Ekonomisi büyük ölçüde narenciyeye dayalı olan Hatay’da 250.305 dekar alanda 972 bin ton narenciye üretimi yapılmakta, Türkiye’nin turunçgil üretiminin %21’i Hatay’dan sağlanmaktadır. Hatay’ın Dörtyol, Erzin ve Payas ilçeleri özdeşleşen narenciye, ülke ve bölge ekonomisi açısından ihraç potansiyeli olan önemli bir ürün özelliği taşımaktadır.
Ancak narenciye üreticisinin şartları zor, girdi maliyetleri pahalı, taban fiyatı olmamasından kaynaklı geri ödemeleri sıkıntılı. Narenciye üreticilerinin birçoğu borçlu, yasal takipte olmayan üretici neredeyse yok. Ürünü alınmayan, malları ipotekli, borç yükü altında ezilen narenciye üreticisi kullanacak kredi limiti bile kalmadığını dile getirmekte.
Türkiye’de tarım sektörünün ithalata bağımlı hale getirilmesinden kaynaklı olarak narenciye üreticisi de olumsuz yönde etkilenmektedir. Narenciye üretiminde girdilerin, ithal edilmesinden dolayı tarımsal ilaç, gübre ve akaryakıt gibi maliyetlerin artmasına neden olmakta, döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle üreticiler zor durumda kalmaktadır. Girdi fiyatlarındaki istikrarsızlığın yanında üreticiler emeğinin karşılığını da alamamakta, narenciyenin bir taban fiyatı olmaması üreticinin hayallerini, beklentilerini, borçlarını belirsiz bir geleceğe ertelemesine neden olmaktadır. Çünkü birçok üründe uygulanan taban fiyatı narenciye de yok! Zaten borç ekip haciz biçen üreticiler çocuğunu evlendiremiyor, borçlarını ödeyemiyor, kısacası önünü göremiyor.
HÜKÜMET ÇİFTÇİSİNİ GÖRSÜN!
Narenciye üreticisine verilmeyen destek çocukların okul masrafı, genç kızların düğün hayalleri, geçim derdi ve esnafımızın geleceğini de zora sokmaktadır. Hatay’ın geleceği söz konusudur.
Narenciye hasat sezonu yaklaşırken narenciye üreticimize destek ve ürününe taban fiyatı talep ediyoruz. Milli tarımdan bahsedenleri, narenciye üreticisinin sorunlarını görmeye, kendi çiftçisinin sorunlarını çözmeye davet ediyoruz.
Son 2 senedir dönem dönem yağan şiddetli dolu Hatay’da narenciye bahçelerine büyük hasarlar verdi, ürünler heba oldu. Erzin’de 40 bin dönümlük, Dörtyol’da 10 bin dönümlük alandaki narenciye zarar gördü. Narenciyenin %100 hasar gördüğü alan ise 20 bin dönüm. Bu doğal afet karşısında yapılan tek şey ise çiftçinin Ziraat Bankası’na olan borçlarının 1 yıl ötelenmesi oldu. Oysa ki doğal afetlerden kaynaklı oluşan bu zararla çiftçi borçlarını ödeyemez, geçimini de sağlayamaz bir duruma geldi. ‘Çiftçinin dolu yağışından dolayı gördüğü zararın telafisi için bölge afet bölgesi ilan edilmeli, çiftçiye tazminat ve 2 yıl sonra ödemeli faizsiz ek kredi verilmeli’ çağrılarımız ise AKP hükümeti tarafından görmezden gelindi.
TARSİM sigortalı olanlara ise gelecek yıl bakımı için ek kredi gerekmektedir.
Sübvansiyonlu tarım kredi miktarı ise artırılmalıdır.
Dönüm bazlı kredi 2500’den 4000’e çıkarılmalıdır. Aksi halde narenciye üreticisi için 2020 yılı kabus yılı olacaktır. Bir an önce hükümetin Hataylı çiftçiye destek olması, teşvik vermesi gerekmektedir.
ÇİFTÇİ, DEVLETTEN ALACAKLI!
2006 yılında tarıma destek olmak amacıyla çıkarılan kanun ile devlet, Gayrisafi Milli Hasılanın en az %1'ini tarıma vermek zorundadır. Ancak maalesef 2007 yılından bu yana hiçbir zaman destek yüzde 1'i bulmadı. Yüzde 0,5 ile 0,7 arasında değişti. Yani çiftçimiz devletten beklenen desteği bir türlü göremedi. Üstüne üstlük Hatay örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin önemli geçim kaynağı patates ve tütün üretimi de yasaklandı.
Ülkemizde yıllar boyu yerli yersiz kalemlere hoyratça harcama yapılırken üretimin bel kemiği olan tarıma, Anayasa'mızın emrettiği devlet desteği dahi verilmiyor!
2007’den 2019’a kadar, tarım kanuna göre destek miktarının 150 milyar TL olması gerekirken, bu destek bugüne kadar bu miktarın yarısı kadar gerçekleşmiştir. Yani devlet çiftçiye borçludur.
