Bireyin çevresiyle kurduğu iletişimi etkileyebilen kekemelik, genel olarak 2 ile 5 yaş arasındaki erken çocukluk döneminde ortaya çıkıyor. Kekemeliğin bir davranış biçimi olduğunu ve terapi yöntemleriyle düzeltilebileceğini söyleyen uzmanlar, aile tutumlarının iyileşmede etkili olduğunu vurguluyor. Uzmanlara göre, kekeleyen çocuğa müdahale etmemek ve sabırla dinlemek gerekiyor.
Kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler vermek amacıyla her yıl 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü olarak anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İbrahim Yaşa, kekemelik hakkında bilgi verdi.
Yüz ve vücut hareketleri de değişebiliyor
Kekemeliği “konuşma akışının duraksamalar (söylenenin kesilmesi), ses ve hecelerin tekrar edilmesi (ta-ta-takılma), uzatılması (ttttttakılma) ile bozulma durumu” olduğunu belirten İbrahim Yaşa,“Bu konuşma akıcılığı bozukluğuna, konuşma gayretine bağlı olarak ortaya çıkan yüz ve vücut hareketlerinde değişiklikler de eşlik edebilir. Tedavide yaş grubuna ve kekemelik şiddeti ve tipine göre değişiklik gösteren, konuşmaya akıcılığı kazandırmaya yönelik girişimleri içeren terapi yaklaşımları kullanılmaktadır” diye konuştu.
Erken çocukluk dönemine dikkat!
Kekemeliğin genel olarak erken dönem çocukluk döneminde (2 ila 5 yaş civarında) belirgin olarak ortaya çıktığını ifade eden İbrahim Yaşa, “Ancak bazı durumlarda okul çağında da ilk belirtilerini verebilir ve çok nadir olarak da yetişkinlikte ortaya çıkabilir” uyarısında bulundu.
Kekemelik bir davranış biçimidir
Kekemelik tedavisi hakkında bilgi veren İbrahim Yaşa, şunları söyledi:
“Kekemelik tedavisinde gerek çocuk gerekse yetişkinlerde uygulanabilen başarıya ulaşmış çok çeşitli yöntemler ve teknikler vardır. Konuşmaya akıcılık davranışı kazanımı sağlanması hedeflenmektedir. Kekemelik konusunda tam bir “iyileşme”den ya da “hızlı çözüm”den bahsetmek, ilk aşamada doğru olmaz. Kekemelik bir davranış biçimidir, yanlış bir konuşma alışkanlığıdır ve konuşma akıcılığında meydana gelen aksamaların akıcılık egzersizlerini içeren terapi yaklaşımlarıyla müdahalesi oldukça önemlidir. Tedavide amaç kısa dönemde kekemeliğin ortadan kaldırılması değil, uzun dönemde iyiye doğru gitme, akıcılığın arttırılması ve iletişim kurmada başarıyı sağlama yönünde şeklinde girişimde bulunulmaktadır.”
Durumu daha karmaşık hale getirmeyin!
Kekemelikte yanlış aile ve çevre tutumlarının kekeme bireyi etkilediğini ifade eden İbrahim etkilediğini ifade eden İbrahim Yaşa, önerilerini şöyle sıraladı:
“Kekeleyen birey akıcı konuşmadığının farkında olmayabilir. Böyle bir durumda akıcılık bozukluğuna dikkati çekmemek gerekir. ‘Dur ve tekrar söyle’, ‘Konuşmaya başlamadan önce nefes al, düşün’, ‘daha yavaş ol’ ya da ‘Biri mi kovalıyor?’ gibi yorumlar durumu çözmeye yardımcı olmayacaktır. Bireyin ne anlatmakta olduğuna odaklanın ve onu dikkatle, sabırla dinleyin, bireyin bunu nasıl söylediğine odaklanmayın.
