O İsimler Halen Görevde...
Dönemin Sadullah Ergin, görevde bulunduğu süre içerisinde FETÖ terör örgütü ile mücadelesi esnasında Bakanlıkta bulunan can alıcı Genel Müdürlükleri değiştirerek yapının ortadan kalkması için elinden geleni yaparak o dönemde göreve getirdiği personeller halen Adalet Bakanlığında görev yapıyor.
Konu ile ilgili dönemin Adalet Bakanlığı müsteşarı birol erdem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında tanık olarak verdiği ifadede konu ile ilgili olarak şu konulara değindi. “Beni dinlemelerini istedim. Çünkü, soruşturmalar kapsamında bazı itirafçıların şahsımı hedef almaları ve uzunca zamandır kamuoyunda bakanlığımıza ve bana dair yürütülen yanlış bir algı söz konusuydu. Oysa şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, henüz hiçbir devlet kurumunda bu örgüte karşı bir farkındalığın olmadığı, herkesin sempatiyle baktığı dönemlerde bizim bakanlığımız ‘adım adım’ gelen tehlikeyi fark etmiş ve bu yapının operasyonel kaleler haline getirdiği kilit noktalardaki adamlarının etkinliklerini kırmaya yönelik adımlar atmıştır.”
“Ne yaptık? 2012 yılında, bu örgütün bakanlıkta ve adliyelerde kendi mensuplarını yerleştirmek için kullandığı Personel Genel Müdürlüğü ve bunun gibi kritik birimlerden Ceza İşleri, Kanunlar ve Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürleri ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı ve Adli Tıp Kurum Başkanını değiştirdik. Bu birimlerin başındaki paralelcileri görevden alarak, yerlerine güvenilir isimler getirdik. Bakın hala bugün bizim getirdiğimiz güvenilir isimler görevlerinin başındalar. Bir parantez açarak örnek vermek istiyorum; bizim getirdiğimiz Ceza İşleri Genel Müdürü Metin Kıratlı Cumhurbaşkanlığı’na Genel Sekreter Yardımcısı olarak gitti, onun yerine yine bizim genel müdür yardımcısı olarak getirdiğimiz Aytekin Sakarya geldi.”
Erdem, konu ile ilgili sözlerine şöyle devam etti;
“Yargıtay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ifade tutanaklarına şöyle geçmiş:
“Bu tasarıyı Bakanımız Başbakanlığa sevk edince o zamanki Yargıtay Başkanı (Ali Alkan) Yargıtay Başsavcısı (Hasan Erbil) ve Yargıtay Genel Sekreteri (Aydın Boşgelmez) Sayın Başbakanımızdan randevu istemişler, Sayın Başbakanımız da randevu vermiş, görüşmeye Sayın Bakanımız (Sadullah Ergin) ile birlikte beni de çağırmıştı. Yargıtay Başkanı söz alarak Sayın Başbakanımıza hitaben ‘Efendim eğer bu yasa çıkarsa biz Yargıtay’ı yönetemeyiz, 8 kişiden oluşan Başkanlık Divanı’nın bütün yetkileri alınıyor, 40 kişiden oluşan Başkanlar Kurulu’na veriliyor. Bu yasa ile Genel Sekreter olmak için bile 6 yıl şartı getiriyorsunuz efendim’ dedi. Sayın Başbakan, Bakan Bey’e döndü... Bakan Bey, Birol Bey detayları anlatsın dedi. Ben de ‘bu yapının’ hem Yargıtay hem Danıştay’da yaptıkları dayatmaları tek tek anlattım. 2011’deki üye seçiminden kısa bir süre sonra bütün kontrolü ele geçirdiklerini, idari kurum ve görevleri sadece kendilerine yakın arkadaşlara nasıl verdiklerini anlattım. Öyle pervasızlık aldı yürüdü ki cemaat mensubu asabı bozuk bir arkadaş heyette bir görüşme yaparken gereksiz müdahalelerde bulunabiliyor, başkan uyardığında başkana kafa tutabiliyor, hakaret edebiliyor ve büyük şımarıklıklar yapabiliyorlar efendim, dedim. Yargıtay ekibi buz gibi oldu. Sayın Başbakan da ‘Biz bir istişare edelim’ dedi.”