İthalatın had safhaya çıktığı bu dönemde çiftçiye hakkını vermek, üretimi artırmak, devlet teşviği gerekmektedir. Kendi yerli çiftçisine üvey evlat muamelesi yapan AKP hükümetine seslendirerek tekrar soruyorum: Devlet çiftçiye olan borcunu ne zaman ödeyecektir?
SOĞUK HAVA DEPOSU VE ENTEGRE TESİSLERE İHTİYAÇ VAR!
Hatay’da tarım sektöründe genel olarak örgütlenme, kalite ve pazarlama konularında önemli sorunlar bulunmaktadır. Üretici örgütlerinin daha aktif olmaları, ürünlerin pazarlanmasına yönelik konseyler kurulması tarımsal üretimden elde edilecek geliri önemli miktarda artıracaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de ihracatı azalıp fiyatı artan ürünlerin başında narenciye geliyor, meyve ve sebze ihracatı gittikçe düşüyor. 2019’un ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre ihracat miktarı bazında %22, değer bakımından ise %18 azaldı. En büyük düşüş narenciye ürünlerinde oluyor. Narenciye ihracatı geçen yıla göre miktar bazında %31, değer bakımından %37 oranında düşüş kaydetti.
NARENCİYE ÜRETİCİSİ TABAN FİYATI BEKLİYOR!
Buğday, arpa, çay, mısır, pamuk gibi ürünlerde taban fiyat uygulaması yapılırken narenciyeye taban fiyat uygulanmıyor. Çiftçi her yönden darbe yiyor. AKP hükümeti ise bu sorunları gidermek yerine adeta katmerleyerek çiftçi iflas etsin, tarım alanları ekilmesin, Türkiye dışa bağımlı olsun diye gayret gösteriyor.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinin ülke turunçgil üretimi noktasındaki özel durumu düşünüldüğünde bölgede hala bir soğuk hava deposu ve entegre tesis yoktur. Meyve üreticisine yönelik soğuk hava deposu ve meyve şoklama- paketlemesi de yapabilecek entegre bir tesisin hayata geçirilebilmesi üretici ve bölge halkının öncelikli talebidir. Bölgedeki meyve yetiştiricisinin ürününün korunması, uzun süre muhafaza edilmesi ve daha değerli olarak piyasaya satılması konusunda önemli bir avantaj sunacak olan entegre tesisin özellikle en çok üretim yapılan Dörtyol ilçesine yapımı meyve üreticisi gibi ülke ekonomisinin de ihtiyacıdır.
Defalarca kez yaptığımız çağrıları bir kez daha yineleyerek; AKP hükümetinin, sözde değil özde milli politikalar üretmeye, yerli tarım ve çiftçiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.(Haber Merkezi)
Ancak narenciye üreticisinin şartları zor, girdi maliyetleri pahalı, taban fiyatı olmamasından kaynaklı geri ödemeleri sıkıntılı. Narenciye üreticilerinin birçoğu borçlu, yasal takipte olmayan üretici neredeyse yok. Ürünü alınmayan, malları ipotekli, borç yükü altında ezilen narenciye üreticisi kullanacak kredi limiti bile kalmadığını dile getirmekte.
Türkiye’de tarım sektörünün ithalata bağımlı hale getirilmesinden kaynaklı olarak narenciye üreticisi de olumsuz yönde etkilenmektedir. Narenciye üretiminde girdilerin, ithal edilmesinden dolayı tarımsal ilaç, gübre ve akaryakıt gibi maliyetlerin artmasına neden olmakta, döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle üreticiler zor durumda kalmaktadır. Girdi fiyatlarındaki istikrarsızlığın yanında üreticiler emeğinin karşılığını da alamamakta, narenciyenin bir taban fiyatı olmaması üreticinin hayallerini, beklentilerini, borçlarını belirsiz bir geleceğe ertelemesine neden olmaktadır. Çünkü birçok üründe uygulanan taban fiyatı narenciye de yok! Zaten borç ekip haciz biçen üreticiler çocuğunu evlendiremiyor, borçlarını ödeyemiyor, kısacası önünü göremiyor.
HÜKÜMET ÇİFTÇİSİNİ GÖRSÜN!
Narenciye üreticisine verilmeyen destek çocukların okul masrafı, genç kızların düğün hayalleri, geçim derdi ve esnafımızın geleceğini de zora sokmaktadır. Hatay’ın geleceği söz konusudur.
Narenciye hasat sezonu yaklaşırken narenciye üreticimize destek ve ürününe taban fiyatı talep ediyoruz. Milli tarımdan bahsedenleri, narenciye üreticisinin sorunlarını görmeye, kendi çiftçisinin sorunlarını çözmeye davet ediyoruz.
