Anadolu coğrafyasının dört bir yanında “Ulucami” adı verilen camiler mevcuttur. Bu camilerin çoğu Selçuklu, Memluk ve beylikler döneminden miras kalan camilerdir. Antakya Ulucami de bunlardan biridir.1271 Memluk dönemi eseri olan Ulucami, Asi kenarın da şehrin çarşılarının ana merkezinde bulunuyor. Osmanlı döneminde Antakya’da yapılan camilerin en büyüğüdür. Müslümanların her dönemde ibadet etmeleri için tercih ettikleri bir mekan olmuştur.
Ulucami 1545 yılında kurulmuş olan Ulucami vakfı (Camiü’l-Kebîr) vakıf mütevelli heyeti tarafından idare edilmiş. 1536 tarihli Halep Sancağı Mufassal Tahrir Defterinde Antakya Ulu Camii vakfından söz edilmektedir. Caminin kadrosu oldukça fazlalıdır. Tahrir defterine göre, Cami vakfının geliri, Osman oğlu Ali Ve Ahmet adlı iki kardeşin tasarrufunda iken bu iki kardeşin hibeleri camiye vakf edilmiş.
Caminin arka bahçesinde “kırklar” mezarları bulunuyor. Osmanlıca yazılı hece taşlarına göre mezarların 1550 yıllarından sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Cami vakfına hibede bulunan, Ali ve Ahmet adlı iki kardeşin mezarları da burada bulunuyor. Diğer mezarlar ise, Cami vakıf görevlileri ve Cami imamı, Cuma müezzini, türbedar ve Hatip gibi görevlilerinden bazılarının mezarlarıdır.
Geçmiş yıllarda Ulu cami oldukça kalabalık bir kadroya sahipti. Köprünün ayağında bulunan ve cenazelerin yıkanıp namazlarının kılındığı Musalla diye adlandırılan yerde cenaze Namazı, kurban ve ramazan bayramı namazını kıldıran ve hitabet vazifesini görenlerde Ulucami görevlilerine aiti. Cuma günleri görev yapan 20 müezzininin maaşları vakıf tarafından ödenirdi. Ayrıca mu, kandil ve hasır için masraflar yine vakıftan karşılanırdı
Ulucami 1545 yılında kurulmuş olan Ulucami vakfı (Camiü’l-Kebîr) vakıf mütevelli heyeti tarafından idare edilmiş. 1536 tarihli Halep Sancağı Mufassal Tahrir Defterinde Antakya Ulu Camii vakfından söz edilmektedir. Caminin kadrosu oldukça fazlalıdır. Tahrir defterine göre, Cami vakfının geliri, Osman oğlu Ali Ve Ahmet adlı iki kardeşin tasarrufunda iken bu iki kardeşin hibeleri camiye vakf edilmiş.
Caminin arka bahçesinde “kırklar” mezarları bulunuyor. Osmanlıca yazılı hece taşlarına göre mezarların 1550 yıllarından sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Cami vakfına hibede bulunan, Ali ve Ahmet adlı iki kardeşin mezarları da burada bulunuyor. Diğer mezarlar ise, Cami vakıf görevlileri ve Cami imamı, Cuma müezzini, türbedar ve Hatip gibi görevlilerinden bazılarının mezarlarıdır.
Geçmiş yıllarda Ulu cami oldukça kalabalık bir kadroya sahipti. Köprünün ayağında bulunan ve cenazelerin yıkanıp namazlarının kılındığı Musalla diye adlandırılan yerde cenaze Namazı, kurban ve ramazan bayramı namazını kıldıran ve hitabet vazifesini görenlerde Ulucami görevlilerine aiti. Cuma günleri görev yapan 20 müezzininin maaşları vakıf tarafından ödenirdi. Ayrıca mu, kandil ve hasır için masraflar yine vakıftan karşılanırdı