İYİ Parti Hatay Milletvekili Şefik Çirkin, TBMM’de yaptığı konuşmada son dönemde Türklüğün ortadan kaldırılacağı söylemlerine tepki gösterdi.
TBMM’nin milletin kimliğine karar verme mercisi olmadığını kaydeden Vekil Çirkin, “Özellikle siber güvenlik yasasının Türkiye'ye gerekli bir yasa olduğunu ifade etmek isterim. Ancak bu yasanın içinde kişisel haklarla ilgili birtakım sıkıntıların olduğunu ifade etmiştik. Bunlar konusunda birtakım değişiklikler olacağı bilgisi kulağımıza geldi. İnşallah da doğrudur ve yasa inşallah vatana millete, devlete hayırlı olacaktır. İzniniz olursa, bu, son, yaklaşık yüz kırk yüz elli gündür yaşadığımız, önceleri bir isim bulamadıkları ama daha sonradan "terörsüz Türkiye" diye adlandırdıkları süreçle ilgili birkaç cümle etmek istiyoruz. Şimdi, önce terör örgütünün kendini feshetmesi şartsız silah bırakmasıyla ilgili yapılan bir çağrı üzerine başlayan bir süreç bu. Daha sonra İmralı, Kandil, çeşitli mektuplar, bu vesileyle bu sürecin yeni bir aşamasına gelindi ve sonuçta İmralı'daki terörist başından bir mektup çıktı.
CUMHURİYETTE TEKÇİ ANLAYIŞ YOKTUR
Çeşitli isyanlar oldu; mesela, Şeyh Sait İsyanı oldu; mesela, Seyit Rıza İsyanı oldu. Cumhuriyet bunların üstüne gitti ve bu isyancıların cezasını verdi ve devleti korudu ama cumhuriyet, Yozgat'taki Çapanoğlu İsyanı'nın da üstüne gitti. Yani tekçi bir anlayış yok isyanları bastırmada ve Çapanoğlu özbeöz Türkmen bir aileydi. İsyan sebepleri incelendiğinde Millî Mücadele'yi anlamamak, halifeye sadakat ve nüfuzunu kaybetme korkusu diye geçer kaynaklarda. Alın, Şeyh Sait İsyanı'nın üstüne koyun, aynı şey yani cumhuriyet, devlet isyanları bastırmak zorundadır çünkü kendisini korumak zorundadır. Cumhuriyet Dönemi'nde Kürtlerin uğradığı, kendi başlarına uğradığı yani sadece Kürtlere mahsus bir zulüm asla söz konusu değildir. Tam tersi, Kürtler, Kürtler olduğu gibi Türkiye'nin diğer etnik grupları da Cumhuriyet Dönemi'nde en güzel günlerini yaşamışlardır; bir devlet düzeni kurulmuştur, tahsil almışlardır, ekonomi düzelmiştir. Bunlara baktığınız zaman, coğrafyadaki, Suriye'deki, Irak'taki, İran'daki Kürtler içerisinde en rahatı bizim kendi Kürtlerimizdir, Türkiye'ye Kürtleridir. Molla Mustafa Barzani vaktiyle "Keşke Türkiye Kürtleri kadar hakkımız olsa ve biz isyan etmeseydik." demiştir. Şimdi, hangi yüzle, hangi cesaretle siz Türkiye Cumhuriyeti devletini suçluyorsunuz? Sonra, bu sürece bakıyoruz, bir şey yok. Hükûmet tarafı başka bir şey söylüyor, efendime söyleyeyim, örgüt başka bir şey söylüyor. Hükûmet tarafı "PKK/PYD'yi de YPG'yi de kapsar." diyor, örgüt "Kesinlikle kapsamaz." diyor, PKK/PYD yetkilileri "Bu çağrıyla bizim uzaktan yakından bir ilgimiz yok, bizi kapsamıyor." diyor. Arkasından, mektubun dışında bir "demokratik haklar" ve "hukuki güvence" cümleleri giriyor, kimse bunu açmıyor. Nedir burada demokratik haklar, nedir hukuki güvence? "Barış, kardeşlik..." Ya, bu nasıl olacak, bunu biraz açın.
MİLLETİN KİMLİĞİNE PARLAMENTO KARAR VEREMEZ
Biz, bu konudaki şüphelerimizi söylediğimizde örgüt tarafı sesini çıkarmıyor, Hükûmet tarafı reddediyor fakat birden bire Sayın Binali Yıldırım kendini herhâlde tutamıyor ve ağzından dökülüveriyor. Ne diyor? "Vatandaşlık tanımı değişebilir." diyor. Ne diyor? "Belediyelere daha çok yetki verilmeli." diyor. Yani, bu kapalı kapılar ardında konuşulanları ifade ediyor. Bazı çevreler acaba bu, DEM PARTİ ile AK PARTİ arasında Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı noktasında üçüncü dönemine yönelik bir kolaylık sağlanması gibi bir alışveriş mi var derken Sayın Binali Yıldırım aynı konuşmasında üçüncü cümle olarak da bunu telaffuz ediyor, "Tekrar aday olabilmeli, bunun önü açılmalı." diyor. Binali Yıldırım'ın görevi ne? Türk Devletleri Aksakalı yani bizim Aksakalımız. Türk Devletleri Aksakalı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndaki Türklüğü zafiyete uğratmasını Türk devletlerine nasıl anlatacak ben onu merak ediyorum. Bu, son derece mahzurlu ve ülkenin yararına olmayan bir süreçtir. Biz İYİ Parti olarak buna karşıyız. Aynı zamanda, buna neden karşıyız? Bu, anayasa değişikliklerini ihtiva edecek bir çalışmadır. Milletin kimliğini bu Parlamento tespit edemez, milletin kimliğinin ne olacağına bu Parlamento karar veremez; böyle bir hakkı yok. Eğer referanduma giderse o zaman ne olacak? O zaman daha kötü bir durum ortaya çıkacak. Millete kendi kimliğini oylatacaksınız -dikkatinizi çekiyorum- yani bu millet -ki bu değişiklik referandumdan yüzde 90 ret yiyecek- çok kimlikliliği reddederse sanki Kürtlerin kimliğini reddetmiş olacak. Hâlbuki böyle bir şey yok, milleti buna mecbur edemezsiniz, buna hakkınız yok ve İYİ Parti olarak bu sürecin karşısında duracağız ve elimizden geleni yapacağız. Hiç kimse de bu süreçten umutlanmasın; ne ana dilde eğitim ne çok milletli devlet, bunun ikisini de hiç kimse, hiçbir örgüt, hiçbir parti hayal bile etmesin” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN