Sosyal Medya dediğimiz mecranın gün geçmiyor ki hayatımızda iz bırakan bir haberi olmasın. Bu kez sosyal medyanın haber olmasına sebep olan konu maalesef çok üzücü bir olaydan kaynaklanıyor. Artık sosyal medya uğruna ölmek de yeni bir durum kavramı olarak sosyal medya literatürüne girdi.
Geçtiğimiz aylarda yabancı ülkelerde yaşanan olayları okuyup geçtik. Hatta bazılarına çok güldük. Bize komik ve eğlenceli geliyordu, oradan buradan düşen insanların haberlerini duymak. Ama son zamanlarda selfie çekmek adına durumu abartıp hayatını kaybedenleri okuyunca şaşırdık. Nasıl olabilir, insanlar nasıl bir fotoğraf uğruna hayatını kaybedebilirdi, inanamadık.
Evet, selfie yani özçekim çılgınlığı tüm dünyayı sarmış durumda. Hatta en çılgın, en güzel, en dikkat çekici selfie çekimi yapmak amacıyla etkinlikler düzenlendiğini, insanların inanılmaz koşullarda çekim yaptıklarını duyuyoruz. Bunlar da medya tarafından okuyuculara bir görsel şölen havasıyla sunuluyor, hepsi kabul. Ama ölümüne bir fotoğraf çekimi yapmak artık akıl, mantık sınırlarını zorluyor. Bu kadar da değil diyoruz ama bu kadarmış aslında. Bu kadar abartabiliyormuş insanlar.
Hep sosyal medyanın geldiği ve bizi getirdiği noktayı konuşuyoruz. Bazı davranışların ardında bağımlılıklar, psikolojik bozukluklar, takıntılar türü yatkınlıklar olabilir.
Ancak sosyal medyayı çok yoğun kullanan ya da abartılı fotoğraf çekimlerine yönelen herkeste bir bozukluk ya da bağımlılık aramak da yanlış. Burada bireysel sorunlardan daha çok kitle psikolojisini aramak gerek.
Birey bazen tek başına yapmadığı davranışı bir araya geldiği grupla yapmakta sakınca görmez. Hatta birlikte olmaktan güç alır, grubun diğer üyeleri de ya tek bir bireyi öne çıkarır ya da birbirlerini motive eder ve desteklerler. Burada da aslında olan bu. Beş gencin daha ne kadar çılgın olabiliriz düşüncesiyle başlayan fotoğraf çektirme macerası hiç planlamadıkları şekilde faciayla sonuçlanmış. Bu tip grupla birlikte ortaya çıkan eylemlerde davranışın üst sınırı ve sonuçta nelerle karşılaşılabileceği hiç hesaplanmaz. Anlık olarak harekete geçilir ve tehlikeli kısmı da burasıdır. Eylem bir anda organize olur, çoğu kez bir lidere bile ihtiyaç duyulmaz. Grup kendi başına bir kişiymiş gibi hareket eder ve bir kişinin en ufak bir ‘hadi’ kelimesi sonu hiç tahmin edilemeyen eylemlere dönüşebilir.
Elbette bütün bunları hem bireysel hem de toplumsal yönleriyle ayrı ayrı ele almak, üzerinde düşünmek ve değerlendirmek gerekiyor. Hayatımıza bu kadar etkili bir biçimde giren ve her gün farklı açılardan bizi ve toplumu yönlendiren sosyal medyayı ve etkilerini doğru tanımlamak, doğru davranışları geliştirmek için atacağımız her adım çok önemli. En kolayı ise ‘Sosyal Medya kötüdür, ondan uzak durmak gerekir’ gibi basmakalıp bir yargıya tutunmaktır. Televizyonlar da ilk çıktığında çok kötü olarak düşünüp algıladık, bilgisayarlar ilk çıktığında da, internet servisleri için de aynı söylemlerde bulunduk. Şu an hayatımızı etkileyen faktör sosyal medya ve sosyal medyanın en ışıltılı, en cilalı tarafı sosyal paylaşım sitelerinde paylaşım yaparak haz elde etme davranışı. Bu açılardan bağımlılık davranışı özellikleri gösterebilir, bazı insanlardaki psikolojik bozuklukları ortaya çıkarabilir, takıntılara yol açabilir. Evet hepsi mümkün. Ancak suçu sadece sanal bir dünyaya yıkmak ve birey olarak kendi sorumluluklarımızı görmezden gelmek işin kolay ve ucuz tarafı.
