Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan 15 temmuz hain darbe girişiminin birinci yıldönümü nedeniyle yazılı olarak yaptığı açıklamasında; Bundan bir yıl önce Fethullahçı Terör Örgütü, bu millete boyun eğdirmeye, yönetime el koymaya yeltendi. Bu girişimi bir darbenin yanında bir işgal girişimi olarak değerlendiriyoruz.
Hain darbe ve işgal girişiminde 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi ve 4 bine yakın silah bu millete karşı kullanıldı.
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT saldırıya uğradı.
Genelkurmay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TRT ve onlarca kurum işgal edildi. Onlarca kurumun işgalini ise millet engelledi.
Darbe girişimi sonucu 249 kahraman kardeşimiz şehit, 2 bin 193kardeşimiz de gazi oldu.
15 Temmuz bize iki şey hatırlatıyor;Birincisi; FETÖ’cü ihanet. İkincisi; kahramanca direniş, vatana sadakat, şehadet ve yeniden diriliş. İhaneti de sadakati de unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Çünkü GAFLETE uyuyan İHANETE uyanır!
15 Temmuz bir şehadet geçididir. Çanakkale’nin kınalı kuzularının, Kafkasların, Sarıkamışların, Yemenlerin hikâyesidir.
15 Temmuz bir şehadet şölenidir!
15 Temmuz bir diriliş gecesidir!
15 Temmuz bir iman manifestosudur!
15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız!
Maalesef üzerinden bir yıl geçmesine rağmen belli kesimlerin hala 15 Temmuz ihanetinin boyutunun idrakinde olmadığını görüyoruz.
Darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı nasıl bir felakete uyanacaklarının farkında bile değiller.
Hiçbir insani, İslamî, ahlaki değer taşımayan bu Bâtınî sapkın örgütlenmenin yapabileceği kötülükler tasavvur ve hayallerimizi aşar. Darbe başarılı olsaydı Eski Türkiye’nin FETÖ'cü modifikasyonuna uyanacaktık.Darbe geçekleşseydi Türkiye bu darbenin arkasındaki üst aklın oyuncağı haline gelecek, ekonomik olarak da bir sömürü ve yağma ülkesine dönüşecekti. 13 yılda dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımız elimizden alınacaktı.Darbe girişimi başarılı olsaydı, muhacirler sığınacak bir yurt bulamayacak, mazlumlar kendilerine uzanan yardım elini kaybedecekti. İşte bu gerçeklerin farkında olan milletin sadık evlatları o gece“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyerek bir insan seline dönüştüler ve zulmün tankını topunu uçağını bombasını ezip geçtiler.
Bu nedenle darbe ve işgal girişiminin başarılı olmasını canları pahasına önleyen şehitlerimize ve gazilerimize bir vatan borçlu olduğumuzu unutmayalım.
Unutmayalım ki; onlar bu millete bu vatanı yeniden hediye ettiler.
Memur-Sen olarak da o gece 1 milyon üyemizle sokağa ilk çıkanlardan olmanın onurunu yaşıyoruz. O gün hiçbir hesap yapmadan, “ama”, “fakat”, “lakin” demeden kelle koltukta, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm / Destanlar yayılır mezarımızdan” diyerek alanlara aktık.
Bu ülkenin büyük küçük yüzlerce binlerce sivil toplum örgütü, mensuplarıyla o gün meydanlara çıktı. Örgütsüz kitleler de o gün aynı duyguyla alanlardaydı.
O gün aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara koyduk; “sen” veya “ben” demedik “biz” olduk. En önemlisi de budur.
"Vatan da, meydanlar da bizim" dedik, alanları kardeşlik alanları kıldık.
Bir olduk, gerçek anlamda biz olduk, ümmet olduk.
En çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeye aslında sahip olduğumuzu gördük: “bir”liğimize, “biz”liğimize.
Gördük ki, düşman ne kadar güçlü, tuzaklar ne kadar profesyonel olursa olsun, şuurlu bir milletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey, alt edemeyeceği hiçbir düşman ve bozamayacağı hiçbir tuzak yoktur Allah’ın izniyle.
