Kornea rahatsızlıkları arasında yer alan ve görme kaybına yol açabilen keratokonus hastalığının erken teşhisi büyük önem taşıyor. Özellikle 10-20 yaş aralığında hızlı bir şekilde seyreden keratokonus hastalığının ilerlemesi “Korneal Çapraz Bağlama” (Corneal Cross-linking) yöntemiyle durdurulabiliyor. Korneayı daha sıkı ve sağlam bir yapıya dönüştüren cross-linking tedavi işlemi sonrasında hastalar kısa sürede sağlığına kavuşabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi’nden Prof. Dr. Koray Gümüş, ketarokonus hastalığının ilerlemesinin durdurulmasında kullanılan cross-linking tedavi yöntemi hakkında bilgi verdi.
Keratokonusun ilerlemesi kornea nakline kadar gidebilir
Göz küresinin en öndeki saydam tabakası olan ve etraftaki cisimleri görmeyi sağlayan korneanın öne doğru bombeliğinin artması (sivrileşmesi) ve aynı zamanda incelmesi ile kendini gösteren hastalığa “keratokonus” adı verilmektedir. Görme seviyesi ve kalitesinde ciddi düşüşe sebep olan keratokonus, hızlı bir şekilde ilerleme gösteren ve erken teşhisin büyük önem taşıdığı bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde kornea nakline sebep olabilen keratokonusun ilerlemesi cross-linking tedavi yönetimiyle durdurulabilmektedir.
Cross-linking ile kornea daha sıkı ve sağlam bir yapıya dönüşür
Temel olarak keratokonus hastalığının ilerlemesini durdurmak için, riboflavin ve ultraviyole A ışını kullanılarak yapılan cross-linking tedavisi, korneada yer alan kollajen yapılar arasındaki çapraz bağ sayısını artırarak, korneanın daha sıkı ve sağlam bir yapıya dönüşmesini sağlamaktadır. Keratokonusun bir versiyonu olan pellüsid marjinal dejenerasyonda da (PMD) kullanılabilen cross-linking tedavi yöntemi, özellikle Excimer Lazer sonrası oluşan ektazilerde de oldukça etkilidir.
Cross-linking tedavisi iki aşamada gerçekleştirilir
Genellikle ameliyathane şartlarında uygulanan cross-linking tedavisi, temel olarak iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Birinci aşama, kornea santralindeki kornea epitelinin 8.5-9 mm çapında olacak şekilde kazınmasının ardından, korneaya 20-30 dakika sürecek şekilde belirli aralıklarla (2-5 dakika) riboflavin solüsyonunun damlatılmasıdır. Bu aşamanın sonunda kornea kalınlığı mutlaka ölçülmeli ve en ince kornea kalınlığının en az 400 mikron olduğundan emin olunmalıdır. Çünkü ışın tedavisinin başlatılabilmesi için korneanın en ince noktasının 400 mikronun üzerinde olması gerekmektedir. Eğer kornea kalınlığı 400 mikronun üzerindeyse ikinci aşama olan UV-A ışın tedavisine başlanmaktadır. Işın tedavisinin süresi de 3-30 dakika arasında değişkenlik göstermektedir.
Çocuklar ve yetişkinlerde tedavi farklı sürelerde uygulanabilir
Standart protokolde ışın tedavisinin süresi 30 dakikadır ve bu süre genellikle progresyonun en riskli olduğu 18 yaş altındaki hastalarda tercih edilmektedir. Günümüzde, erişkin hastalarda hızlandırılmış protokoller (9-10 dakikalık ışın süreleri) kullanılmaktadır. İşlem bittiğinde kornea düzgünce yıkandıktan sonra, kalınlık ölçümü yapılarak göze bandaj kontakt lens takılmaktadır.Epitelin iyileşmesini hızlandıran ve hastanın şikayetlerini azaltan bandaj kontakt lens, epitelin kapanması sağlanana kadar (3. ve 4. güne kadar) gözde tutulmakta ve sonrasında gözden çıkartılmaktadır.