Geçtiğimiz aylarda yabancı ülkelerde yaşanan olayları okuyup geçtik. Hatta bazılarına çok güldük. Bize komik ve eğlenceli geliyordu, oradan buradan düşen insanların haberlerini duymak. Ama son zamanlarda selfie çekmek adına durumu abartıp hayatını kaybedenleri okuyunca şaşırdık. Nasıl olabilir, insanlar nasıl bir fotoğraf uğruna hayatını kaybedebilirdi, inanamadık.
Evet, selfie yani özçekim çılgınlığı tüm dünyayı sarmış durumda. Hatta en çılgın, en güzel, en dikkat çekici selfie çekimi yapmak amacıyla etkinlikler düzenlendiğini, insanların inanılmaz koşullarda çekim yaptıklarını duyuyoruz. Bunlar da medya tarafından okuyuculara bir görsel şölen havasıyla sunuluyor, hepsi kabul. Ama ölümüne bir fotoğraf çekimi yapmak artık akıl, mantık sınırlarını zorluyor. Bu kadar da değil diyoruz ama bu kadarmış aslında. Bu kadar abartabiliyormuş insanlar.
Hep sosyal medyanın geldiği ve bizi getirdiği noktayı konuşuyoruz. Bazı davranışların ardında bağımlılıklar, psikolojik bozukluklar, takıntılar türü yatkınlıklar olabilir.
Ancak sosyal medyayı çok yoğun kullanan ya da abartılı fotoğraf çekimlerine yönelen herkeste bir bozukluk ya da bağımlılık aramak da yanlış. Burada bireysel sorunlardan daha çok kitle psikolojisini aramak gerek.
Birey bazen tek başına yapmadığı davranışı bir araya geldiği grupla yapmakta sakınca görmez. Hatta birlikte olmaktan güç alır, grubun diğer üyeleri de ya tek bir bireyi öne çıkarır ya da birbirlerini motive eder ve desteklerler. Burada da aslında olan bu. Beş gencin daha ne kadar çılgın olabiliriz düşüncesiyle başlayan fotoğraf çektirme macerası hiç planlamadıkları şekilde faciayla sonuçlanmış. Bu tip grupla birlikte ortaya çıkan eylemlerde davranışın üst sınırı ve sonuçta nelerle karşılaşılabileceği hiç hesaplanmaz. Anlık olarak harekete geçilir ve tehlikeli kısmı da burasıdır. Eylem bir anda organize olur, çoğu kez bir lidere bile ihtiyaç duyulmaz. Grup kendi başına bir kişiymiş gibi hareket eder ve bir kişinin en ufak bir ‘hadi’ kelimesi sonu hiç tahmin edilemeyen eylemlere dönüşebilir.
Elbette bütün bunları hem bireysel hem de toplumsal yönleriyle ayrı ayrı ele almak, üzerinde düşünmek ve değerlendirmek gerekiyor. Hayatımıza bu kadar etkili bir biçimde giren ve her gün farklı açılardan bizi ve toplumu yönlendiren sosyal medyayı ve etkilerini doğru tanımlamak, doğru davranışları geliştirmek için atacağımız her adım çok önemli. En kolayı ise ‘Sosyal Medya kötüdür, ondan uzak durmak gerekir’ gibi basmakalıp bir yargıya tutunmaktır. Televizyonlar da ilk çıktığında çok kötü olarak düşünüp algıladık, bilgisayarlar ilk çıktığında da, internet servisleri için de aynı söylemlerde bulunduk. Şu an hayatımızı etkileyen faktör sosyal medya ve sosyal medyanın en ışıltılı, en cilalı tarafı sosyal paylaşım sitelerinde paylaşım yaparak haz elde etme davranışı. Bu açılardan bağımlılık davranışı özellikleri gösterebilir, bazı insanlardaki psikolojik bozuklukları ortaya çıkarabilir, takıntılara yol açabilir. Evet hepsi mümkün. Ancak suçu sadece sanal bir dünyaya yıkmak ve birey olarak kendi sorumluluklarımızı görmezden gelmek işin kolay ve ucuz tarafı.