Akif’çe dersek:“Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
Evet, milletin toplu vuran yürekleri karşısında tanklar, toplar, uçaklar, helikopterler, FETÖ ve arkasındaki küresel şebeke rezil rüsva oldu, zillet içinde mağlubiyeti tattı.
Hepimiz biliyoruz ki,darbeyi FETÖ değil KÜRESEL AKIL planladı, FETÖ tetikçiliğini yaptı!
15 Temmuz gecesi ellerimizle yakalayıp adalete teslim ettiğimiz hainler türlü ayak oyunları içindeler.
Yıllardır eğitimi aldıkları takiyye ve pişkinlikle, hakikati sulandırma, zihinleri bulandırma, davanın seyrini saptırma, darbe girişimini tartışmaya açma, Gülen’i temize çıkarma, zaman kazanma, hakikati zehirleme amacıyla “kontrollü darbe söylemini son derece örgütlü bir şekilde, bir plan dairesinde ilmek ilmek örmeye çalışıyorlar.
249 şehidimizin hatıralarına ve ailelerine, 2 bin 193 gazimize, kazandığımız 15 Temmuz zaferine sahip çıkalım.
FETÖ davaları, Türkiye’nin darbeler tarihinin kirli parantezini kapatan 15 Temmuz direnişinin son hamlesi olması nedeniyle stratejiktir.Biz millet olarak, bu davanın hem mağduru, hem müştekisi, hem tanığı hem müdahiliyiz.
Millet olarak aklımızla oynanmasına, darbecilerin cezadan kurtulmasına müsaade etmeyeceğiz.
Nasıl ki 15 Temmuz ve devam eden günlerde meydanlarda direniş çadırları kurup nöbet tuttuysak, bugün de Fethullahçı Terör Örgütü, kirli emelleri, ahlaksız stratejileri, algı operasyonlarıyla birlikte tümüyle bertaraf edilene kadar nöbetimizi sürdüreceğiz. O gün ne kadar müteyakkız idiysek bugün de aynı his ve bilinçle teyakkuz halindeyiz.
15 Temmuz’da kanımızla kurtardığımız emanetimizin, davamızın, geleceğimizin, inancımızın, sinsi stratejilerde kaybedilmesine izin vermeyeceğiz.(Hasan Yetmez)
Hain darbe ve işgal girişiminde 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi ve 4 bine yakın silah bu millete karşı kullanıldı.
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT saldırıya uğradı.
Genelkurmay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TRT ve onlarca kurum işgal edildi. Onlarca kurumun işgalini ise millet engelledi.
Darbe girişimi sonucu 249 kahraman kardeşimiz şehit, 2 bin 193kardeşimiz de gazi oldu.
15 Temmuz bize iki şey hatırlatıyor;Birincisi; FETÖ’cü ihanet. İkincisi; kahramanca direniş, vatana sadakat, şehadet ve yeniden diriliş. İhaneti de sadakati de unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Çünkü GAFLETE uyuyan İHANETE uyanır!
15 Temmuz bir şehadet geçididir. Çanakkale’nin kınalı kuzularının, Kafkasların, Sarıkamışların, Yemenlerin hikâyesidir.
15 Temmuz bir şehadet şölenidir!
15 Temmuz bir diriliş gecesidir!
15 Temmuz bir iman manifestosudur!
15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız!
Maalesef üzerinden bir yıl geçmesine rağmen belli kesimlerin hala 15 Temmuz ihanetinin boyutunun idrakinde olmadığını görüyoruz.
Darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı nasıl bir felakete uyanacaklarının farkında bile değiller.
Hiçbir insani, İslamî, ahlaki değer taşımayan bu Bâtınî sapkın örgütlenmenin yapabileceği kötülükler tasavvur ve hayallerimizi aşar. Darbe başarılı olsaydı Eski Türkiye’nin FETÖ'cü modifikasyonuna uyanacaktık.Darbe geçekleşseydi Türkiye bu darbenin arkasındaki üst aklın oyuncağı haline gelecek, ekonomik olarak da bir sömürü ve yağma ülkesine dönüşecekti. 13 yılda dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımız elimizden alınacaktı.Darbe girişimi başarılı olsaydı, muhacirler sığınacak bir yurt bulamayacak, mazlumlar kendilerine uzanan yardım elini kaybedecekti. İşte bu gerçeklerin farkında olan milletin sadık evlatları o gece“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyerek bir insan seline dönüştüler ve zulmün tankını topunu uçağını bombasını ezip geçtiler.
