Defne İlçemiz % 93 Hayır oyuyla Türkiye bazında en yüksek Hayır oyu veren yerlerin en başında kendine yer bulmuş.
Yüzde 93 rakamı çok ciddi bir rakam.
Darbeci Kenan Evren bile o günlerin baskı ortamında darbe anayasasına ancak % 92 destek bulabilmişti.
Böyle bir sonuç iki duruma işaret eder.
Ya o bölgede çok ciddi bir otorite vardır (Aşiret reisi, mafya vs.) gibi.
Ki bölge halkı korkarak farklı davranış sergiliyememektedir. Eskiden feodal yapının gücünü hissettirdiği dönemlerde doğu bölgelerimizde olduğu gibi.
Veya çok vahim bir kutuplaşmanın göstergesidir.
Her Hatay’lı gibi ben de biliyorum ki sonuç çok ciddi bir kutuplaşmanın ürünüdür.
Daha açık bir söylemle Hatay’ın Alevi camiası mevcut iktidara hiç güvenmemekte, kendini ötelenmiş hissetmekte ve korkmaktadır.
Bu nedenle mevcut iktidarın ak dediğine kara demekte, en doğru yaptığı şeylere bile kendince mesafe koymaktadır.
CHP’yi kendi içlerinde zaman zaman çok sıkı eleştirmelerine rağmen kutuplaşmanın verdiği psikolojiyle başka çıkış yolu bulamamaktadırlar.
Bunda elbette Suriye politikalarının büyük payı olmuştur. Suriye ciddi bir kırılma noktası olmayı sürdürmektedir.
Ama her şeyi ona bağlamak ne kadar doğru olabilir. Bu insanları anlamak, anlamaya çalışmak o kadar zor mudur?
Bu kadar keskin kutuplaşmanın Hatay’ın ve dolayısıyla Türkiye’nin uzun vadeli barışına vereceği zarar bellidir. Böyle bir tablo dış güçlerin iştahını kabartacak cinstendir.
Hızla, geleceğimiz için bu kutuplaşmayı izole edecek, yeniden geçişleri sağlayacak, birbirleriyle kavga etmeden birbirlerini anlayacak ortamın hazırlanması gerekmektedir.
Böyle bir kutuplaşma ne Alevilere, ne de Sünnilere yarar getirir. Sadece kuru kardeşlik nutuklarıyla geçiştirilemeyecek kadar sıkıntının büyük olduğuna inanıyorum.
Neler yapılmalı?
Öncelikle yerel bazda bir Alevi Çalıştayı yapılmalıdır. Bu çalıştaya Alevi kanaat önderleri, din adamları, entelektüel birikimi olan insanlar, Alevi sanat ve bilim insanları davet edilmelidir.
Çalıştayda devlet sadece sekreterya görevi yapmalı, sivi hüviyeti ağırlıklı olmalıdır.
Çalıştay uzun süreli olmalı ve istekler, talepler, korku ve endişeler titizlikle not alınabilmeli ve bunların takibi yapılabilmelidir.
Taleplerle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli planlar oluşturulmalı bunlar kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Siyasilere de önemli görevler düşmektedir. Bu insanlara sadece oy endişesiyle yaklaşılmamalı, oylarının rengi ne olursa olsun bu devletin birinci sınıf insanları oldukları hissettirilmelidir. Devlet kadrolarında yer almaları sağlanmalı, liyakat ön plana çıkmalıdır.
Ayrıca en üst düzeyde nasıl temsil edilmeleri gerekiyorsa öyle temsil edilmeli (Örneğin CB yardımcılıklarından biri bu insanlar tarafından temsil edilebilir), kendilerini dışlanmış hissetmeleri önlenmelidir.
Sorunları titizlikle incelenmeli, bu sorunların üzerine hızla gidilebilmelidir.
Hatay’a gelen devlet adamları Alevi kanaat önderlerini de ziyaret edebilmeli, onlarla birlikte basın ve medya olmadan bir çay içimi sohbet edebilmelidir.
Bazı çevreler tarafından benim bu endişelerim abartılı bulunabilir, hatta bu kutuplaşmadan yarar sağlayanlar bu önerilere karşı çıkabilirler.
Alevi sorunu var da, Sünnilerin sorunları yok mu diyenler çıkabilir.
Unutmamak gerekir ki bir sorun ortak ise onun çözümü kolaydır. Ancak sadece bir taraf konuyu sorun olarak görüyor, diğer taraf görmüyorsa bunun ciddiye alınması ve üzerine gidilmesi gerekir.
Şimdilik bu kadar. Antakya Sivil İnisiyatifine yeniden iş düşmeli ve Hatay’ın barışı için yeniden kolları sıvamalıdır.
