Kişinin aynası nedir? İçini ne derece doğru yansıtır? Yorgunluğu, mutluluğu, ne içindir, kızgınlığı, kırgınlığı kimedir? Olup bitenleri ne derece kendi aynası ile yansıtır kimse bu konuda kesin konuşamaz sanırım. Öyle ya kızgınken bazen karşımızdaki insanı şaşkınlığa uğratabiliriz ya da kırgınken bir anda kendimiz oluveririz. Sakladıklarımız, saklamaya çalıştıklarımız çıkar açığa. Ayna da baktığımızla, kendi aynamızdaki bir anda şekil değiştirir. Bazen kendimizi de tanıyamaz oluruz.
Aynalara bakma merakımız içimizdekini bildiğimiz ve bunu saklamak istediğimiz için mi sıklık gösterir. Bir şeyleri kanıtlamak adına mı bakarız her defasında milyonlarca kere aynalara. Bu ne içindir, tecelli eden nedir o anda. Biz de var olanı saklamaya çalışırken bir anda, tam gizlendi, bir taşın altında derken umulmadık bir anda hortlayıverir, nasıl denir bilinmez ama içimizde bize tutulan ayna ile baktığımız da gördüğümüz arasında fark sert bir tokat olarak iner suratımıza. Hepimizin korktukları, kaçtıkları vardır elbette. Kimi zaman kendimizden kaçarız umarsızca kaçanda kovalayanda biziz ama yorulmasını bekleriz saklananların, yorulsun da gelmesin, uzaklaşsın benden isteriz. Değişme çabamızda bundandır belki de. Umarsızca yeni biri olmaya çalışırız ya hep değişmek için uğraşırız, rol modeller alırız kendimize. Her yaşta her günde yeni biri olmak, kabul görmek umuduyla uyanırız. Değişmeyi aslına bakarsanız hepimiz fazlaca isteriz var olandan uzak olup da gördüklerimiz gibi olmayı. İçimizdekileri dışa atar hep ama hep kaçarız. Uzaklaşmak isteriz kendimizden uzaklaşmak. Bu hep olur bir dönem değil hep ama hep olur. Gördükçe değişen dünyaya baktıkça olur. Kimi bu değişime kendini kaptırıp çok ama çok başkası olur kimi olmaya çalışır kimi olduğunu zanneder. Fakat hep aynıdır bazı şeyler kabul etmek adına gerçekler vardır. Kendi ile kaldığında insan, biraz olsun düşündüğünde ne olduğunu, baktığı ile bildiğinin arasında kaldığını değişmediğini görür. Kendi aynasından bakar kendine, bir kez daha görür aynadakinin aslında kim olduğunu.
Aynalardan, görünenden, görüntüden, tezahür edenden uzaklaşmak ya da ne olduğunu anlamaya çalışmak, kaçmak yahut kovalamak, başkası olmak, başkası gibi görünmek bunlardan geri kalan aslında içimizdeki aynada neyin olduğu, bakmakla, görmek arasındaki ince çizgiyi kendimizde ne kadar yakalamış olduğumuz.
Kendimizdeki aynalardan ne kadar kaçıp başka aynalara sığınsak da bu anlamsız çaba elbette son bulacak ve kendi aynamızla, kim olduğumuzla elbette yüzleşeceğiz. Bu erken veya geç olacak ama olacak. Başka aynalara bakmak kendi aynamızdaki görüntüyü, bildiğimizi değiştirmeyecek…
Aynalara bakma merakımız içimizdekini bildiğimiz ve bunu saklamak istediğimiz için mi sıklık gösterir. Bir şeyleri kanıtlamak adına mı bakarız her defasında milyonlarca kere aynalara. Bu ne içindir, tecelli eden nedir o anda. Biz de var olanı saklamaya çalışırken bir anda, tam gizlendi, bir taşın altında derken umulmadık bir anda hortlayıverir, nasıl denir bilinmez ama içimizde bize tutulan ayna ile baktığımız da gördüğümüz arasında fark sert bir tokat olarak iner suratımıza. Hepimizin korktukları, kaçtıkları vardır elbette. Kimi zaman kendimizden kaçarız umarsızca kaçanda kovalayanda biziz ama yorulmasını bekleriz saklananların, yorulsun da gelmesin, uzaklaşsın benden isteriz. Değişme çabamızda bundandır belki de. Umarsızca yeni biri olmaya çalışırız ya hep değişmek için uğraşırız, rol modeller alırız kendimize. Her yaşta her günde yeni biri olmak, kabul görmek umuduyla uyanırız. Değişmeyi aslına bakarsanız hepimiz fazlaca isteriz var olandan uzak olup da gördüklerimiz gibi olmayı. İçimizdekileri dışa atar hep ama hep kaçarız. Uzaklaşmak isteriz kendimizden uzaklaşmak. Bu hep olur bir dönem değil hep ama hep olur. Gördükçe değişen dünyaya baktıkça olur. Kimi bu değişime kendini kaptırıp çok ama çok başkası olur kimi olmaya çalışır kimi olduğunu zanneder. Fakat hep aynıdır bazı şeyler kabul etmek adına gerçekler vardır. Kendi ile kaldığında insan, biraz olsun düşündüğünde ne olduğunu, baktığı ile bildiğinin arasında kaldığını değişmediğini görür. Kendi aynasından bakar kendine, bir kez daha görür aynadakinin aslında kim olduğunu.
Aynalardan, görünenden, görüntüden, tezahür edenden uzaklaşmak ya da ne olduğunu anlamaya çalışmak, kaçmak yahut kovalamak, başkası olmak, başkası gibi görünmek bunlardan geri kalan aslında içimizdeki aynada neyin olduğu, bakmakla, görmek arasındaki ince çizgiyi kendimizde ne kadar yakalamış olduğumuz.
Kendimizdeki aynalardan ne kadar kaçıp başka aynalara sığınsak da bu anlamsız çaba elbette son bulacak ve kendi aynamızla, kim olduğumuzla elbette yüzleşeceğiz. Bu erken veya geç olacak ama olacak. Başka aynalara bakmak kendi aynamızdaki görüntüyü, bildiğimizi değiştirmeyecek…