Cross-linking sonrası hastalar aynı gün eve gidebilir
İşlem öncesinde ve sırasında aralıklarla damlatılan anestetik damlalar nedeniyle oldukça konforlu bir yöntem olan cross-linking işlemini hastalar çok rahat bir şekilde tolere edebilmektedir. Ancak işlem sonrasında epitel iyileşmesi tamamlanana kadar hastalarda yanma, batma, sulanma, kızarıklık ve ağrı şikayetleri oluşabilmektedir. Genellikle işlemden sonra hastanede yatışa gerek kalmamakta, hastalar aynı gün evlerine gidebilmektedir.
Cross-linking sonrası rutin kontroller aksatılmamalı
Bu işlemi yaptıran kişilerin işlemden sonraki 4. gün, birinci ve üçüncü aylarda ve takip eden aylarda (3-6 ayda bir) rutin kontrollerini aksatmaması gerekmektedir. Bununla birlikte hastaların işlem sonrası 1-2 ay süreyle bulanık görme şikayetlerinin olabileceği ve bu bulanıklığın genellikle geçici olduğu anlatılmalıdır.
Gerekli koşullar sağlandığında oldukça güvenli ve etkili bir işlem
Cross-linking tedavisi; işlem öncesi değerlendirmenin detaylıca yapıldığı, doğru hastanın seçildiği, kaliteli cihaz ve solüsyonun kullanıldığı ve hijyen kurallarının aksatılmadığı durumlarda oldukça güvenli ve etkili bir işlemdir. İşlem için bu konuda tecrübeli ekiplerin yer aldığı tam donanımlı merkezlerin seçilmesi önemlidir.
Cross-linking ile Excimer Lazer birlikteliği mümkün olabiliyor
Son yıllardaki çalışmalar ışığında, uygun hastalarda cross-linking ile PRK ya da ‘no-touch laser’ işlemleri birlikte yapılabilmektedir.
Özellikle erken tanı almış, kornea kalınlığı yüksek hastalarda bu iki işlem kombine edilebiliyor. Bu iki işlemi bir arada yapmanın amacı ise hem korneayı daha sağlam bir hale getirmek hem de kornea haritasında ve refraksiyon derecelerinde (miyop ve astigmatizmada) minimal bir düzeltme yaparak hastaların görme düzeyini artırmaktır.
Keratokonusta erken tanı ve müdahale en önemli unsurdur
Korneasında leke ya da çatlaklık olan ve korneası çok incelmiş ileri evre keratokonus hastalarında cross-linking uygulanamamakta ve bu hastaların büyük bir kısmında kornea nakli gerekmektedir. Bu nedenle keratokonus hastalığında erken tanı ve erken müdahale son derece önemlidir.
(Haber Merkezi)
Keratokonusun ilerlemesi kornea nakline kadar gidebilir
Göz küresinin en öndeki saydam tabakası olan ve etraftaki cisimleri görmeyi sağlayan korneanın öne doğru bombeliğinin artması (sivrileşmesi) ve aynı zamanda incelmesi ile kendini gösteren hastalığa “keratokonus” adı verilmektedir. Görme seviyesi ve kalitesinde ciddi düşüşe sebep olan keratokonus, hızlı bir şekilde ilerleme gösteren ve erken teşhisin büyük önem taşıdığı bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde kornea nakline sebep olabilen keratokonusun ilerlemesi cross-linking tedavi yönetimiyle durdurulabilmektedir.
Cross-linking ile kornea daha sıkı ve sağlam bir yapıya dönüşür
Temel olarak keratokonus hastalığının ilerlemesini durdurmak için, riboflavin ve ultraviyole A ışını kullanılarak yapılan cross-linking tedavisi, korneada yer alan kollajen yapılar arasındaki çapraz bağ sayısını artırarak, korneanın daha sıkı ve sağlam bir yapıya dönüşmesini sağlamaktadır. Keratokonusun bir versiyonu olan pellüsid marjinal dejenerasyonda da (PMD) kullanılabilen cross-linking tedavi yöntemi, özellikle Excimer Lazer sonrası oluşan ektazilerde de oldukça etkilidir.
