Zaman içinde kutsanmış bir zamanın müdrikleriyiz. Ortaklaşa bir zamanda vaktin sırrına kutlu bir şölen ile erildiği bir zamanın kapısındayız. Gönül yurdumuza ve hanelerimize neşe, barış ve huzuru çağıran bir zaman coğrafyasının tam merkezindeyiz. Taşıdığı mana derinliği ile idraklerimizi keskinleştirebilecek olan zengin bir mana ikliminin eşiğindeyiz. Tüm kadim medeniyetlerin ahfâdını birbirine akraba kılan bir yakınlaşma (kurbiyet) vesilesi, bir inanç ve adanış nişânesi olan Kurban Bayramını idrak etmekteyiz.
Kurban, kurbiyettir; yaklaşmak ve yakınlaşmaktır. Yakın olmaktır, Ötelere. Öte'nin bilgisine yakîn olmaktır. Uzak kalarak yakınlaşmaktır. Mâsivâdan uzaklaşarak yakınlaşmaktır Ötelere. İnkardan uzaklaşarak yakınlaşmaktır inanca. Kin ve nefretten uzak kalarak yakın olmaktır sevgi ve hoşgörüye. Ötelerden gelen yüce söze, gönül yüceliği ve teslimiyet ile kulak kesilmektir.
Kurban, teslimiyettir. Teslimiyet, iyiliğe ve hayra teslim olmaktır. Böylece teslimiyet, ruhça ve bütün azaları ile bedence selamete ermektir. Hayır ve güzelliklerin ruhlarımızı teslim alacak egemenliğine boyun eğmektir. Hz. İsmail'in meşrebinden olmak ve onun sülûkunda seyir sürmektir.
Kurban, adanmaktır. İnsanlığın bilgelik, itidal, cesaret, adalet ve muhabbet gibi kadim âlî değerlerine bir adanmışlıktır. Af, rahmet ve mağfiret dileğinin gerçekleşmesi adına Yüce Kudrete gönülden niyetlerimizi arz etmektir. Nefsaniyetin insaniyetimizi esir almasına karşı direnç göstermektir. Kötürümleşen yanlarımızı bu direnç ile onaracağımızın sözünü vermektir. Tüm anlamı ile varlığımızı uğruna feda edebileceklerimizin idrakinde olmaktır. Zamanın ruhu ve mekânın dili ile ahitleşmektir. Çağımızı esir alan, giderek kitleselleşen ve sistematikleşen nefret, ötekine düşmanlık ve duyarsızlaşma gibi yabancılaşmalar karşısında sevgi, merhamet ve muavenet gibi yüksek insani hasletlerimizi yaşamımıza yeniden çağırmaktır. Kurban, garip olana karîb (yakın) olmaktır.
Ve kurban, teslimiyet ve adanışın yüceliğinin kutsandığı bir şölen, bir bayramdır. Bedende ruhu idrak etmenin bayramıdır. Aciz olana, gurbette olana, yolda kalana, iltica edene, kapına gelene, fakr ve zaruret içinde olana, mazlum olana, kimsesiz kalana gönülden bağlanmanın bayramıdır. Zira bu, kurbiyet bayramıdır.
Bayram, ayrılığın birliğe, gayrılığın bütünlüğe, dargınlığın muhabbete dönüşme umududur. İçimizde kanatlanan dirlik ruhunun şölenleşmesi, kasvet ve zulmetin sönümlenmesidir. Bayram olması bundandır zâhir.
Kurban, inanmaktır. Nefsaniyetimiz boğazlanmadıkça, gönüllerimize merhametin şavkının düşmeyeceğine inanmaktır. Ruhumuzu ancak feda ettiklerimizin ecri ile arındıracağımıza olan inançtır. Kurban edilenin cismaniyetinin değil, kurban edenin ruhaniyetinin Yücelere yükselişine olan kesin inançtır. Kurban, kurbanlık olarak boğazlanacak olanın aslında nefsaniyetimiz olması gerektiğine olan şeksiz inanıştır.
Kurban, sefalete ve uzlete mahkûm ettiklerimiz ya da kurban ettiklerimiz ile yeniden bir kurbiyet kurma vesilesidir. Duygu ve davranış hafızamızı yeniden diriltecek olan tüm erdemleri kuşanabilmek adına, yalanın, bencilliğin, tekebbürün, samimiyetsizliğin, sevgisizliğin ve müstağni duruşlarımızın kurban edilmesidir. Derin manası ile kurban, inanç ve teslimiyet ile akıl arasındaki varoluşsal bağın tekraren kurulmasıdır. Kurban, kendisi uğruna kurban olunması icap edenlere dikkat kesilmektir.
