Ülkede “lider” sayılabilecek isimler arasında isminin zikredilmeye başlaması, bize göre “en önemli neden” oldu. Önümüzdeki Cumhurbaşkanı adayları arasında ismi zikredilirse şaşmayın. İlk onda değilse bile ilk yirmide olduğu kesin.
***
Mezhepler arası ayrıştırmaya karşı çıkan, ırkçılığı reddeden, ehli kıbleyi tek çatı altında görmeye çalışan, Müslümanların gerçek düşmanının Müslümanlar olmadığını haykıran, camiyi ilme ve halka açan bir kimseydi.
Emekliye ayrılmasındaki nedenler arasında mezhepçiliği reddetmesi, İran’daki İslam Birliği konuşması Mescidi Aksa’da hutbe vermesi de önemli nedenler arasında sayılabilir.
Açık bir şekilde FETÖ denen adamlarla mücadelede bile kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği dönemlerde “dinler arası diyalog” fikrine açıkça karşı çıkan bir kimseydi.
Son günlerde bardağı taşıran bir başka neden de Kur’an-ı Kerim’in televizyon ekranlarında şarkıcılar gibi yarışmalara konu edilmesinin Kur’an’a saygı yitireceğini savunarak konuşmasıydı ki kendisine daha üst perdeden “tokatla cevap” verilerek susturuldu.
Mehmet Görmez, çıtayı ciddi olarak yükseltti. Diyanet camiası uzun yıllar görmediği kadar büyük gelişme yaşadı. Doğru dini bilgileri öğrenip hizmet içi eğitimler, kurslar, sınavlar, imamlar arası sınıflandırmalar bile çok çok büyük bir hizmetti. Hizmetleri Orta asya, Afrika ülkeleri ve pek çok ülkeye taşıdı. Hatta DİB’in hızı ve öncülük yapmasıyla TİKA ve Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar gibi kurumlar bile aktif oldu.
Gaza gelip “kutlu doğum programlarını kaldırmadı, orijinal hutbeler hazırladı. Hutbelerdeki değişim Kur’an merkezli mezhepler üstü anlatım ve içerik birilerini ciddi rahatsız etmişti.
Vatandaşı Diyanete yaklaştırdı. Laik kurum olduğu veçhile dini yapıların bile soğuk duruşu Görmez hocayla değişmişti. Mollaları da Modernistleri de kucaklamayı bildi.
Anlaşıldığı kadarıyla “görevden alırsak ne olur?” korkusu yaşandı. Zaten kiralık kalemlerin daha Görmez görevden ayrılmadan, bu zaten Şia İrancı, sünnet düşmanı gibi yaftalamaları da boşa değil. Bu saldırgan tipler herkese her zaman böyle saldırırlar. Cahil oldukları için sözlerinin ne anlama geldiğini de bilmeyecek kadar çapsızlar.
İlk defa bir başkan görevden ayrıldıktan sonra kurumun bu kadar gündemde ve konuşuluyor olması önemli.
Diyanetin bağlı olduğu eski başbakan yardımcısıyla, Görmez arasında yaşanan ciddi münakaşa taşraya sıçramıştı. Fatura ikisine birden kesilse de bu tali sebep sayılabilir.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez meselesi görmezden gelinemez. Bu “hall” ülkemiz ve İslam dünyası için büyük kayıp olmuştur.
Önceki Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül ve eski Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu bile konuyla ilgili açıklama yaptıklarına göre konu önemli demek ki.
Görmez Hoca, iktidarın yüzlerce bürokrat koltuğu içerisinde ender rastlanan “isabet seçimdir” denilebilecek çok az sayıdaki makamlardan birisinin sahibiydi.
Ülkemizin uzun yıllardır gördüğü sadece ilahiyatçı olarak değil, aynı zamanda iyi bir lider profiline sahip karakter olarak göze çarpan bir isimdi.
