Eğitim Bir-Sen Hatay Şube Başkanı İsmail Bayrakdar yazılı olarak yaptığı açıklamasında; 5 Temmuz 1993, Türkiye’nin yakın tarihinin karanlık ve kanlı günlerinden biridir. 24 yıl önce, Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde terör örgütü PKK tarafından çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere, 33 masum insan hunharca ve kalleşçe katledildi.
Akşam karanlığında köye gelen silahlı katil sürüsü, önce köyün dünya ile bağlantısını kesmiş, ardından cami cemaatini dışarı çıkarmış, her şeyden habersiz ve savunmasız masum köylüleri evlerinden alarak meydana toplamış; çocuk, kadın, yaşlı, bebek demeden 33 kişiyi kurşuna dizmiş, daha sonra köyü ateşe vererek 214 ev, okul ve camiyi yakmıştır.
Tunceli-Erzincan arasında sınırda, tarihi, kültürel derinliğiyle özel yeri olan Başbağlar Köyü bilerek seçilmiş, Türkiye’ye kanlı, kirli bir tuzak kurulmuştur. Bunun yanı sıra bu katliamı tertip edenlerin, üç gün önce gerçekleşen Madımak katliamının intikamının alındığı şeklinde bıraktığı not, iğrençliğin ve kışkırtıcılığın varabileceği son noktaydı.
Dışlayan, ötekileştiren bir dil ve tutumla yaşanan trajik acılardan ideolojik haklılık ve yarar elde etmek isteyenler, bu topraklara ait olmayan karanlık mihrakların amaçlarına hizmet etmektedir. Şu ya da bu kesime mal edilerek yapılan katliamların milletimizin bütünlüğünü parçalamak üzere kurgulanan öfke ve nefreti derinleştirme amacına hizmet ettiği açıktır. Kaybettiğimiz bütün canlar bizimdir. Hepsinin acısı yüreğimize kor bir ateş olup düşmüştür. O sızı onlarca yıl sonra bugün bile içimizi yakmaktadır.
Bizi var eden ortak iradeyi, ortak duygu, inanış, hayat ve hissiyatı bölmek isteyenler nezdinde teröre kurban verilenlerin kimliği asla önemli olmamıştır. Bu itibarla cinnet ve cinayet hâlinin katliam boyutuyla ölümü kışkırtmasından sevinen düşman odaklara inat, kardeşliğimizi pekiştirmeye, ülkemiz için dayanışmaya ve acılarımızı paylaşmaya devam edeceğiz.
Hukukun hakkıyla işlerlik kazanması için, Başbağlar katliamı başta olmak üzere, hiçbir olayın faili meçhul kalmamalıdır. Bu tür katliamların, suikastların ve provokatif eylemlerin üzerine kararlılıkla gidilmeli; karanlık odaların ve odakların perdeleri aralanmalı, failler ortaya çıkarılarak cezalandırılmalıdır ki, yüreklerimiz bir daha kan ağlamasın.
Değerlerini savunduğumuz, keder ve sevincinde bir olduğumuz insanımızın bir daha böyle acılar yaşamamasını, sosyal barışın kök salmasını, yaralı vicdanların tez zamanda teskin edilmesini diliyoruz.
Eğitim-Bir-Sen olarak, her yıl hüzünle andığımız bu katliamı, katliamın faillerini, ona sebep olan ideolojik tutumları kayıtsız şartsız kınıyor, lanetliyoruz. Kaybettiğimiz 33 can pahasına milletçe bu katliamın sebep ve sonuçlarından çıkardığımız derslerle bir daha böyle acılara yol açacak ortamlara imkân verilmemesini temenni ediyoruz.
(Hasan Yetmez)
Akşam karanlığında köye gelen silahlı katil sürüsü, önce köyün dünya ile bağlantısını kesmiş, ardından cami cemaatini dışarı çıkarmış, her şeyden habersiz ve savunmasız masum köylüleri evlerinden alarak meydana toplamış; çocuk, kadın, yaşlı, bebek demeden 33 kişiyi kurşuna dizmiş, daha sonra köyü ateşe vererek 214 ev, okul ve camiyi yakmıştır.
Tunceli-Erzincan arasında sınırda, tarihi, kültürel derinliğiyle özel yeri olan Başbağlar Köyü bilerek seçilmiş, Türkiye’ye kanlı, kirli bir tuzak kurulmuştur. Bunun yanı sıra bu katliamı tertip edenlerin, üç gün önce gerçekleşen Madımak katliamının intikamının alındığı şeklinde bıraktığı not, iğrençliğin ve kışkırtıcılığın varabileceği son noktaydı.
Dışlayan, ötekileştiren bir dil ve tutumla yaşanan trajik acılardan ideolojik haklılık ve yarar elde etmek isteyenler, bu topraklara ait olmayan karanlık mihrakların amaçlarına hizmet etmektedir. Şu ya da bu kesime mal edilerek yapılan katliamların milletimizin bütünlüğünü parçalamak üzere kurgulanan öfke ve nefreti derinleştirme amacına hizmet ettiği açıktır. Kaybettiğimiz bütün canlar bizimdir. Hepsinin acısı yüreğimize kor bir ateş olup düşmüştür. O sızı onlarca yıl sonra bugün bile içimizi yakmaktadır.
Bizi var eden ortak iradeyi, ortak duygu, inanış, hayat ve hissiyatı bölmek isteyenler nezdinde teröre kurban verilenlerin kimliği asla önemli olmamıştır. Bu itibarla cinnet ve cinayet hâlinin katliam boyutuyla ölümü kışkırtmasından sevinen düşman odaklara inat, kardeşliğimizi pekiştirmeye, ülkemiz için dayanışmaya ve acılarımızı paylaşmaya devam edeceğiz.
Hukukun hakkıyla işlerlik kazanması için, Başbağlar katliamı başta olmak üzere, hiçbir olayın faili meçhul kalmamalıdır. Bu tür katliamların, suikastların ve provokatif eylemlerin üzerine kararlılıkla gidilmeli; karanlık odaların ve odakların perdeleri aralanmalı, failler ortaya çıkarılarak cezalandırılmalıdır ki, yüreklerimiz bir daha kan ağlamasın.
Değerlerini savunduğumuz, keder ve sevincinde bir olduğumuz insanımızın bir daha böyle acılar yaşamamasını, sosyal barışın kök salmasını, yaralı vicdanların tez zamanda teskin edilmesini diliyoruz.
Eğitim-Bir-Sen olarak, her yıl hüzünle andığımız bu katliamı, katliamın faillerini, ona sebep olan ideolojik tutumları kayıtsız şartsız kınıyor, lanetliyoruz. Kaybettiğimiz 33 can pahasına milletçe bu katliamın sebep ve sonuçlarından çıkardığımız derslerle bir daha böyle acılara yol açacak ortamlara imkân verilmemesini temenni ediyoruz.
(Hasan Yetmez)