Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, temiz hava solumanın hayati bir gereklilik olduğunu belirterek, “Ormanları tahrip etmek gelecek nesillerin hakkını gasp etmek demektir. Ormanlarımızı korumak ve genişletmek görevimizdir” diye konuştu.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Dünya Çevre Günü’nün çevre sorunlarına dikkat çekmek, doğayı ve dünyayı korumak için küresel farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 5 Haziran'da kutlandığını belirtti. Bu yıl Çevre Günü’nün temasının “hava kirliliğini önleme” olarak belirlendiğini bildiren Bayraktar, hava kalitesinin insan sağlığı ile doğrudan ilişkisi olduğunu vurguladı.
-Başlıca hava kirliliği kaynakları-
Ülkemizde hava kirliliğinin başlıca kaynağının evsel ısınma, imalat sanayi işletmeleri, karayolu trafiği, termik santraller, maden işletmeleri ve diğer sanayi faaliyetleri olduğunu anlatan Bayraktar şöyle devam etti:
“63 ilimizde evsel ısınma, 7 ilde imalat sanayi işletmeleri, 5 ilde karayolu trafik, 2 ilde diğer sanayi faaliyetleri, 2 ilde termik santraller, 1 ilde maden işletmeleri ve 1 ilde de diğer kaynaklar hava kirliliğinin başlıca nedenidir.
Ülkemizde hava kirliliğinin kaynağını bölgesel olarak incelediğimizde ise; Marmara Bölgesinde ve Akdeniz’in doğusunda imalat sanayi, Batı Karadeniz’de Düzce ve Karabük’te ise diğer sanayi faaliyetleri ön plana çıkmaktadır. Termik santrallerden kaynaklı hava kirliliği ise Çanakkale ve Kütahya’da, maden işletmeleri ise Burdur’da birincil hava kirliliği kaynağı olmuştur. Karayolu trafiği, Sakarya, Eskişehir, Kayseri, Malatya ve Şanlıurfa illerinde hava kirliliğinin birinci öncelikli kaynağıdır. Anız yangınları, kış mevsiminde hayvan dışkılarının yakacak olarak kullanılması, lastiklerin yakılması özellikle Batman’da başlıca hava kirliliği kaynaklarıdır.
-“Ormanların hayati önemini tanıtmaya yönelik çalışmalara hız vermeliyiz”
Şüphesiz hava kirliliğini önlemekte en önemli etken ormanlardır. Ülkemizde, 22 milyon 342 bin hektar alan orman arazisi mevcut olup bu alan ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 28,6’sına denk gelmektedir. 2030 yılına kadar orman varlığının ülke yüz ölçümüne oranının yüzde 30 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir.
Dünyada en önemli karbon yutaklarından biri olan ormanlar büyük bir hızla azalırken, ülkemiz bugüne kadar yapmış olduğu ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve bozuk ormanların iyileştirilmesi çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkelerdendir. Orman varlığımızı artırırken mevcut ormanlarımızı korumalı, bu değerli emaneti gelecek nesillere aktarmalıyız.
Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme, doğal kaynaklar üzerinde yoğun baskılar oluşturmakta, ormanlar da bu olumsuzluktan ciddi şekilde etkilenmektedir. Ormanların hayati önemini tanıtmaya yönelik çalışmalara hız vermeli, orman kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamalıyız”
- “İnsanoğlu hayatta kalabilmek için doğaya muhtaçtır”
Çevre kirliliği ile mücadelenin her bireyin asli görevi olduğuna işaret eden Bayraktar, “Yaşadığımız çevreyi korumalı, kollamalı, doğal kaynakları bilinçli kullanmalı, etkin çevre politikalarını desteklemeli ve yaygınlaştırmalıyız. Büyük küçük, genç yaşlı demeden her bireyin günlük hayatta alacağı küçük tedbirlerle çevre kirliliğiyle mücadele etmesi, gelecek nesillere yaşanabilir, yeşil ve temiz bir dünya bırakmanın küçük ama belki de en önemli adımı olacaktır” diye konuştu.
