Allah Resûlü’nün : “Receb Allah (C.C)’ın ayıdır; Şa’ban, benim ayımdır; Ramazan, ümmetimin ayıdır.” Diye övdükleri üç kutsal aya erişmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Yüce Rabbim, bir’in bin kabul edildiği müjdelenen bu aylarda mânevi sermaye edinmeyi nasib etsin. Anarşi ve terörün her çeşidi ile bunalan insanlığa lütfuyla ve keremiyle hidâyet nasib eylesin . . .
İnsanlar, yaratılış maddelerine ibretle bakıp haddini bilmedikçe ; Allah (C.C)’ın koyduğu emir ve yasakların gereğini yapmadıkça; belâ ve müsibetlerden korunduklarında Allah’a aldatmaya yeltenip, kulluğun gerçekleştirdiği iş ve işlemleri yapmadıkça korkarım ki sonuç hep fiyasko olacaktır.
Yüce Rabbimiz, tavırlarında döneklik olan, nefs-i emmâresine aldanan insanları Kur’an’da şöyle tasvir edip, kınıyor :
“İnsanlara bir zarar değdiği vakit, (her şeyden geçerek yalnız) Rablerine dönüp yalvarırlar, dua ederler.Sonra (Allah), katından onlara bir nimet tattırınca, bakarsın ki, içlerinden bir kısmı Rablerine ortak koşuyorlar (putlara taparak, küfür yollarına saparak Allah’a eş ediniyorlar).”
(Rûm Sûresi, Âyet :33)
“O kafirleri, kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit, dini Allah’a halis kılarak ( tam bir ihlâs ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. Vakta ki (Allah denizinden) onları karaya çıkarır; içlerinden doğru giden de bulunur, ( diğerleri ise eski küfürlerine devam ederler.) Âyetlerimizi ancak gaddar, nankör olanlar inkâr eder.”(Lokman Sûresi, Âyet : 32).
Meallerini verdiğimiz bu ve benzeri âyetlerde insanların nankörlerinin şükürsüzlüğü, saygısızlığı, edebsizliği ön plana çıkarılmakta ve onların ruh hallerindeki çelişkiler anlatılmaktadır. Bugünkü insanlığın durumu da farklı değildir. Sıkıştıklarında Allah’ı hatırlarlar ama, ayakları düz basınca halleriyle, niyetleriyle, ibadetleriyle, düşünceleriyle Allah’ı unutmaya meylederler. Bunların sonucu olarak da belâ ve müsibetler kara bulutlar gibi toplumun başına anarşi olarak, terör olarak çöreklenir kalır. İşin esası, Allah (C.C), her şeye kadirdir. Her şeye kadir olan Allah, kullarına dosdoğru bir yol göstermiştir. O yolun dışındakiler hep çıkmaz sokaktır. O yol, islâmdır…
İşte, içerisinde bulunduğumuz üç aylar, Allah’ın rahmetinin coştuğu; bunalan gönüllere Yaratıcımızın ferahlık ihsan ettiği; yapılan dua ve niyâzların mânevi huzura kabul edildiği çok özel günlerdir.
Üç Aylar’dan her biri, âlemlerin yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı sevgili Peygamberimizin mübarek diliyle övülmüş ve bünyesinde çok şerefli günleri, geceleri, kandilleri taşıyan maneviyat kervanlarıdır.Receb ayının ilk Cuma gecesinde Regâip Kandili’ni ve 27. Gecesinde Mi’rac Kandili’ni; Şa’ban Ayı’nın on beşinci gecesinde Berat Kandilini ve Ramazan Ayı’nın son gecesinden birinde (alimlerin çoğunluğunun ittifakına göre yirmiyedinci gecesinde) Kadir Gecesi’ni yaşayanlarımız idrak edecekler.Allah (C.C) bizleri bugünlere ve gecelere kavuştursun, bugünleri ve geceleri ihya edenlerden eylesin.
Resulüllahın, Ramazan Ayı dışında en çok oruç tuttuğu ay’ların Receb ve Şa’ban ayları olduğu Ebu Hüreyre (R.A) ‘den rivayet edilmektedir.Bu aylarda tutulacak nâfile (sevap kazanmak için tutulan) oruçta çok büyük ecir ve mükafat olduğu pek çok hadisle rivayet edilmiştir ki en azından (başından, ortasından ve sonundan birer gün olmak üzere) üçer gün oruç tutmak uygun olur.
Receb ayına isim olmuş RECEB kelimesinin harflerini manalandıran âlimler “RA harfi için Allah’ın rahmetine; CİM harfi için, Allah’ın cömertliğine; BA harfi için de Allah’ın iyilik ve ihsanına delalet etmektedir.” demektedirler. Bunun mânâsı, Receb Ayı’nda Allah’ın, kullarına azabsız, zahmetsiz rahmet, bol rızık vermek, eziyetsiz iyilik ve yardım edeceğidir, diye yorumlanmaktadır.
Ramazan kelimesi de , Ramazan orucunun günahları eritmesinden, yakmasından dolayı bu aya isim olarak verildiği rivayet edilmektedir.
Bazıları, Receb Ayı tevbe ve nedâmet ayıdır; Şa’ban Ayı muhabbet ayıdır; Ramazan Ayı, ibadet ayıdır demişlerdir. Bazıları da, Receb Ayı, Allah’ın mağfiretie; Şa’ban Ayı, şefaate; Ramazan Ayı, hasenâtın ziyadesine işarettir demişlerdir…
Kelime manaları ne olursa olsun, bu üç ayların, insan ömrünün bir yılı içerisine konulmuş çok özel günlerden, gecelerden, kandillerden oluştuğu muhakkaktır.Bu aylarda ibadetleri artırmak, darlıkta da, bollukta da Allah’a yaslanmak, iltica etmek akıllılıktır.Bu aylar sebebiyle gelen maneviyat kervanına katılmayı, bunalan ruhlarımızı arıtmayı Mevlâm cümlemize nasib etsin. Rabbim, bu feyizli günleri milletimiz ve memleketimizin huzuruna, insanlığın hidâyetine vesîle kılsın…
İnsanlar, yaratılış maddelerine ibretle bakıp haddini bilmedikçe ; Allah (C.C)’ın koyduğu emir ve yasakların gereğini yapmadıkça; belâ ve müsibetlerden korunduklarında Allah’a aldatmaya yeltenip, kulluğun gerçekleştirdiği iş ve işlemleri yapmadıkça korkarım ki sonuç hep fiyasko olacaktır.
Yüce Rabbimiz, tavırlarında döneklik olan, nefs-i emmâresine aldanan insanları Kur’an’da şöyle tasvir edip, kınıyor :
“İnsanlara bir zarar değdiği vakit, (her şeyden geçerek yalnız) Rablerine dönüp yalvarırlar, dua ederler.Sonra (Allah), katından onlara bir nimet tattırınca, bakarsın ki, içlerinden bir kısmı Rablerine ortak koşuyorlar (putlara taparak, küfür yollarına saparak Allah’a eş ediniyorlar).”
(Rûm Sûresi, Âyet :33)
“O kafirleri, kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit, dini Allah’a halis kılarak ( tam bir ihlâs ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. Vakta ki (Allah denizinden) onları karaya çıkarır; içlerinden doğru giden de bulunur, ( diğerleri ise eski küfürlerine devam ederler.) Âyetlerimizi ancak gaddar, nankör olanlar inkâr eder.”(Lokman Sûresi, Âyet : 32).
Meallerini verdiğimiz bu ve benzeri âyetlerde insanların nankörlerinin şükürsüzlüğü, saygısızlığı, edebsizliği ön plana çıkarılmakta ve onların ruh hallerindeki çelişkiler anlatılmaktadır. Bugünkü insanlığın durumu da farklı değildir. Sıkıştıklarında Allah’ı hatırlarlar ama, ayakları düz basınca halleriyle, niyetleriyle, ibadetleriyle, düşünceleriyle Allah’ı unutmaya meylederler. Bunların sonucu olarak da belâ ve müsibetler kara bulutlar gibi toplumun başına anarşi olarak, terör olarak çöreklenir kalır. İşin esası, Allah (C.C), her şeye kadirdir. Her şeye kadir olan Allah, kullarına dosdoğru bir yol göstermiştir. O yolun dışındakiler hep çıkmaz sokaktır. O yol, islâmdır…
İşte, içerisinde bulunduğumuz üç aylar, Allah’ın rahmetinin coştuğu; bunalan gönüllere Yaratıcımızın ferahlık ihsan ettiği; yapılan dua ve niyâzların mânevi huzura kabul edildiği çok özel günlerdir.
Üç Aylar’dan her biri, âlemlerin yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı sevgili Peygamberimizin mübarek diliyle övülmüş ve bünyesinde çok şerefli günleri, geceleri, kandilleri taşıyan maneviyat kervanlarıdır.Receb ayının ilk Cuma gecesinde Regâip Kandili’ni ve 27. Gecesinde Mi’rac Kandili’ni; Şa’ban Ayı’nın on beşinci gecesinde Berat Kandilini ve Ramazan Ayı’nın son gecesinden birinde (alimlerin çoğunluğunun ittifakına göre yirmiyedinci gecesinde) Kadir Gecesi’ni yaşayanlarımız idrak edecekler.Allah (C.C) bizleri bugünlere ve gecelere kavuştursun, bugünleri ve geceleri ihya edenlerden eylesin.
Resulüllahın, Ramazan Ayı dışında en çok oruç tuttuğu ay’ların Receb ve Şa’ban ayları olduğu Ebu Hüreyre (R.A) ‘den rivayet edilmektedir.Bu aylarda tutulacak nâfile (sevap kazanmak için tutulan) oruçta çok büyük ecir ve mükafat olduğu pek çok hadisle rivayet edilmiştir ki en azından (başından, ortasından ve sonundan birer gün olmak üzere) üçer gün oruç tutmak uygun olur.
Receb ayına isim olmuş RECEB kelimesinin harflerini manalandıran âlimler “RA harfi için Allah’ın rahmetine; CİM harfi için, Allah’ın cömertliğine; BA harfi için de Allah’ın iyilik ve ihsanına delalet etmektedir.” demektedirler. Bunun mânâsı, Receb Ayı’nda Allah’ın, kullarına azabsız, zahmetsiz rahmet, bol rızık vermek, eziyetsiz iyilik ve yardım edeceğidir, diye yorumlanmaktadır.
Ramazan kelimesi de , Ramazan orucunun günahları eritmesinden, yakmasından dolayı bu aya isim olarak verildiği rivayet edilmektedir.
Bazıları, Receb Ayı tevbe ve nedâmet ayıdır; Şa’ban Ayı muhabbet ayıdır; Ramazan Ayı, ibadet ayıdır demişlerdir. Bazıları da, Receb Ayı, Allah’ın mağfiretie; Şa’ban Ayı, şefaate; Ramazan Ayı, hasenâtın ziyadesine işarettir demişlerdir…
Kelime manaları ne olursa olsun, bu üç ayların, insan ömrünün bir yılı içerisine konulmuş çok özel günlerden, gecelerden, kandillerden oluştuğu muhakkaktır.Bu aylarda ibadetleri artırmak, darlıkta da, bollukta da Allah’a yaslanmak, iltica etmek akıllılıktır.Bu aylar sebebiyle gelen maneviyat kervanına katılmayı, bunalan ruhlarımızı arıtmayı Mevlâm cümlemize nasib etsin. Rabbim, bu feyizli günleri milletimiz ve memleketimizin huzuruna, insanlığın hidâyetine vesîle kılsın…