Cross-linking tedavisi iki aşamada gerçekleştirilir
Genellikle ameliyathane şartlarında uygulanan cross-linking tedavisi, temel olarak iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Birinci aşama, kornea santralindeki kornea epitelinin 8.5-9 mm çapında olacak şekilde kazınmasının ardından, korneaya 20-30 dakika sürecek şekilde belirli aralıklarla (2-5 dakika) riboflavin solüsyonunun damlatılmasıdır. Bu aşamanın sonunda kornea kalınlığı mutlaka ölçülmeli ve en ince kornea kalınlığının en az 400 mikron olduğundan emin olunmalıdır. Çünkü ışın tedavisinin başlatılabilmesi için korneanın en ince noktasının 400 mikronun üzerinde olması gerekmektedir. Eğer kornea kalınlığı 400 mikronun üzerindeyse ikinci aşama olan UV-A ışın tedavisine başlanmaktadır. Işın tedavisinin süresi de 3-30 dakika arasında değişkenlik göstermektedir.
Çocuklar ve yetişkinlerde tedavi farklı sürelerde uygulanabilir
Standart protokolde ışın tedavisinin süresi 30 dakikadır ve bu süre genellikle progresyonun en riskli olduğu 18 yaş altındaki hastalarda tercih edilmektedir. Günümüzde, erişkin hastalarda hızlandırılmış protokoller (9-10 dakikalık ışın süreleri) kullanılmaktadır. İşlem bittiğinde kornea düzgünce yıkandıktan sonra, kalınlık ölçümü yapılarak göze bandaj kontakt lens takılmaktadır.Epitelin iyileşmesini hızlandıran ve hastanın şikayetlerini azaltan bandaj kontakt lens, epitelin kapanması sağlanana kadar (3. ve 4. güne kadar) gözde tutulmakta ve sonrasında gözden çıkartılmaktadır.
Cross-linking sonrası hastalar aynı gün eve gidebilir
İşlem öncesinde ve sırasında aralıklarla damlatılan anestetik damlalar nedeniyle oldukça konforlu bir yöntem olan cross-linking işlemini hastalar çok rahat bir şekilde tolere edebilmektedir. Ancak işlem sonrasında epitel iyileşmesi tamamlanana kadar hastalarda yanma, batma, sulanma, kızarıklık ve ağrı şikayetleri oluşabilmektedir. Genellikle işlemden sonra hastanede yatışa gerek kalmamakta, hastalar aynı gün evlerine gidebilmektedir.
Cross-linking sonrası rutin kontroller aksatılmamalı
Bu işlemi yaptıran kişilerin işlemden sonraki 4. gün, birinci ve üçüncü aylarda ve takip eden aylarda (3-6 ayda bir) rutin kontrollerini aksatmaması gerekmektedir. Bununla birlikte hastaların işlem sonrası 1-2 ay süreyle bulanık görme şikayetlerinin olabileceği ve bu bulanıklığın genellikle geçici olduğu anlatılmalıdır.
Gerekli koşullar sağlandığında oldukça güvenli ve etkili bir işlem
Cross-linking tedavisi; işlem öncesi değerlendirmenin detaylıca yapıldığı, doğru hastanın seçildiği, kaliteli cihaz ve solüsyonun kullanıldığı ve hijyen kurallarının aksatılmadığı durumlarda oldukça güvenli ve etkili bir işlemdir. İşlem için bu konuda tecrübeli ekiplerin yer aldığı tam donanımlı merkezlerin seçilmesi önemlidir.
Cross-linking ile Excimer Lazer birlikteliği mümkün olabiliyor
Son yıllardaki çalışmalar ışığında, uygun hastalarda cross-linking ile PRK ya da ‘no-touch laser’ işlemleri birlikte yapılabilmektedir.
Özellikle erken tanı almış, kornea kalınlığı yüksek hastalarda bu iki işlem kombine edilebiliyor. Bu iki işlemi bir arada yapmanın amacı ise hem korneayı daha sağlam bir hale getirmek hem de kornea haritasında ve refraksiyon derecelerinde (miyop ve astigmatizmada) minimal bir düzeltme yaparak hastaların görme düzeyini artırmaktır.
Keratokonusta erken tanı ve müdahale en önemli unsurdur
Korneasında leke ya da çatlaklık olan ve korneası çok incelmiş ileri evre keratokonus hastalarında cross-linking uygulanamamakta ve bu hastaların büyük bir kısmında kornea nakli gerekmektedir. Bu nedenle keratokonus hastalığında erken tanı ve erken müdahale son derece önemlidir.
(Haber Merkezi)