Gelecek nesiller için en değerli mirasın, yaşanabilir bir dünya olduğunu söyleyen Bayraktar, “Çocuklarımızı çevrenin önemini anlatarak yetiştirmek de her ebeveynin asli görevleri arasında olmalıdır. Doğanın yaşamak için insanoğluna ihtiyacı yoktur ancak insanoğlu hayatta kalabilmek için doğaya muhtaçtır” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Dünya Çevre Günü’nün çevre sorunlarına dikkat çekmek, doğayı ve dünyayı korumak için küresel farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 5 Haziran'da kutlandığını belirtti. Bu yıl Çevre Günü’nün temasının “hava kirliliğini önleme” olarak belirlendiğini bildiren Bayraktar, hava kalitesinin insan sağlığı ile doğrudan ilişkisi olduğunu vurguladı.
-Başlıca hava kirliliği kaynakları-
Ülkemizde hava kirliliğinin başlıca kaynağının evsel ısınma, imalat sanayi işletmeleri, karayolu trafiği, termik santraller, maden işletmeleri ve diğer sanayi faaliyetleri olduğunu anlatan Bayraktar şöyle devam etti:
“63 ilimizde evsel ısınma, 7 ilde imalat sanayi işletmeleri, 5 ilde karayolu trafik, 2 ilde diğer sanayi faaliyetleri, 2 ilde termik santraller, 1 ilde maden işletmeleri ve 1 ilde de diğer kaynaklar hava kirliliğinin başlıca nedenidir.
Ülkemizde hava kirliliğinin kaynağını bölgesel olarak incelediğimizde ise; Marmara Bölgesinde ve Akdeniz’in doğusunda imalat sanayi, Batı Karadeniz’de Düzce ve Karabük’te ise diğer sanayi faaliyetleri ön plana çıkmaktadır. Termik santrallerden kaynaklı hava kirliliği ise Çanakkale ve Kütahya’da, maden işletmeleri ise Burdur’da birincil hava kirliliği kaynağı olmuştur. Karayolu trafiği, Sakarya, Eskişehir, Kayseri, Malatya ve Şanlıurfa illerinde hava kirliliğinin birinci öncelikli kaynağıdır. Anız yangınları, kış mevsiminde hayvan dışkılarının yakacak olarak kullanılması, lastiklerin yakılması özellikle Batman’da başlıca hava kirliliği kaynaklarıdır.
-“Ormanların hayati önemini tanıtmaya yönelik çalışmalara hız vermeliyiz”
Şüphesiz hava kirliliğini önlemekte en önemli etken ormanlardır. Ülkemizde, 22 milyon 342 bin hektar alan orman arazisi mevcut olup bu alan ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 28,6’sına denk gelmektedir. 2030 yılına kadar orman varlığının ülke yüz ölçümüne oranının yüzde 30 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir.
Dünyada en önemli karbon yutaklarından biri olan ormanlar büyük bir hızla azalırken, ülkemiz bugüne kadar yapmış olduğu ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve bozuk ormanların iyileştirilmesi çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkelerdendir. Orman varlığımızı artırırken mevcut ormanlarımızı korumalı, bu değerli emaneti gelecek nesillere aktarmalıyız.
Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme, doğal kaynaklar üzerinde yoğun baskılar oluşturmakta, ormanlar da bu olumsuzluktan ciddi şekilde etkilenmektedir. Ormanların hayati önemini tanıtmaya yönelik çalışmalara hız vermeli, orman kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamalıyız”
- “İnsanoğlu hayatta kalabilmek için doğaya muhtaçtır”
Çevre kirliliği ile mücadelenin her bireyin asli görevi olduğuna işaret eden Bayraktar, “Yaşadığımız çevreyi korumalı, kollamalı, doğal kaynakları bilinçli kullanmalı, etkin çevre politikalarını desteklemeli ve yaygınlaştırmalıyız. Büyük küçük, genç yaşlı demeden her bireyin günlük hayatta alacağı küçük tedbirlerle çevre kirliliğiyle mücadele etmesi, gelecek nesillere yaşanabilir, yeşil ve temiz bir dünya bırakmanın küçük ama belki de en önemli adımı olacaktır” diye konuştu.
Gelecek nesiller için en değerli mirasın, yaşanabilir bir dünya olduğunu söyleyen Bayraktar, “Çocuklarımızı çevrenin önemini anlatarak yetiştirmek de her ebeveynin asli görevleri arasında olmalıdır. Doğanın yaşamak için insanoğluna ihtiyacı yoktur ancak insanoğlu hayatta kalabilmek için doğaya muhtaçtır” ifadelerini kullandı.