Bu nedenle darbe ve işgal girişiminin başarılı olmasını canları pahasına önleyen şehitlerimize ve gazilerimize bir vatan borçlu olduğumuzu unutmayalım.
Unutmayalım ki; onlar bu millete bu vatanı yeniden hediye ettiler.
Memur-Sen olarak da o gece 1 milyon üyemizle sokağa ilk çıkanlardan olmanın onurunu yaşıyoruz. O gün hiçbir hesap yapmadan, “ama”, “fakat”, “lakin” demeden kelle koltukta, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm / Destanlar yayılır mezarımızdan” diyerek alanlara aktık.
Bu ülkenin büyük küçük yüzlerce binlerce sivil toplum örgütü, mensuplarıyla o gün meydanlara çıktı. Örgütsüz kitleler de o gün aynı duyguyla alanlardaydı.
O gün aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara koyduk; “sen” veya “ben” demedik “biz” olduk. En önemlisi de budur.
"Vatan da, meydanlar da bizim" dedik, alanları kardeşlik alanları kıldık.
Bir olduk, gerçek anlamda biz olduk, ümmet olduk.
En çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeye aslında sahip olduğumuzu gördük: “bir”liğimize, “biz”liğimize.
Gördük ki, düşman ne kadar güçlü, tuzaklar ne kadar profesyonel olursa olsun, şuurlu bir milletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey, alt edemeyeceği hiçbir düşman ve bozamayacağı hiçbir tuzak yoktur Allah’ın izniyle.
Akif’çe dersek:“Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
Evet, milletin toplu vuran yürekleri karşısında tanklar, toplar, uçaklar, helikopterler, FETÖ ve arkasındaki küresel şebeke rezil rüsva oldu, zillet içinde mağlubiyeti tattı.
Hepimiz biliyoruz ki,darbeyi FETÖ değil KÜRESEL AKIL planladı, FETÖ tetikçiliğini yaptı!
15 Temmuz gecesi ellerimizle yakalayıp adalete teslim ettiğimiz hainler türlü ayak oyunları içindeler.
Yıllardır eğitimi aldıkları takiyye ve pişkinlikle, hakikati sulandırma, zihinleri bulandırma, davanın seyrini saptırma, darbe girişimini tartışmaya açma, Gülen’i temize çıkarma, zaman kazanma, hakikati zehirleme amacıyla “kontrollü darbe söylemini son derece örgütlü bir şekilde, bir plan dairesinde ilmek ilmek örmeye çalışıyorlar.
249 şehidimizin hatıralarına ve ailelerine, 2 bin 193 gazimize, kazandığımız 15 Temmuz zaferine sahip çıkalım.
FETÖ davaları, Türkiye’nin darbeler tarihinin kirli parantezini kapatan 15 Temmuz direnişinin son hamlesi olması nedeniyle stratejiktir.Biz millet olarak, bu davanın hem mağduru, hem müştekisi, hem tanığı hem müdahiliyiz.
Millet olarak aklımızla oynanmasına, darbecilerin cezadan kurtulmasına müsaade etmeyeceğiz.
Nasıl ki 15 Temmuz ve devam eden günlerde meydanlarda direniş çadırları kurup nöbet tuttuysak, bugün de Fethullahçı Terör Örgütü, kirli emelleri, ahlaksız stratejileri, algı operasyonlarıyla birlikte tümüyle bertaraf edilene kadar nöbetimizi sürdüreceğiz. O gün ne kadar müteyakkız idiysek bugün de aynı his ve bilinçle teyakkuz halindeyiz.
15 Temmuz’da kanımızla kurtardığımız emanetimizin, davamızın, geleceğimizin, inancımızın, sinsi stratejilerde kaybedilmesine izin vermeyeceğiz.(Hasan Yetmez)