Antakya’nın ticaret ve kültür yaşamı çok hareketliydi. İhracat ve transit ticareti kentin başlıca gelir ve zenginlik kaynaklarından biriydi. Seleukeia limanı yapılınca deniz trafiğinin merkezlerinden biri haline geldi. Şehir için çok önemli olan limanı sellerin getirdiği kum ve çakılların doldurmasına karşı korumak için Roma döneminde 130 metrelik kısmı dağın altından geçen 1380 metre uzunluğunda, 6x7 metre genişliğinde muazzam bir kanal inşa edildi. Trajanus ve Valens zamanında burası deniz üssü olarak kullanıldı.
Özellikle MS 4. yüzyılda Asi Nehrinin büyük gemiler için ulaşıma elverişsiz hale gelmesinden sonra Seleukeia Pieria limanının önemi daha da arttı. İslamiyet’in ilk devirlerinde burası “Salukiya” adıyla anıldı. Daha sonra Asi Nehri ağzındaki liman El Mina-Süveydiye Limanı yeniden önem kazandı. Antakya Prensliğinin kurulmasıyla iyice gelişti ve Antakya’nın batıya açılan kapısı oldu.