Kitaplara ellemeyeli belki uzun zaman oldu fakat farkında bile değiliz.. Onun yerine kısa başlıklar, kısa metinler, okunsun ternd olsun diye bir araya getirilmiş birkaç dizeden başka okumaz olduk, yadırgamaz olduk.. Zaten aman aman okuma alışkanlığı olan okumalara doyamayan insanlardan değiliz belki de tabi bir de her şeyin hazırı olsun isteriz. Hazır bilgi, hazır yemek, hazır çabuk yormadan yorulmadan olsun isteriz bir şeyler.
Kitap okumak, o sayfaları merakla ve sabırla devirmek zor olan fakat elimizde, cebimizde, çantamızda sürekli varlığını hissettiğimizde rahatladığımız o telefonlarımız bize “bir resim bir kısa paragrafla” anlatmaya çalışıyor bir şeyleri, yalan yanlış demeden kabul eden o hap bilgiye ihtiyacı olan bizler de bunu olduğu gibi kabul etmekten geri durmuyoruz tabi ki..
Okumaktan yavaş yavaş vazgeçiyoruz…
Daha kısa olsun istiyoruz, yorgun oluyoruz, bir yere yetişme telaşımız oluyor ve o kadar yükün içinde seve seve taşıdığımız o kutucuklar varken, ayrılamadığımız, kopamadığımız o telefonlarımız varken kitap taşımak yükün üstüne yük gibi geliyor.
Birçok taze, bilgiye aç zihin var etrafımızda hangisi okuduğu kitapları büyük bir aşkla sıralayabilir. Hangimizin evinde az ya da çok bir kitaplık var.
Yeni dünya ile alışkanlıklarımız boyut atladı evet ama değişirken geride bıraktığımız alışkanlıklarımız ne olacak?
Unutmamak gerek iki satır yerine heyecanla dolu dolu okumak, farklı kapıları aralamak gerekmez mi? Biz böyleyiz bizden görüp yetişen nesilde böyle olmayacak mı, onlarda telefonun o renkli dünyasına beşikteyken kapılanlar değil mi?
Bizim için değişim denen şeyin içine doğacaklar. Bize düşen ise değişimi yaşamanın sevincinde unuttuğumuz kitapları hatırlamak, hatırlamakla kalmayıp okumak daha çok okumak ve onların dünyasına kitapları kazandırmak, biz dünyamıza teknolojiyi nasıl hızlı ve vazgeçilmez şekilde kabul ettiysek onların hayatına da kitapları yavaş yavaş güzellikleri ile ve vazgeçilmeyecek bir şey olduğunu anlatarak, göstererek okumayı sevdirmeliyiz.
Okumak üzerine dersek eğer; her boşlukta ekranlara, kısa, kolay hazır metinlere gömülmek yerine bir sayfa ile de olsa dünyamıza başka kapılar açmalıyız..
Kitap okumak, o sayfaları merakla ve sabırla devirmek zor olan fakat elimizde, cebimizde, çantamızda sürekli varlığını hissettiğimizde rahatladığımız o telefonlarımız bize “bir resim bir kısa paragrafla” anlatmaya çalışıyor bir şeyleri, yalan yanlış demeden kabul eden o hap bilgiye ihtiyacı olan bizler de bunu olduğu gibi kabul etmekten geri durmuyoruz tabi ki..
Okumaktan yavaş yavaş vazgeçiyoruz…
Daha kısa olsun istiyoruz, yorgun oluyoruz, bir yere yetişme telaşımız oluyor ve o kadar yükün içinde seve seve taşıdığımız o kutucuklar varken, ayrılamadığımız, kopamadığımız o telefonlarımız varken kitap taşımak yükün üstüne yük gibi geliyor.
Birçok taze, bilgiye aç zihin var etrafımızda hangisi okuduğu kitapları büyük bir aşkla sıralayabilir. Hangimizin evinde az ya da çok bir kitaplık var.
Yeni dünya ile alışkanlıklarımız boyut atladı evet ama değişirken geride bıraktığımız alışkanlıklarımız ne olacak?
Unutmamak gerek iki satır yerine heyecanla dolu dolu okumak, farklı kapıları aralamak gerekmez mi? Biz böyleyiz bizden görüp yetişen nesilde böyle olmayacak mı, onlarda telefonun o renkli dünyasına beşikteyken kapılanlar değil mi?
Bizim için değişim denen şeyin içine doğacaklar. Bize düşen ise değişimi yaşamanın sevincinde unuttuğumuz kitapları hatırlamak, hatırlamakla kalmayıp okumak daha çok okumak ve onların dünyasına kitapları kazandırmak, biz dünyamıza teknolojiyi nasıl hızlı ve vazgeçilmez şekilde kabul ettiysek onların hayatına da kitapları yavaş yavaş güzellikleri ile ve vazgeçilmeyecek bir şey olduğunu anlatarak, göstererek okumayı sevdirmeliyiz.
Okumak üzerine dersek eğer; her boşlukta ekranlara, kısa, kolay hazır metinlere gömülmek yerine bir sayfa ile de olsa dünyamıza başka kapılar açmalıyız..