Kurban, yerden göğe, şarktan garba, tüm yoksul yüreklerin acılarını bir nebze de olsa dindirmek için bayramdır. Onların yaralarını sarmak ve ruhlarını onarmak adına bayramdır.
Kurban, kurbiyettir; yaklaşmak ve yakınlaşmaktır. Yakın olmaktır, Ötelere. Öte'nin bilgisine yakîn olmaktır. Uzak kalarak yakınlaşmaktır. Mâsivâdan uzaklaşarak yakınlaşmaktır Ötelere. İnkardan uzaklaşarak yakınlaşmaktır inanca. Kin ve nefretten uzak kalarak yakın olmaktır sevgi ve hoşgörüye. Ötelerden gelen yüce söze, gönül yüceliği ve teslimiyet ile kulak kesilmektir.
Kurban, teslimiyettir. Teslimiyet, iyiliğe ve hayra teslim olmaktır. Böylece teslimiyet, ruhça ve bütün azaları ile bedence selamete ermektir. Hayır ve güzelliklerin ruhlarımızı teslim alacak egemenliğine boyun eğmektir. Hz. İsmail'in meşrebinden olmak ve onun sülûkunda seyir sürmektir.
Kurban, adanmaktır. İnsanlığın bilgelik, itidal, cesaret, adalet ve muhabbet gibi kadim âlî değerlerine bir adanmışlıktır. Af, rahmet ve mağfiret dileğinin gerçekleşmesi adına Yüce Kudrete gönülden niyetlerimizi arz etmektir. Nefsaniyetin insaniyetimizi esir almasına karşı direnç göstermektir. Kötürümleşen yanlarımızı bu direnç ile onaracağımızın sözünü vermektir. Tüm anlamı ile varlığımızı uğruna feda edebileceklerimizin idrakinde olmaktır. Zamanın ruhu ve mekânın dili ile ahitleşmektir. Çağımızı esir alan, giderek kitleselleşen ve sistematikleşen nefret, ötekine düşmanlık ve duyarsızlaşma gibi yabancılaşmalar karşısında sevgi, merhamet ve muavenet gibi yüksek insani hasletlerimizi yaşamımıza yeniden çağırmaktır. Kurban, garip olana karîb (yakın) olmaktır.
Ve kurban, teslimiyet ve adanışın yüceliğinin kutsandığı bir şölen, bir bayramdır. Bedende ruhu idrak etmenin bayramıdır. Aciz olana, gurbette olana, yolda kalana, iltica edene, kapına gelene, fakr ve zaruret içinde olana, mazlum olana, kimsesiz kalana gönülden bağlanmanın bayramıdır. Zira bu, kurbiyet bayramıdır.
Bayram, ayrılığın birliğe, gayrılığın bütünlüğe, dargınlığın muhabbete dönüşme umududur. İçimizde kanatlanan dirlik ruhunun şölenleşmesi, kasvet ve zulmetin sönümlenmesidir. Bayram olması bundandır zâhir.
Kurban, inanmaktır. Nefsaniyetimiz boğazlanmadıkça, gönüllerimize merhametin şavkının düşmeyeceğine inanmaktır. Ruhumuzu ancak feda ettiklerimizin ecri ile arındıracağımıza olan inançtır. Kurban edilenin cismaniyetinin değil, kurban edenin ruhaniyetinin Yücelere yükselişine olan kesin inançtır. Kurban, kurbanlık olarak boğazlanacak olanın aslında nefsaniyetimiz olması gerektiğine olan şeksiz inanıştır.
Kurban, sefalete ve uzlete mahkûm ettiklerimiz ya da kurban ettiklerimiz ile yeniden bir kurbiyet kurma vesilesidir. Duygu ve davranış hafızamızı yeniden diriltecek olan tüm erdemleri kuşanabilmek adına, yalanın, bencilliğin, tekebbürün, samimiyetsizliğin, sevgisizliğin ve müstağni duruşlarımızın kurban edilmesidir. Derin manası ile kurban, inanç ve teslimiyet ile akıl arasındaki varoluşsal bağın tekraren kurulmasıdır. Kurban, kendisi uğruna kurban olunması icap edenlere dikkat kesilmektir.
Kurban, yerden göğe, şarktan garba, tüm yoksul yüreklerin acılarını bir nebze de olsa dindirmek için bayramdır. Onların yaralarını sarmak ve ruhlarını onarmak adına bayramdır.