Masum insanların kanı dökülürken savunulacak haklı dava olmaz; milyonlarca masumun toplu cezalandırılması ise insanlığa sığmaz diyen Ali Babacan’ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle: ‘Masum insanların kanı üzerinden yapılan hamaset, barışa ve çözüme hizmet etmiyor‘
“Uzun yıllara yayılmış Filistin ve İsrail meselesinde, geçtiğimiz cumartesi gününden bu yana yaşanan olaylar, her birimizi derinden sarstı. Şu an sadece deva Partisi Genel Başkanı olarak değil, Dışişleri Bakanlığı yapmış, Filistin-İsrail arasındaki çatışma çözümü için bizzat insiyatif almış bir devlet adamı olarak karşınızdayım. Oturduğu yerden ahkam kesen, bu mesele için alınteri dökmeyen insanlarla kimse beni karıştırmasın. Masum insanların kanı üzerinden yapılan hamaset, barışa ve çözüme hizmet etmiyor.
Dışişleri Bakanlığı görevine başladığım ilk haftalarda, Bağımsız Filistin devletinin kurulması amacıyla Filistin-İsrail çatışma çözümünü başlatmak amacıyla düzenlenen Annapolis Konferansı’na katıldım. Tam 11 ülkeyi bu meselenin çözümü için ziyaret ettim. Ben, Filistin-İsrail meselesinde, tam bir samimiyetle hep onurlu barışı savundum ve savunmaya devam edeceğim.
Türkiye, kardeşlik hukukunun yanı sıra ahlaki olarak da Filistin davasına sahip çıkmaktadır. Bölgemizin son elli yıldır karşılaştığı tehditlerin ve sorunların altında doğrudan veya dolaylı olarak bu mesele bulunmaktadır. Dolayısıyla, Filistin Davası her zaman Türkiye’nin öncelikli dış politika konusu olmuştur.
Her dönem, iktidar ve muhalefet partilerinin üzerinde uzlaştığı belki de tek konu olmuştur. Ülkemiz, bölgesel barış ve güvenliğin geleneksel savunucusu olarak ihtilafın adil ve kalıcı biçimde çözümüne destek vermek zorundadır. Bizler, bu dönemi yaşayan siyasetçiler olarak, Ortadoğu’yu barış bölgesi yapma sorumluluğuna sahibiz.
Hamas’ın sivillere yönelik saldırıları kabul edilemez. Masum insanların kanı dökülürken, savunulacak haklı dava olmaz. Aksine, karşı tarafa, orantısız güç kullanımı için bahane vermiş olursunuz. Diğer yandan, İsrail’in savaş ilanını, Ortadoğu’da haritayı değiştirme söylemini kabul etmek de mümkün değildir. Gazze’de, yarısı çocuklardan oluşan sivillerin hiçbir ayrım gözetmeden günlerce ağır bomba altında tutulmasını ve öldürülmesini haklı görmek, savunmak mümkün değildir. İnsanlık adına utanç vericidir. Zaten onlarca yıldır büyük bir baskı ve zulüm altında ezilen Gazze halkının elektrik, su ve gıda gibi temel insani ihtiyaçlarından mahrum bırakılması asla kabul edilemez. Milyonlarca masum insanın toplu cezalandırılması insanlığa sığmaz.“ dedi.
ABDULVAHİT GÜRASLAN