Son 2 senedir dönem dönem yağan şiddetli dolu Hatay’da narenciye bahçelerine büyük hasarlar verdi, ürünler heba oldu. Erzin’de 40 bin dönümlük, Dörtyol’da 10 bin dönümlük alandaki narenciye zarar gördü. Narenciyenin %100 hasar gördüğü alan ise 20 bin dönüm. Bu doğal afet karşısında yapılan tek şey ise çiftçinin Ziraat Bankası’na olan borçlarının 1 yıl ötelenmesi oldu. Oysa ki doğal afetlerden kaynaklı oluşan bu zararla çiftçi borçlarını ödeyemez, geçimini de sağlayamaz bir duruma geldi. ‘Çiftçinin dolu yağışından dolayı gördüğü zararın telafisi için bölge afet bölgesi ilan edilmeli, çiftçiye tazminat ve 2 yıl sonra ödemeli faizsiz ek kredi verilmeli’ çağrılarımız ise AKP hükümeti tarafından görmezden gelindi.
TARSİM sigortalı olanlara ise gelecek yıl bakımı için ek kredi gerekmektedir.
Sübvansiyonlu tarım kredi miktarı ise artırılmalıdır.
Dönüm bazlı kredi 2500’den 4000’e çıkarılmalıdır. Aksi halde narenciye üreticisi için 2020 yılı kabus yılı olacaktır. Bir an önce hükümetin Hataylı çiftçiye destek olması, teşvik vermesi gerekmektedir.
ÇİFTÇİ, DEVLETTEN ALACAKLI!
2006 yılında tarıma destek olmak amacıyla çıkarılan kanun ile devlet, Gayrisafi Milli Hasılanın en az %1'ini tarıma vermek zorundadır. Ancak maalesef 2007 yılından bu yana hiçbir zaman destek yüzde 1'i bulmadı. Yüzde 0,5 ile 0,7 arasında değişti. Yani çiftçimiz devletten beklenen desteği bir türlü göremedi. Üstüne üstlük Hatay örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin önemli geçim kaynağı patates ve tütün üretimi de yasaklandı.
Ülkemizde yıllar boyu yerli yersiz kalemlere hoyratça harcama yapılırken üretimin bel kemiği olan tarıma, Anayasa'mızın emrettiği devlet desteği dahi verilmiyor!
2007’den 2019’a kadar, tarım kanuna göre destek miktarının 150 milyar TL olması gerekirken, bu destek bugüne kadar bu miktarın yarısı kadar gerçekleşmiştir. Yani devlet çiftçiye borçludur.
İthalatın had safhaya çıktığı bu dönemde çiftçiye hakkını vermek, üretimi artırmak, devlet teşviği gerekmektedir. Kendi yerli çiftçisine üvey evlat muamelesi yapan AKP hükümetine seslendirerek tekrar soruyorum: Devlet çiftçiye olan borcunu ne zaman ödeyecektir?
SOĞUK HAVA DEPOSU VE ENTEGRE TESİSLERE İHTİYAÇ VAR!
Hatay’da tarım sektöründe genel olarak örgütlenme, kalite ve pazarlama konularında önemli sorunlar bulunmaktadır. Üretici örgütlerinin daha aktif olmaları, ürünlerin pazarlanmasına yönelik konseyler kurulması tarımsal üretimden elde edilecek geliri önemli miktarda artıracaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de ihracatı azalıp fiyatı artan ürünlerin başında narenciye geliyor, meyve ve sebze ihracatı gittikçe düşüyor. 2019’un ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre ihracat miktarı bazında %22, değer bakımından ise %18 azaldı. En büyük düşüş narenciye ürünlerinde oluyor. Narenciye ihracatı geçen yıla göre miktar bazında %31, değer bakımından %37 oranında düşüş kaydetti.
NARENCİYE ÜRETİCİSİ TABAN FİYATI BEKLİYOR!
Buğday, arpa, çay, mısır, pamuk gibi ürünlerde taban fiyat uygulaması yapılırken narenciyeye taban fiyat uygulanmıyor. Çiftçi her yönden darbe yiyor. AKP hükümeti ise bu sorunları gidermek yerine adeta katmerleyerek çiftçi iflas etsin, tarım alanları ekilmesin, Türkiye dışa bağımlı olsun diye gayret gösteriyor.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinin ülke turunçgil üretimi noktasındaki özel durumu düşünüldüğünde bölgede hala bir soğuk hava deposu ve entegre tesis yoktur. Meyve üreticisine yönelik soğuk hava deposu ve meyve şoklama- paketlemesi de yapabilecek entegre bir tesisin hayata geçirilebilmesi üretici ve bölge halkının öncelikli talebidir. Bölgedeki meyve yetiştiricisinin ürününün korunması, uzun süre muhafaza edilmesi ve daha değerli olarak piyasaya satılması konusunda önemli bir avantaj sunacak olan entegre tesisin özellikle en çok üretim yapılan Dörtyol ilçesine yapımı meyve üreticisi gibi ülke ekonomisinin de ihtiyacıdır.
Defalarca kez yaptığımız çağrıları bir kez daha yineleyerek; AKP hükümetinin, sözde değil özde milli politikalar üretmeye, yerli tarım ve çiftçiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.(Haber Merkezi)