Uzmanlar, teknolojinin sağladığı kolaylıkların artmasıyla birlikte el yazısının azalmasının, dil ve hafıza becerilerinde zayıflamalara yol açabileceğini belirtiyor.
İnsan iletişiminin temel taşlarından biri olan kağıt ve kalem, bugünlerde yerini hızla dijital araçlara bırakıyor. Artık mesajlar ve notlar, ekranlara dokunarak, klavye tuşlarına basarak veya sesli komutlarla yazılıyor. Uzmanlar ise yazma araçlarının değişiminin, aynı zamanda bireylerin dil ve düşünce becerilerinde gözle görülür daralma yarattığının altını çiziyor. Bu dönüşümün dil kullanımında yüzeyselliği artırmakla kalmadığı, öğrenme ve hafıza süreçlerini de olumsuz etkileyen nörolojik sonuçlar doğurduğu belirtiliyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Dilbilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Develi, yazma araçlarının değişiminin düşünce dünyasına etkisini değerlendirdi.
"DİJİTAL YAZMA, DİL BECERİLERİNİ DARALTICI ETKİ YAPIYOR"
Yazının insanlık tarihindeki önemine değinen Develi, "Aslında yazma işi bitmiyor, sadece yazmanın araçları değişiyor. Yazının icat edildiği zamandan beri gerek taşları yontarak gerek çamura işaretler koyarak gerek kamış halinde, kuş tüyüyle insanlar yazıyorlar. Sonra bu biraz daha teknolojik şekil almaya başladı. Daktilolar öne çıktı. Yakın zamanda daktilodan klavyeye geçtik. Aslında gençler yazıyorlar, hepimiz yazıyoruz ama farklı araç kullanıyoruz. Bu aracın niteliği, bizim yazma ve dil yeterliliklerimizi etkiliyor mu? Esas üzerine düşünülmesi gereken konu bu." dedi. Nörolinguistik alanında yapılan çalışmaların öğrenme süreçlerinde kalemle yazmanın son derece faydalı ve etkili olduğu sonucunu ortaya koyduğunu aktaran Develi, "Okul öncesinden itibaren el yazısıyla yapılan çalışmaların hem öğrenme hem de hafıza için son derece önemli olduğu, hatta ileri yaşlarda bile yazmanın faydalı olduğu ortaya konmuş durumda. Ancak dijital yazma, özellikle sosyal medya gibi hızlı iletişim araçları, dil becerilerini daraltıcı etki yapıyor." diye konuştu.
"DİLİN İMKANLARINI KULLANMA BECERİSİNİ KÖRELTİYOR"
Dil becerileri üzerindeki daraltıcı etkinin yazma alışkanlıklarının azalmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Develi, şunları söyledi: "Yazı yazma faaliyetiyle doğrudan, sürekli, düzenli ilgilenmeyen kişi, dilin imkanlarını kullanma becerisini köreltiyor, yani zayıflatıyor. Meşhur Fransız düşünür Alain der ki, 'Dağınık düşüncelere çekidüzen vermenin en iyi yolu onları yazmaktır.' Yazma faaliyeti, dilin imkanlarını daha etkili kullanmaya olanak sağlar ama bunu yapmadığınızda, gündelik iletişimden öteye geçemeyen bir dil becerisiyle yetinmek zorunda kalırsınız. Bu yeterli diyorsa bir birey elbette onun için yeterlidir. Bununla yüksek kültür, yüksek edebiyat, yüksek bilim yapamazsınız. Bunu geliştirebilmek için daha çok yazmanız gerekir."
"GENÇLERE GÜZEL YAZIYI, EL YAZISINI ÖĞRETEMİYORUZ"
Prof. Dr. Develi, el yazısının azalmasının yazım kurallarına hakimiyeti de olumsuz etkilediğini belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığının el yazısını teşvik eden bir yöntem denediğini ancak öğretmenlerin hazırlıksızlığı ve ebeveynlerin şikayetleri nedeniyle bu uygulamadan vazgeçildiğini vurgulayan Develi, "Şimdi karşımıza gelen yazılar eğri büğrü, imla kurallarını bilmeyen bir kuşakla karşı karşıyayız." ifadesini kullandı. Develi, "Türkiye'de yeni alfabeye geçtikten sonra yazımızın hiçbir zaman çok güzel olduğu söylenemez. Biz öğretim sistemimizde gençlere güzel yazıyı, el yazısını öğretemiyoruz. Eğitim sistemimiz bir bireye liseden mezun oluncaya kadar Türkçe'yi en geniş imkanlarıyla öğretme becerisini maalesef kazandıramıyor." tespitinde bulundu.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN