İnsanların içerisine düştükleri yanılgılardan biri de kendileri için neyin iyi, neyin kötü olduğunu tam olarak bilememeleri ve bunun sonucunda yaşadıkları sıkıntıdır. Karşılaştığı olumsuz gibi görünen bir olayın kendisi için hayır olmayacağını düşünen insan, büyük yanılgıya düşmüş olacaktır. İnsan kendisi için neyin hayır, neyin şer olduğunu bilemez. Yüce Rabbimiz, dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak insanları hem hayırla hem de şerle imtihan etmektedir. Allah bu önemli sırrı Kuran’da şöyle haber vermektedir:
“…Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. ” (Enbiya Suresi 35)
Bu gerçeğe iman eden ve yaşamını Allah’ın hoşnutluğu üzerine kuran insan için, Allah’ın karşısına çıkardığı her olay en hayırlı şekilde sonuçlanır. Allah Kuran’da, her olayı insanın görebildiği ve göremediği pek çok hikmetle yarattığını şöyle bildirmektedir:
“…Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. “ (Bakara Suresi, 216)
Bu, bütün yaratılmışları düzenle ve dengeyle idare eden Allah’ın sonsuz ilmidir. Kuran’da Yüce Allah’ın ”yeryüzünde bir halife” yaratacağını bildirdiğinde, meleklerin “yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dedikleri haber verilmektedir. Yüce Allah ise meleklere; “Sizin bilmediğinizi Ben bilirim” (Bakara Suresi, 30) şeklinde buyurmaktadır. Melekler, O’nun Katında oldukları halde Rabbimiz’in ilmini anlayamamaktadırlar. Melekler de, insanlar da Allah’ın ilminden ancak dilediği kadarını bilebilirler.
İnsanın başına gelen her olayı, herşeyi en iyi bilen Allah yaratmaktadır. Rabbimiz, yarattığı insan için neyin iyi neyin kötü olduğunu da en iyi bilendir. Bunun aksini düşünmek Allah’ın kadrini gereği gibi takdir edememek olacaktır. Bu nedenle bir müminin yapması gereken, inananlar için daima en hayırlı olanı yaratan Allah’ın kendisi için belirlediği kadere teslim olmaktır. Kaderi Allah yazmış, planlamıştır, olayların gidişine göre değişmez. Müminlerin Allah’a sevgisi güçlüdür ve Allah müminlerin kötülüğünü dilemez. İnananlar, başlarına gelen musibete kader gözüyle bakıp, Allah’tan olduğunu düşününce zorluk çekmezler:
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
Yüce Rabbimiz verdiği musibetlerle, adeta derin uykuda olan insanı sarsarak uyandırmakta ve Kendisini hatırlatmaktadır. Zorluk anları da Allah’la en yoğun bağlantıda olunan anlardır. Bunun farkında olan ve gerçek anlamda iman eden insan, imtihan olmak için Allah’a dua eder. Çünkü imtihan olmayı, ”..Onlar Allah’ı unuttular, O da onları unuttu” (Tevbe Suresi,67) ayetindeki ifade nedeniyle Allah tarafından unutulmamanın işareti olarak görür.
“…Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. ” (Enbiya Suresi 35)
Bu gerçeğe iman eden ve yaşamını Allah’ın hoşnutluğu üzerine kuran insan için, Allah’ın karşısına çıkardığı her olay en hayırlı şekilde sonuçlanır. Allah Kuran’da, her olayı insanın görebildiği ve göremediği pek çok hikmetle yarattığını şöyle bildirmektedir:
“…Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. “ (Bakara Suresi, 216)
Bu, bütün yaratılmışları düzenle ve dengeyle idare eden Allah’ın sonsuz ilmidir. Kuran’da Yüce Allah’ın ”yeryüzünde bir halife” yaratacağını bildirdiğinde, meleklerin “yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dedikleri haber verilmektedir. Yüce Allah ise meleklere; “Sizin bilmediğinizi Ben bilirim” (Bakara Suresi, 30) şeklinde buyurmaktadır. Melekler, O’nun Katında oldukları halde Rabbimiz’in ilmini anlayamamaktadırlar. Melekler de, insanlar da Allah’ın ilminden ancak dilediği kadarını bilebilirler.
İnsanın başına gelen her olayı, herşeyi en iyi bilen Allah yaratmaktadır. Rabbimiz, yarattığı insan için neyin iyi neyin kötü olduğunu da en iyi bilendir. Bunun aksini düşünmek Allah’ın kadrini gereği gibi takdir edememek olacaktır. Bu nedenle bir müminin yapması gereken, inananlar için daima en hayırlı olanı yaratan Allah’ın kendisi için belirlediği kadere teslim olmaktır. Kaderi Allah yazmış, planlamıştır, olayların gidişine göre değişmez. Müminlerin Allah’a sevgisi güçlüdür ve Allah müminlerin kötülüğünü dilemez. İnananlar, başlarına gelen musibete kader gözüyle bakıp, Allah’tan olduğunu düşününce zorluk çekmezler:
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
Yüce Rabbimiz verdiği musibetlerle, adeta derin uykuda olan insanı sarsarak uyandırmakta ve Kendisini hatırlatmaktadır. Zorluk anları da Allah’la en yoğun bağlantıda olunan anlardır. Bunun farkında olan ve gerçek anlamda iman eden insan, imtihan olmak için Allah’a dua eder. Çünkü imtihan olmayı, ”..Onlar Allah’ı unuttular, O da onları unuttu” (Tevbe Suresi,67) ayetindeki ifade nedeniyle Allah tarafından unutulmamanın işareti olarak görür.