Miladi 304 yıllarında ilk Hristiyanlar Antakya’da feyz almışlar. İsa’nın dininden olanlara ilk defa Antakya’da “HIRISTİYAN” adı verilmiş. Kral Hristiyan olanlara şehri zindan etmiş. Bu dine geçenlerin her biri bitarafa kaçmış yâda gizli gizli İsa’ya iman ediyorlardı. Yakılanlar çarmıha geriliyor, başı kesiliyor yâda zindanlara atılıyor.
İşte böyle bir devirde Antakya şehrinde çok genç ve güzel bir kız İsa’ya iman etmişti. Gizli din taşıyan bu kızın adı TEODOR idi. Gelinlik çağına geldiğinde Şehrin en zenginlerinden birisi onunla evlenmek istedi. Kız İsa’yı tanımayan birisi ile evlenmek istemedi. Sonra kızın Hırsıyaysam olduğunu öğrendiler. Kızı isteyen zengin kişi şerefi kırıldığı için onu şehrin hâkimine şikâyet etti. Mahkeme kuruldu.
-Adın ne?
-Teodor
-Neden bu adamla evlenmeyi ret ediyorsun
-Çünkü sevmiyorum
-Neden? Yoksa sen Hristiyan’ mısın?
-Kızdan ses yok
Hâkim
-Ya bu adamla evlenirsin ya da seni defnedeki (Harbiye) Diana mabedine Amazonların yanına göndeririz.
Karar verilir.
-Diana mabedine gönderilsin, dans ve müzik öğretilsin Kumandanlarımıza hizmet etmeyi öğrensin.
Teodor iki muhafızın kolları arasında gözyaşları içinde Diana mabedine götürülür. Muhafızlardan birinin adı DİDİM. Bu muhafız kızı görünce candan ona âşık olur ama ne çare. Emir verilmiştir bir kere. Didim kızı Diana mabedinde başrahibe teslim ettikten sonra kızı kurtarmak için çare arar.
Aklına bir fikir gelir ve mabede geri döner. Muzaffer bir kumandan edasıyla cebindeki tüm paraları vererek yeni gelen kızla buluşmak istediğini söyler. Kumandanların burada bulunan kızlarla eğlenme hakları vardır. Onu Teodor’un hücresinin yanına getirip içeri bıraktılar. Kız bir köşeye büzülmüş ürkek ürkek muhafıza bakıyordu. Adeta avcıdan kaçan bir ceylan gibi ondan korkuyordu. DİDİM karar vermişti bir kere onu kurtaracaktı.
-Didim güzel kız benden korkma, ben o bildiğin erkeklerden değilim.
-Teodor
-Bana ne yapacaksın?
-Seni buradan kurtaracağım
-Niçin ve nasıl?
-Çünkü bende Hristiyan oldum. Seni seviyorum. Fazla konuşmada kalk şu zırhımı giyin, silahımı eline al ve benim yerinme mabetten dışarı çıkarak kendini kurtar.
-Ya sen ne olacaksın?
-Sen beni düşünme, ya kurtulurum yâda senin için ölürüm.
Teodor asker elbisesini giyerek kollarını salaya salaya mabetten çıkar ve kurtulur.
Didim’e gelince, kurtuluş yolunu açmak için mabedi ateşe verir. Büyük bir yangın çıkarır, ama kaçamaz yakalanır. İnfaz edilmek üzere Antakya kapılarına getirilir. Herkes gibi Teodor’da Antakya kapısına gelir. Olacaklara uzaktan bakıyordu ama dayanamayıp cellatların yanına kadar yaklaşır.
Cellat Didim’in boğazına bıçağını indireceği vakit, Teodor ortaya çıkar
-Onu bırakın, aradığınız kız benim.
Emir verilir, yakalayın,
-Derhal onunda başını kesin ve onunda başı kesilir. İki sevgilinin kesik başları, Defne’nin Çavuşlu köyünde bulunan Herkül heykelinin ayakları dibine atılır.
Günler geçer, Antakya’da Hristiyanlık yaygınlaşır, artık dinlerini saklamaz olmuş. Teodror ve Didim’in kesik başlarının atıldığı Herkül heykeli yıkılır iki sevgili aziz ilan edilir. Namlarına bir ziyaret yapılır. Hristiyanlar 28 Nisan günleri burayı ziyaret ederek adak adarlar.
İşte böyle bir devirde Antakya şehrinde çok genç ve güzel bir kız İsa’ya iman etmişti. Gizli din taşıyan bu kızın adı TEODOR idi. Gelinlik çağına geldiğinde Şehrin en zenginlerinden birisi onunla evlenmek istedi. Kız İsa’yı tanımayan birisi ile evlenmek istemedi. Sonra kızın Hırsıyaysam olduğunu öğrendiler. Kızı isteyen zengin kişi şerefi kırıldığı için onu şehrin hâkimine şikâyet etti. Mahkeme kuruldu.
-Adın ne?
-Teodor
-Neden bu adamla evlenmeyi ret ediyorsun
-Çünkü sevmiyorum
-Neden? Yoksa sen Hristiyan’ mısın?
-Kızdan ses yok
Hâkim
-Ya bu adamla evlenirsin ya da seni defnedeki (Harbiye) Diana mabedine Amazonların yanına göndeririz.
Karar verilir.
-Diana mabedine gönderilsin, dans ve müzik öğretilsin Kumandanlarımıza hizmet etmeyi öğrensin.
Teodor iki muhafızın kolları arasında gözyaşları içinde Diana mabedine götürülür. Muhafızlardan birinin adı DİDİM. Bu muhafız kızı görünce candan ona âşık olur ama ne çare. Emir verilmiştir bir kere. Didim kızı Diana mabedinde başrahibe teslim ettikten sonra kızı kurtarmak için çare arar.
Aklına bir fikir gelir ve mabede geri döner. Muzaffer bir kumandan edasıyla cebindeki tüm paraları vererek yeni gelen kızla buluşmak istediğini söyler. Kumandanların burada bulunan kızlarla eğlenme hakları vardır. Onu Teodor’un hücresinin yanına getirip içeri bıraktılar. Kız bir köşeye büzülmüş ürkek ürkek muhafıza bakıyordu. Adeta avcıdan kaçan bir ceylan gibi ondan korkuyordu. DİDİM karar vermişti bir kere onu kurtaracaktı.
-Didim güzel kız benden korkma, ben o bildiğin erkeklerden değilim.
-Teodor
-Bana ne yapacaksın?
-Seni buradan kurtaracağım
-Niçin ve nasıl?
-Çünkü bende Hristiyan oldum. Seni seviyorum. Fazla konuşmada kalk şu zırhımı giyin, silahımı eline al ve benim yerinme mabetten dışarı çıkarak kendini kurtar.
-Ya sen ne olacaksın?
-Sen beni düşünme, ya kurtulurum yâda senin için ölürüm.
Teodor asker elbisesini giyerek kollarını salaya salaya mabetten çıkar ve kurtulur.
Didim’e gelince, kurtuluş yolunu açmak için mabedi ateşe verir. Büyük bir yangın çıkarır, ama kaçamaz yakalanır. İnfaz edilmek üzere Antakya kapılarına getirilir. Herkes gibi Teodor’da Antakya kapısına gelir. Olacaklara uzaktan bakıyordu ama dayanamayıp cellatların yanına kadar yaklaşır.
Cellat Didim’in boğazına bıçağını indireceği vakit, Teodor ortaya çıkar
-Onu bırakın, aradığınız kız benim.
Emir verilir, yakalayın,
-Derhal onunda başını kesin ve onunda başı kesilir. İki sevgilinin kesik başları, Defne’nin Çavuşlu köyünde bulunan Herkül heykelinin ayakları dibine atılır.
Günler geçer, Antakya’da Hristiyanlık yaygınlaşır, artık dinlerini saklamaz olmuş. Teodror ve Didim’in kesik başlarının atıldığı Herkül heykeli yıkılır iki sevgili aziz ilan edilir. Namlarına bir ziyaret yapılır. Hristiyanlar 28 Nisan günleri burayı ziyaret ederek adak adarlar.