Harbiye “DAPHNE” efsanevi bir kenttir. Antakya’dan önceleri kurulmuş bir sayfiye yeridir. Antik çağda “Kastalina” olarak bilinir. Harbiyenin ismi Roma döneminde duyulmuş ve yayılmıştır. Yörede yapılan araştırmalarda, MÖ 4500- 3000 yıllarına kadar uzanan bir yaşam yeri olduğu tespit edilmiştir. Antakya’dan söz edilirken “Defne yakınındaki ki Antakya” diye anılırdı. Defne aynı zamanda mitolojik olan defneye izafeten “Defnenin yeri” olarak bilinir. Yazılı kaynaklarda İmparator Trajan döneminde kentin nüfusunun 200 bine ulaştığına yer verilir.
Seleukos Nikator; Defne´de güzel caddeler, tiyatro, mesire yerleri, Tapınaklar ve caddeleri, başta Apollon heykeli olmak üzere heykellerle süslemiştir. En parlak dönemleri Helenistik ve Roma dönemleridir. Kral ve imparatorların Defne’ye bu kadar önem vermelerinin nedeni, mitolojideki konumu (Defne kutsal efsanesi) nedeniyledir. Defne, meyve bahçeleri, muhteşem yapıları ve anıtları ile herkesi cezbeden bir yer idi. Çeşitli dallarda sportif sportif yarışlar yapılır ve olimpik oyunlar oynanırdı.115 tarihinde meydana gelen depremde bu eserlerin birçoğu yerle bir olmuştur. Depreme Hristiyanların sebep olduğu gösterilerek, Piskopos Ignaius Vahşi hayvanlara parçalattırılır. Bu gün o muhteşem eserlerin çoğunu Antakya müzesinde görmek mümkün.
Defne,1892 yılında nahiye oldu ve adlı değiştirilerek “HARBİYE” adını aldı. 1902 yılına gelindiğinde yine Harbiye nahiyesi olarak kaldı ve nahiyeye 22 köy bağlandı.1906 yılında, Akra nahiyesi yerine “Harbiye” adı altında nahiye olarak idari yapıya kavuştu. 1939 yılında Hatay’ın Türkiye’ye katılma kararı kente bulunan DEFNE otelinde alınmıştır. Harbiye,12 Kasım 2012 yılında TBMM'de kabul edilen 6360 sayılı kanunla Antakya’ya bağlı belde iken “Defne” adı altında Hatay ilinin 143.176 kişinin yaşadığı bir ilçesi konumuna getirilmiştir. Harbiye tarihi geçmişinde olduğu gibi bu günde insanları kutsal defnenin yurdunda ağırlamaya devam ediyor.
Seleukos Nikator; Defne´de güzel caddeler, tiyatro, mesire yerleri, Tapınaklar ve caddeleri, başta Apollon heykeli olmak üzere heykellerle süslemiştir. En parlak dönemleri Helenistik ve Roma dönemleridir. Kral ve imparatorların Defne’ye bu kadar önem vermelerinin nedeni, mitolojideki konumu (Defne kutsal efsanesi) nedeniyledir. Defne, meyve bahçeleri, muhteşem yapıları ve anıtları ile herkesi cezbeden bir yer idi. Çeşitli dallarda sportif sportif yarışlar yapılır ve olimpik oyunlar oynanırdı.115 tarihinde meydana gelen depremde bu eserlerin birçoğu yerle bir olmuştur. Depreme Hristiyanların sebep olduğu gösterilerek, Piskopos Ignaius Vahşi hayvanlara parçalattırılır. Bu gün o muhteşem eserlerin çoğunu Antakya müzesinde görmek mümkün.
Defne,1892 yılında nahiye oldu ve adlı değiştirilerek “HARBİYE” adını aldı. 1902 yılına gelindiğinde yine Harbiye nahiyesi olarak kaldı ve nahiyeye 22 köy bağlandı.1906 yılında, Akra nahiyesi yerine “Harbiye” adı altında nahiye olarak idari yapıya kavuştu. 1939 yılında Hatay’ın Türkiye’ye katılma kararı kente bulunan DEFNE otelinde alınmıştır. Harbiye,12 Kasım 2012 yılında TBMM'de kabul edilen 6360 sayılı kanunla Antakya’ya bağlı belde iken “Defne” adı altında Hatay ilinin 143.176 kişinin yaşadığı bir ilçesi konumuna getirilmiştir. Harbiye tarihi geçmişinde olduğu gibi bu günde insanları kutsal defnenin yurdunda ağırlamaya devam ediyor.