Dönemin Sadullah Ergin, görevde bulunduğu süre içerisinde FETÖ terör örgütü ile mücadelesi esnasında Bakanlıkta bulunan can alıcı Genel Müdürlükleri değiştirerek yapının ortadan kalkması için elinden geleni yaparak o dönemde göreve getirdiği personeller halen Adalet Bakanlığında görev yapıyor.
Konu ile ilgili dönemin Adalet Bakanlığı müsteşarı birol erdem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında tanık olarak verdiği ifadede konu ile ilgili olarak şu konulara değindi. “Beni dinlemelerini istedim. Çünkü, soruşturmalar kapsamında bazı itirafçıların şahsımı hedef almaları ve uzunca zamandır kamuoyunda bakanlığımıza ve bana dair yürütülen yanlış bir algı söz konusuydu. Oysa şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, henüz hiçbir devlet kurumunda bu örgüte karşı bir farkındalığın olmadığı, herkesin sempatiyle baktığı dönemlerde bizim bakanlığımız ‘adım adım’ gelen tehlikeyi fark etmiş ve bu yapının operasyonel kaleler haline getirdiği kilit noktalardaki adamlarının etkinliklerini kırmaya yönelik adımlar atmıştır.”
“Ne yaptık? 2012 yılında, bu örgütün bakanlıkta ve adliyelerde kendi mensuplarını yerleştirmek için kullandığı Personel Genel Müdürlüğü ve bunun gibi kritik birimlerden Ceza İşleri, Kanunlar ve Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürleri ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı ve Adli Tıp Kurum Başkanını değiştirdik. Bu birimlerin başındaki paralelcileri görevden alarak, yerlerine güvenilir isimler getirdik. Bakın hala bugün bizim getirdiğimiz güvenilir isimler görevlerinin başındalar. Bir parantez açarak örnek vermek istiyorum; bizim getirdiğimiz Ceza İşleri Genel Müdürü Metin Kıratlı Cumhurbaşkanlığı’na Genel Sekreter Yardımcısı olarak gitti, onun yerine yine bizim genel müdür yardımcısı olarak getirdiğimiz Aytekin Sakarya geldi.”
Erdem, konu ile ilgili sözlerine şöyle devam etti;
“Yargıtay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ifade tutanaklarına şöyle geçmiş:
“Bu tasarıyı Bakanımız Başbakanlığa sevk edince o zamanki Yargıtay Başkanı (Ali Alkan) Yargıtay Başsavcısı (Hasan Erbil) ve Yargıtay Genel Sekreteri (Aydın Boşgelmez) Sayın Başbakanımızdan randevu istemişler, Sayın Başbakanımız da randevu vermiş, görüşmeye Sayın Bakanımız (Sadullah Ergin) ile birlikte beni de çağırmıştı. Yargıtay Başkanı söz alarak Sayın Başbakanımıza hitaben ‘Efendim eğer bu yasa çıkarsa biz Yargıtay’ı yönetemeyiz, 8 kişiden oluşan Başkanlık Divanı’nın bütün yetkileri alınıyor, 40 kişiden oluşan Başkanlar Kurulu’na veriliyor. Bu yasa ile Genel Sekreter olmak için bile 6 yıl şartı getiriyorsunuz efendim’ dedi. Sayın Başbakan, Bakan Bey’e döndü... Bakan Bey, Birol Bey detayları anlatsın dedi. Ben de ‘bu yapının’ hem Yargıtay hem Danıştay’da yaptıkları dayatmaları tek tek anlattım. 2011’deki üye seçiminden kısa bir süre sonra bütün kontrolü ele geçirdiklerini, idari kurum ve görevleri sadece kendilerine yakın arkadaşlara nasıl verdiklerini anlattım. Öyle pervasızlık aldı yürüdü ki cemaat mensubu asabı bozuk bir arkadaş heyette bir görüşme yaparken gereksiz müdahalelerde bulunabiliyor, başkan uyardığında başkana kafa tutabiliyor, hakaret edebiliyor ve büyük şımarıklıklar yapabiliyorlar efendim, dedim. Yargıtay ekibi buz gibi oldu. Sayın Başbakan da ‘Biz bir istişare edelim’ dedi.”