Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, 2030 yılına kadar güçlü bir hareket yaşanmasını beklediklerini söyledi.
Türkiye'nin ambalajda çok önemli bir ülke olduğunun altını çizen Sarıbekir, yeni pazarların yanında asıl olarak Avrupa'ya ve yakın pazarlara yoğunlaşarak 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacaklarını kaydetti. Sınırda karbon düzenlemesi konusuna değinen Sarıbekir, Türkiye'nin, hem ambalaj sektörünün yüksek uyum gücü hem de ana pazarlara yakınlığı sebebiyle önemli avantajlar sağlayabileceğine dikkat çekti.
Türkiye'nin etrafındaki savaş ortamının yavaş yavaş sona erdiğini kaydeden Sarıbekir, "Suriye'deki savaş bitti, Ukrayna-Rusya Savaşı da mutlaka bitecektir. Bunların ardından o ülkelerde ciddi bir inşaat faaliyeti başlayacak. İnşaat sektörü dediğimiz de boya başta olmak üzere ambalajdır. Ayrıca marketlerdeki gıda rafları da dolmaya başlayacak. Ben 2025 ve sonrası için çok ümitliyim. Ekonomide tekrar boğa piyasasına döneceğimizi ve 10 yıl boyunca bir yükselişin yaşanacağını düşünüyorum. Bu da ambalaj sektörünü çok olumlu bir şekilde etkileyecektir." dedi.
Ambalaj sektöründe hedef olarak belirledikleri 10 milyar dolar ihracat rakamına 2030 gelmeden ulaşacaklarına inandıklarını ifade eden Sarıbekir, sektörün toplam büyüklüğünün de 30 milyar dolara yükseleceğini belirtti.
YAKIN PAZARLAR ÇOK DAHA ÖNEMLİ
İhracat pazarlarında son dönemlerin öne çıkan konularının başında 'nearshoring' kavramının geldiğini ve bunun da üretimin veya tedariğin tüketim pazarlarına yakın yerlere konumlandırılması olduğuna dikkat çeken Sarıbekir, şöyle devam etti: "Ambalaj sektöründe ihracatımızın yüzde 70'ini yanı başımız olan Avrupa'ya yapıyoruz. Dolayısıyla elimizde nearshoring kavramını en iyi uygulayacağımız Avrupa pazarı var. Çin, zengin Avrupa'ya kuşak yolla ulaşmaya, başka firmalar başka ülkelere ulaşmaya çalışıyor. Avrupa 15 milyar dolar büyüklüğüne ulaşmış gayrı safi milli hasılası ile dünyanın en zengin ve en önemli bölgelerinden biri. Bizim de birinci hedefimiz, halihazırda en fazla ihracatı yaptığımız yakın pazar Avrupa olmalı ve buraya ihracatımızı daha da artırmalıyız. Bunun dışında savaş sonrası Rusya ve Ukrayna ayrı ayrı birer potansiyel olacaktır. Aşağıda da Orta Doğu'yu ihracat stratejilerimiz kapsamında çevre pazarlarımız olarak görüyoruz. Uzak pazarlar kapsamında Amerika'da önemli fırsatlar görüyoruz ama ilk hedefimiz Türkiye'nin çevresindeki yakın pazarlar olmalı. Önce yakın coğrafyamızı besleyelim. Eldeki kuş, daldaki kuştan her zaman daha değerlidir.
Avrupa pazarının hemen yanında Gümrük Birliği'nde bir ülke olmamızın Çinlilerin Türkiye'ye bu kadar ilgi göstermesinin en önemli nedeni olduğunu söyledi. Türkiye'nin gelişmiş kadroları, teknik elemanları ve güçlü KOBİ'lerinin olduğunu anlatan Sarıbekir, "Çevre ülkelere baktığımız zaman, özellikle Orta Doğu'da ve Kuzey Afrika'da sanayisi bizim kadar gelişmiş bir ülke yok. Avrupa'ya yakın gidebilecekleri başka bir ülke de yok. En yakın biz olduğumuz için bize geliyorlar. Ayrıca ambalaj sektörü özelinde Türkiye dünya ortalamasının üzerinde ama gelişmiş Avrupa ve Amerika'daki ambalaj tüketiminin gerisinde. Bu potansiyel büyümeyi görüp gelen ve Türk ambalaj sektörüyle ilgilenen birçok firma oluyor." diye konuştu.
(Haber Merkezi)
ABDULVAHİT GÜRASLAN