Hatay Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğine bağlı sağlık tesislerinde görevli personellere “Diyabet” konulu eğitim düzenlendi. Genel Sekreterliğimizin Eğitim, Ar-Ge Birimi koordinatörlüğünde Haziran 2017 ayı içerisinde Birliğimize bağlı Devlet Hastanelerinde görev yapmakta olan ve tesislerden hizmet alanlarla daha kolay iletişimde bulunabilen; diyabet Hemşiresi, Diyetisyen, Eğitim Hemşiresi ve Servis Hemşirelerine Diyabet Eğitici eğitimi gerçekleştirildi.
Diyetisyen Bahar Tümkaya, Diyetisyen Süleyman GÜNDÜZ, Diyabet Hemşiresi Sevilay KURU ve Eğitim Hemşiresi Ayfer DÜZGÜN tarafından üç gün süren eğitimin ilk gününde; Ortopedi ve Beyin Cerrahi servisinde çalışan hemşirelerimize insülin kullanımı, insülin tedavisi ve insülin saklama koşulları hakkında eğitim verildi. Diyabet hemşirelerimiz tarafından düzenlenen eğitimin ikinci gününde ise Hastanenin çeşitli servislerinde tedavi görmekte olan diyabet hastalarımıza yönelik bilgilendirme yapıldı. Eğitimin son gününde ise yapılan etkinlik ve bilgilendirme ile hastalarımıza hipoglisemi, hiperglisemi, diyabette beslenme ve egzersiz, ayak bakımı, insülin ve ilaç kullanımı konularında soru- cevap yöntemi ile eğitim tamamlandı.
EĞİTİMİN SÜREKLİLİĞİ VE BİLGİNİN GÜNCELLENMESİ GEREKİR…
Diyabet; dünyada ve ülkemizde çok sık görülen ve hayat boyu devam eden bir hastalıktır. Dengeli ve düzenli beslenme ayrıca egzersiz ile önlenebilir ya da geciktirilebilir. Diyabet eğitimi diyabetli bireylerin diyabeti, diyabetin yaşamları üzerindeki etkilerini ve davranışlarını nasıl değiştireceklerini ayrıntılı bir şekilde kavramalarını sağlar. Eğitimin sürekliliği ve bilginin güncellenmesi gerekir. Eğitim, diyabet bakımının temel taşıdır. Çünkü diyabetlilerin günlük durumlarını yönetebilmeleri diyabet tedavisinde en önemli özelliktir. Araştırma sonuçlarına baktığımızda, diyabette hasta eğitimi olmadığı zaman, diyabete bağlı gelişen hastalıkların dört kat daha fazla ortaya çıktığını göstermektedir.
DİYABET NEDİR…?
Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi).
Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glikoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glikozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glikoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glikozu yakıt olarak kullanır. Eğer glikoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır.
Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.
(Haber Merkezi)
Diyetisyen Bahar Tümkaya, Diyetisyen Süleyman GÜNDÜZ, Diyabet Hemşiresi Sevilay KURU ve Eğitim Hemşiresi Ayfer DÜZGÜN tarafından üç gün süren eğitimin ilk gününde; Ortopedi ve Beyin Cerrahi servisinde çalışan hemşirelerimize insülin kullanımı, insülin tedavisi ve insülin saklama koşulları hakkında eğitim verildi. Diyabet hemşirelerimiz tarafından düzenlenen eğitimin ikinci gününde ise Hastanenin çeşitli servislerinde tedavi görmekte olan diyabet hastalarımıza yönelik bilgilendirme yapıldı. Eğitimin son gününde ise yapılan etkinlik ve bilgilendirme ile hastalarımıza hipoglisemi, hiperglisemi, diyabette beslenme ve egzersiz, ayak bakımı, insülin ve ilaç kullanımı konularında soru- cevap yöntemi ile eğitim tamamlandı.
EĞİTİMİN SÜREKLİLİĞİ VE BİLGİNİN GÜNCELLENMESİ GEREKİR…
Diyabet; dünyada ve ülkemizde çok sık görülen ve hayat boyu devam eden bir hastalıktır. Dengeli ve düzenli beslenme ayrıca egzersiz ile önlenebilir ya da geciktirilebilir. Diyabet eğitimi diyabetli bireylerin diyabeti, diyabetin yaşamları üzerindeki etkilerini ve davranışlarını nasıl değiştireceklerini ayrıntılı bir şekilde kavramalarını sağlar. Eğitimin sürekliliği ve bilginin güncellenmesi gerekir. Eğitim, diyabet bakımının temel taşıdır. Çünkü diyabetlilerin günlük durumlarını yönetebilmeleri diyabet tedavisinde en önemli özelliktir. Araştırma sonuçlarına baktığımızda, diyabette hasta eğitimi olmadığı zaman, diyabete bağlı gelişen hastalıkların dört kat daha fazla ortaya çıktığını göstermektedir.
DİYABET NEDİR…?
Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi).
Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glikoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glikozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glikoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glikozu yakıt olarak kullanır. Eğer glikoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır.
Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.
(Haber Merkezi)