Yüzde 93 rakamı çok ciddi bir rakam.
Darbeci Kenan Evren bile o günlerin baskı ortamında darbe anayasasına ancak % 92 destek bulabilmişti.
Böyle bir sonuç iki duruma işaret eder.
Ya o bölgede çok ciddi bir otorite vardır (Aşiret reisi, mafya vs.) gibi.
Ki bölge halkı korkarak farklı davranış sergiliyememektedir. Eskiden feodal yapının gücünü hissettirdiği dönemlerde doğu bölgelerimizde olduğu gibi.
Veya çok vahim bir kutuplaşmanın göstergesidir.
Her Hatay’lı gibi ben de biliyorum ki sonuç çok ciddi bir kutuplaşmanın ürünüdür.
Daha açık bir söylemle Hatay’ın Alevi camiası mevcut iktidara hiç güvenmemekte, kendini ötelenmiş hissetmekte ve korkmaktadır.
Bu nedenle mevcut iktidarın ak dediğine kara demekte, en doğru yaptığı şeylere bile kendince mesafe koymaktadır.
CHP’yi kendi içlerinde zaman zaman çok sıkı eleştirmelerine rağmen kutuplaşmanın verdiği psikolojiyle başka çıkış yolu bulamamaktadırlar.
Bunda elbette Suriye politikalarının büyük payı olmuştur. Suriye ciddi bir kırılma noktası olmayı sürdürmektedir.
Ama her şeyi ona bağlamak ne kadar doğru olabilir. Bu insanları anlamak, anlamaya çalışmak o kadar zor mudur?
Bu kadar keskin kutuplaşmanın Hatay’ın ve dolayısıyla Türkiye’nin uzun vadeli barışına vereceği zarar bellidir. Böyle bir tablo dış güçlerin iştahını kabartacak cinstendir.
Hızla, geleceğimiz için bu kutuplaşmayı izole edecek, yeniden geçişleri sağlayacak, birbirleriyle kavga etmeden birbirlerini anlayacak ortamın hazırlanması gerekmektedir.
Böyle bir kutuplaşma ne Alevilere, ne de Sünnilere yarar getirir. Sadece kuru kardeşlik nutuklarıyla geçiştirilemeyecek kadar sıkıntının büyük olduğuna inanıyorum.
Neler yapılmalı?
Öncelikle yerel bazda bir Alevi Çalıştayı yapılmalıdır. Bu çalıştaya Alevi kanaat önderleri, din adamları, entelektüel birikimi olan insanlar, Alevi sanat ve bilim insanları davet edilmelidir.
Çalıştayda devlet sadece sekreterya görevi yapmalı, sivi hüviyeti ağırlıklı olmalıdır.
Çalıştay uzun süreli olmalı ve istekler, talepler, korku ve endişeler titizlikle not alınabilmeli ve bunların takibi yapılabilmelidir.
Taleplerle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli planlar oluşturulmalı bunlar kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Siyasilere de önemli görevler düşmektedir. Bu insanlara sadece oy endişesiyle yaklaşılmamalı, oylarının rengi ne olursa olsun bu devletin birinci sınıf insanları oldukları hissettirilmelidir. Devlet kadrolarında yer almaları sağlanmalı, liyakat ön plana çıkmalıdır.
Ayrıca en üst düzeyde nasıl temsil edilmeleri gerekiyorsa öyle temsil edilmeli (Örneğin CB yardımcılıklarından biri bu insanlar tarafından temsil edilebilir), kendilerini dışlanmış hissetmeleri önlenmelidir.
Sorunları titizlikle incelenmeli, bu sorunların üzerine hızla gidilebilmelidir.
Hatay’a gelen devlet adamları Alevi kanaat önderlerini de ziyaret edebilmeli, onlarla birlikte basın ve medya olmadan bir çay içimi sohbet edebilmelidir.
Bazı çevreler tarafından benim bu endişelerim abartılı bulunabilir, hatta bu kutuplaşmadan yarar sağlayanlar bu önerilere karşı çıkabilirler.
Alevi sorunu var da, Sünnilerin sorunları yok mu diyenler çıkabilir.
Unutmamak gerekir ki bir sorun ortak ise onun çözümü kolaydır. Ancak sadece bir taraf konuyu sorun olarak görüyor, diğer taraf görmüyorsa bunun ciddiye alınması ve üzerine gidilmesi gerekir.
Şimdilik bu kadar. Antakya Sivil İnisiyatifine yeniden iş düşmeli ve Hatay’ın barışı için yeniden kolları sıvamalıdır.