Değerli okurlarım 30 yılı aşkın kendime düstur edindiğim tek mesleğim gazetecilik ile iştigal etmekteyim. Mesleğin zor şartlarından bugünlere gelerek her türlü cilvesini gördüm, yaşadım ve kendime göre bir tecrübem oldu.
Hayatımda bir de 22 YILLIK BEN VE AK PARTİ oldu. Bu başlığı şöyle değerlendiriyorum, 3 evladım var birinin ismi Berk, diğeri Abdurrahman üçüncüsü de AK Parti. Şimdi okurken Bostan Yılmaz kardeşiniz ne demek istiyor diye aklınıza gelebilir. İşte bende aklınıza geleni üçüncü evladım diyerek AK Parti’deki hayatımı, yaşadıklarımı ve olanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Nasıl mesleki hayatım 35 yılı bulmuşsa AK Parti deki hayatımda bir o kadar olacak şekilde birbirini takip etmiştir. Bu süreçte İl Başkanlığı aday adaylığı, İlçe Başkanlığı aday adaylığı, Belediye Başkanlığı aday adaylığı, Milletvekilliği aday adaylığı, Meclis üyeliği aday adaylığı gibi baş vuranları tanıdım. Birde bu saydıklarımın adaylık sürecini gördüm. Anlatmak istediğim şu ki aday adaylığından başlayıp adaylık sürecine kadar olan kısımlardaki ben deyim ayak oyunlarımı, siz deyin sınıra döşenen mayın tarlasımı siz ne anlarsanız anlayın her türlü gemide nasıl dümen varsa buradaki dümenleri de gördüm.
Biraz konuyu açacak olursak aday adayı iken aday olma yolculuğuna çıkana bir mavi boncuk eline verilip al sen bundan oyalan dediler, aday diye kendini gören sabah kalktığında listede ismini görmeyen mi desem, seni arayacaklar listedesin diye avutup sonra şutlananmı desem, anlayacağınız kumpasın hızına ben bile yetişemedim. Hani Reisimiz diyor ya “KİMLER KİMLERLE BERABER” boşuna bu cümleyi konuşmamış Reis. Arkasından atıp tutanı gördüm, sonra bir baktım ki atan tutan hiç o cümleleri kurmamış gibi samimi pozlar vererek bir aradalar. Yada ahbaplıkta üst düzeydeler ama arkasından onun bir yere gelmemesi için çaba sarf edeni de gördüm. Yanlışı uyarmaya her kalktığımda sırtımda dost sandıklarımın hançerini gördüm.
Birde bürokratlar var onlarda ayrı terane. O koltuğa gelene kadar el öpmeyi alışkanlık haline getirdiler. Makamı hükümdarın tahtı gibi görüp her türlü ahkamı kesen, egosu tavan yapmış, kaf dağında zannederek ulaşılamaz hale gelmişlerdir. Burada önemle altını çizmek istiyorum, devletimizin şerefli ve asil bürokratlarına asla lafım yoktur. O yalaka takımı kendini çok iyi bilir zaten.
Şirin gözükmekte üstüne olmayanlar, kendi kendine yetki vererek vazife edinenler, yalaka takımları daha saysam 22 yılı 22 cilde sığdıramam. Bu bahsettiğim yaşanmış hikayelerin bir de kahramanları var. Nasıl yaşadığımız asrın felaketi depremlerde herkesin bir hikayesi varsa AK Parti’de de benim bir hikayem var.
Dik duranı sevmeyen, çalışanı gönderen, biat etmeyeni hain ilan eden, akıllıyı postalayan bir yapının kahramanları size söylüyorum “SİZİNDE GİDECEĞİNİZ BİR ZAMANINIZ OLACAK” vaktiyle abi dediklerine hainlik edenlerden bugünkülere hayır gelmez. Ben az söyledim siz çok anlayın.
Bu önsözümün sahte kahramanlarını isim isim yazmayı düşünüyorum. KALIN SAĞLICAKLA…
ABDULVAHİT GÜRASLAN