Eğer bireyin konuşmasına bağlı olarak üzülmekte olduğunu gözlüyorsanız ona konuşma güçlüğü içinde olduğunu fark edip anlayışla karşıladığınızı destek olacak şekilde hissettirebilir ve söyleyebilirsiniz. ‘Bunu söylemek biraz zor oldu gibi’, ‘Bunlar olabilir’ ya da ‘Bazen konuşurken güçlük çekebiliriz’ gibi yorumlar bireyin kekemelik ile daha başarılı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmesine yardımcı olacaktır.”(Haber Merkezi)
Kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler vermek amacıyla her yıl 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü olarak anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İbrahim Yaşa, kekemelik hakkında bilgi verdi.
Yüz ve vücut hareketleri de değişebiliyor
Kekemeliği “konuşma akışının duraksamalar (söylenenin kesilmesi), ses ve hecelerin tekrar edilmesi (ta-ta-takılma), uzatılması (ttttttakılma) ile bozulma durumu” olduğunu belirten İbrahim Yaşa,“Bu konuşma akıcılığı bozukluğuna, konuşma gayretine bağlı olarak ortaya çıkan yüz ve vücut hareketlerinde değişiklikler de eşlik edebilir. Tedavide yaş grubuna ve kekemelik şiddeti ve tipine göre değişiklik gösteren, konuşmaya akıcılığı kazandırmaya yönelik girişimleri içeren terapi yaklaşımları kullanılmaktadır” diye konuştu.
Erken çocukluk dönemine dikkat!
Kekemeliğin genel olarak erken dönem çocukluk döneminde (2 ila 5 yaş civarında) belirgin olarak ortaya çıktığını ifade eden İbrahim Yaşa, “Ancak bazı durumlarda okul çağında da ilk belirtilerini verebilir ve çok nadir olarak da yetişkinlikte ortaya çıkabilir” uyarısında bulundu.
Kekemelik bir davranış biçimidir
Kekemelik tedavisi hakkında bilgi veren İbrahim Yaşa, şunları söyledi:
“Kekemelik tedavisinde gerek çocuk gerekse yetişkinlerde uygulanabilen başarıya ulaşmış çok çeşitli yöntemler ve teknikler vardır. Konuşmaya akıcılık davranışı kazanımı sağlanması hedeflenmektedir. Kekemelik konusunda tam bir “iyileşme”den ya da “hızlı çözüm”den bahsetmek, ilk aşamada doğru olmaz. Kekemelik bir davranış biçimidir, yanlış bir konuşma alışkanlığıdır ve konuşma akıcılığında meydana gelen aksamaların akıcılık egzersizlerini içeren terapi yaklaşımlarıyla müdahalesi oldukça önemlidir. Tedavide amaç kısa dönemde kekemeliğin ortadan kaldırılması değil, uzun dönemde iyiye doğru gitme, akıcılığın arttırılması ve iletişim kurmada başarıyı sağlama yönünde şeklinde girişimde bulunulmaktadır.”
Durumu daha karmaşık hale getirmeyin!
Kekemelikte yanlış aile ve çevre tutumlarının kekeme bireyi etkilediğini ifade eden İbrahim etkilediğini ifade eden İbrahim Yaşa, önerilerini şöyle sıraladı:
“Kekeleyen birey akıcı konuşmadığının farkında olmayabilir. Böyle bir durumda akıcılık bozukluğuna dikkati çekmemek gerekir. ‘Dur ve tekrar söyle’, ‘Konuşmaya başlamadan önce nefes al, düşün’, ‘daha yavaş ol’ ya da ‘Biri mi kovalıyor?’ gibi yorumlar durumu çözmeye yardımcı olmayacaktır. Bireyin ne anlatmakta olduğuna odaklanın ve onu dikkatle, sabırla dinleyin, bireyin bunu nasıl söylediğine odaklanmayın.
Eğer bireyin konuşmasına bağlı olarak üzülmekte olduğunu gözlüyorsanız ona konuşma güçlüğü içinde olduğunu fark edip anlayışla karşıladığınızı destek olacak şekilde hissettirebilir ve söyleyebilirsiniz. ‘Bunu söylemek biraz zor oldu gibi’, ‘Bunlar olabilir’ ya da ‘Bazen konuşurken güçlük çekebiliriz’ gibi yorumlar bireyin kekemelik ile daha başarılı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmesine yardımcı olacaktır.”(Haber Merkezi)