Görevden al(ın)mayla ilgili konuşan herkes çeşitli tahmin ve suçlamalarda bulunuyor. Söylenen maddeleri alt alta sıralarsanız aslında lehine hüsnü şehadette bulunulduğunu hemen anlarsınız. Hemen tüm kesimler “iyi adam” olduğuna şehadet etmekte.
Anlaşılıyor ki Sn. Görmez’in bazı konulardaki duruşu problem teşkil etti. Ancak daha önemlisi geleceğe yönelik varlığı “tehdit unsuru” oluşturdu.
Kayıtsız şartsız teslimiyet gösteren, her işe kılıf bulan, her yanlışı doğrulayan, emir eri olmaması başını yedi.
Ülkede “lider” sayılabilecek isimler arasında isminin zikredilmeye başlaması, bize göre “en önemli neden” oldu. Önümüzdeki Cumhurbaşkanı adayları arasında ismi zikredilirse şaşmayın. İlk onda değilse bile ilk yirmide olduğu kesin.
***
Mezhepler arası ayrıştırmaya karşı çıkan, ırkçılığı reddeden, ehli kıbleyi tek çatı altında görmeye çalışan, Müslümanların gerçek düşmanının Müslümanlar olmadığını haykıran, camiyi ilme ve halka açan bir kimseydi.
Emekliye ayrılmasındaki nedenler arasında mezhepçiliği reddetmesi, İran’daki İslam Birliği konuşması Mescidi Aksa’da hutbe vermesi de önemli nedenler arasında sayılabilir.
Açık bir şekilde FETÖ denen adamlarla mücadelede bile kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği dönemlerde “dinler arası diyalog” fikrine açıkça karşı çıkan bir kimseydi.
Son günlerde bardağı taşıran bir başka neden de Kur’an-ı Kerim’in televizyon ekranlarında şarkıcılar gibi yarışmalara konu edilmesinin Kur’an’a saygı yitireceğini savunarak konuşmasıydı ki kendisine daha üst perdeden “tokatla cevap” verilerek susturuldu.
Mehmet Görmez, çıtayı ciddi olarak yükseltti. Diyanet camiası uzun yıllar görmediği kadar büyük gelişme yaşadı. Doğru dini bilgileri öğrenip hizmet içi eğitimler, kurslar, sınavlar, imamlar arası sınıflandırmalar bile çok çok büyük bir hizmetti. Hizmetleri Orta asya, Afrika ülkeleri ve pek çok ülkeye taşıdı. Hatta DİB’in hızı ve öncülük yapmasıyla TİKA ve Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar gibi kurumlar bile aktif oldu.
Gaza gelip “kutlu doğum programlarını kaldırmadı, orijinal hutbeler hazırladı. Hutbelerdeki değişim Kur’an merkezli mezhepler üstü anlatım ve içerik birilerini ciddi rahatsız etmişti.
Vatandaşı Diyanete yaklaştırdı. Laik kurum olduğu veçhile dini yapıların bile soğuk duruşu Görmez hocayla değişmişti. Mollaları da Modernistleri de kucaklamayı bildi.
Anlaşıldığı kadarıyla “görevden alırsak ne olur?” korkusu yaşandı. Zaten kiralık kalemlerin daha Görmez görevden ayrılmadan, bu zaten Şia İrancı, sünnet düşmanı gibi yaftalamaları da boşa değil. Bu saldırgan tipler herkese her zaman böyle saldırırlar. Cahil oldukları için sözlerinin ne anlama geldiğini de bilmeyecek kadar çapsızlar.
İlk defa bir başkan görevden ayrıldıktan sonra kurumun bu kadar gündemde ve konuşuluyor olması önemli.
Diyanetin bağlı olduğu eski başbakan yardımcısıyla, Görmez arasında yaşanan ciddi münakaşa taşraya sıçramıştı. Fatura ikisine birden kesilse de bu tali sebep sayılabilir.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez meselesi görmezden gelinemez. Bu “hall” ülkemiz ve İslam dünyası için büyük kayıp olmuştur.