Çevre Mühendisleri Odası Hatay’da yetkililerin şu an asbestin etkilerinin uzun vadede görülmesine ‘güvenerek’ rahat davrandığını söyledi.
Türkiye’nin asbestle ilgili mevzuatı esasen oldukça iyi; ancak uygulamaya baktığımızda mevzuatla örtüşmeyen faaliyetler yürütülüyor. Depremlerinin üzerinden 18 aydan daha fazla bir süre geçti. Geçen 18 aylık sürede Antakya ve Defne’de enkaz kaldırma, yıkım çalışmaları ne yazık ki devam ediyor. Bu arada enkazın arasında bolcu bulunduğu bilinen Asbest ve benzeri kimyasalların halk sağlığını nasıl etkileyeceği ve yaşam alanlarında nasıl bir tahribat yaratacağı ile ilgili farklı açıklamalar yapılıyor. Bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda Hatay Valiliği Hatay’da yedi ayrı bölgeden aldığı numunelerde asbestin mevzuat standartlarının altında çıktığını açıklamıştı. Ancak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman Hatay özelinde hazırladıkları raporla Antakya ve Samandağ ilçesinde üç döküm sahası ve bir yerleşim yerinden olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numunesi analiz ettiklerini ve her iki örnekten birinde asbest tespit ettiklerini söylemişti.
MOLOZLARDA ASBEST DIŞINDA BİRÇOK KİRLETİCİ MADDE VAR
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman Hatay özelinde hazırladıkları raporla Antakya ve Samandağ ilçesinde üç döküm sahası ve bir yerleşim yerinden olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numunesi analiz ettiklerini ve her iki örnekten birinde asbest tespit ettiklerini söylemişti. ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Kahraman’ın Hatay ile ilgili değerlendirmelerinde “Türkiye, şu an asbestin etkilerinin uzun vadede görülmesine ‘güvenerek’ rahat davranıyor. Türkiye’nin asbestle ilgili mevzuatı esasen oldukça iyi; ancak uygulamaya baktığımızda mevzuatla örtüşmeyen faaliyetler yürütüldüğünü görüyoruz. İşin açıkçası, depremin ilk günlerinden itibaren kendi yasalarına dahi uymadılar ve uymamaya da devam ediyorlar. Halk sağlığı, ekosistem yok sayıldı. Sulak alanların yanına kurulan çadır kentlerle halk sağlığı, dere yataklarına dökülen molozlarla ekosistem bir kez daha zarar gördü. Molozlarda asbest dışında birçok kirletici madde var. Bunların mevzuata uygun ayrıştırılması yerine inşaat sektörüne tekrar geri kazandırılması gibi alenen kâr etmeye yönelik uygulamalarla karşı karşıya kaldık” dedi. Antakya ve Defneliler birçok yetersizlik yanı sıra rezerv alan ile mücadeleye devam ederken asbest tehlikesiyle de karşı karşıya olduklarını hatırlattılar ve kaderlerine terk edildiklerini söylediler.
Haber: Hanifi EKER
ABDULVAHİT GÜRASLAN