Global piyasaların lider insan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer’ın CFA Enstitüsü ve Monash Finans Araştırmaları Merkezi’nin (MCFS) iş birliğiyle gerçekleştirdiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi Raporu’nun sonuçları açıklandı.
Dünya nüfusunun yüzde 65’ini kapsayan 48 emeklilik sisteminin karşılaştırıldığı raporun sonuçlarına göre; düşen doğum oranları ve artan yaşam beklentisi arasında emeklilik sistemi iyileştirmelerine olan ihtiyaç da giderek artıyor. Raporda Hollanda ilk sıradaki yerini korurken, Türkiye 45’inci sırada yer aldı. Raporu değerlendiren Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlık ve Brokerlik Lideri Serap Özalp, uzayan yaşam süreleri, yüksek faiz oranları ve yükselen bakım maliyetlerinin sistem üzerinde baskı oluşturduğunu belirterek, sürdürülebilirlik alanında gelişim ihtiyacı olduğunu vurguladı. İstanbul, 16 Ekim 2024 – Marsh McLennan çatısı altında faaliyet gösteren ve firmaların değişen işgücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan Mercer, ‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarını paylaştı. Bu yıl 16.’sı gerçekleştirilen endeksin sonuçlarına göre; Hollanda emeklilik gelir sisteminde yakaladığı başarıyla listede en üst sıraya yerleşirken, İzlanda ve Danimarka sırasıyla ikinci ve üçüncü sırada yer aldı. Rapora 6 yıldır giren Türkiye ise 45’inci sırada yer buldu. Artan yaşam süresi, yüksek faiz oranları ve yükselen bakım maliyetleri, emeklilik programlarını finanse etmek için hükümet bütçeleri üzerinde daha fazla baskı oluştururken, bu yıl genel olarak puanların biraz düşmesine neden oldu. Bununla birlikte, Çin, Meksika, Hindistan ve Fransa gibi ülkeler, son yıllarda reformlar yaparak puanlarını yükseltti. Dünya nüfusunun yüzde 65’ini kapsayan toplam 48 emeklilik sisteminin 50’den fazla gösterge çerçevesinde değerlendirildiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre; yüzde 84,8 ile Hollanda en yüksek değere, yüzde 44 ile Hindistan en düşük değere sahip ülkeler oldu. Listede yüzde 83,4 ile İzlanda ikinci, yüzde 81,6 ile Danimarka üçüncü sırada yer aldı. Hollanda'nın emeklilik sistemi, kolektif tanımlı fayda yapısından bireysel tanımlı katkı modeline geçişle olumlu etkiler görmeye devam ediyor.
EMEKLİLİK SİSTEMLERİNİ SAĞLAM BİR TEMELE OTURTMAK İÇİN TEK BİR ÇÖZÜM YOK
Mercer Kıdemli Ortağı ve raporun baş yazarı Dr. David Knox, “Tanımlanmış katkı düzenlemeleri, geleneksel tanımlanmış emeklilik planlarına kıyasla daha fazla esneklik ve tercih sunar. Ancak bu durum emekliler için daha kafa karıştırıcı olabilir ve bireylerin elde ettikleri sonuçlar genellikle yeterince tatmin edici olmayabilir. Emeklilik sistemlerini sağlam bir temele oturtmak için tek bir çözüm yok. Şimdi, hükümetler, politika yapıcılar, emeklilik sektörü ve işverenlerin bir araya gelip yaşlı nüfusun onurlu bir şekilde yaşamasını ve çalışma yıllarında alıştıkları yaşam tarzını sürdürebilmelerini sağlama zamanı” dedi.
EMEKLİLİKTE ESNEKLİK, GELECEKTEKİ GÜVENCENİN ANAHTARI
Doğurganlık oranlarının düşmesi ve yaşam beklentisinin artmasıyla, emeklilik gelir sistemlerinin krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlık ve Brokerlik Lideri Serap Özalp, “Demografik değişiklikler, dağıtım modeli düzenlemelerinin sürdürülebilirliğini zorlarken, daha fazla emeklinin ihtiyaçlarını karşılamak için daha yüksek katkılar gerektiriyor. Ülkelerin, özel ve kamu emeklilik gelir düzenlemeleri arasında güçlü bir uyum sağlayarak çalışan poliçelerini artırması ve yaşlı bireylerin iş gücüne katılımını teşvik etmesi, emekliler için uzun vadeli sonuçları iyileştirmenin yolları arasında yer alıyor. Yaşam süresi uzadıkça, emeklilik gelir programlarının esnekliği giderek daha kritik hale geliyor. Artık emeklilik kavramı da değişti; birçok birey kademeli olarak emekliliğe geçiyor ya da emeklilik sonrası farklı bir şekilde iş gücüne geri dönüyor. Emeklilik gelir sistemlerinin, emeklilerin değişen finansal ihtiyaçları ve çalışma beklentilerine uyum sağlamak için politika reformlarını sürdürmesi gerekiyor. Tanımlanmış katkı emeklilik planlarına geçiş, bireyler için karmaşık finansal kararlar almayı zorunlu kılıyor, ancak çoğu kişi bu kararları yönetmek için yeterince hazırlıklı değil. Bu durum, yetkili ve etik finansal danışmanların önemini artırarak bireyler için uzun vadeli güvenliği sağlama konusunda önemli bir boşluk oluşturuyor” dedi.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN