“Ambalajlı zeytin ve zeytinyağı ihracatını arttırmak için tarımsal ürünlerde ihracat iadesi desteklerinde yüzde 100 artış gerekli”
Nuh Tufanı sonrasında Hz. Nuh’un gemisine beyaz bir güvercinin canlılık belirtisi olarak, ağzında zeytin dalı ile dönmesi nedeniyle, zeytin yüzyıllardır barışın simgesi olarak kabul ediliyor.
Zeytin, tüm semavi din kitaplarında da kutsal meyve olarak tanımlanıyor. Zeytin ve zeytinyağından hiçbir kimyasal işleme tabi tutulmadan elde edilen zeytinyağı sağlık açısından pek çok faydayı bünyesinde barındırıyor.
Dünya genelinde, sağlıklı ürün tüketme yükselen bir trend. Bu süreçte zeytin ve zeytinyağına olan talepte sürekli bir artış var. Zeytinyağını en çok zeytin üreticisi olan Akdeniz çanağındaki ülkeler tüketirken, son yıllarda Uzakdoğu ve Amerika’da da zeytinyağı tüketiminde önemli artışlar kaydediliyor.
Dünya genelinde yıllık 3.2 milyon ton zeytinyağı üretimi olurken, tüketim de 3 milyon tonun üzerinde ve bu rakam sürekli artıyor. Türkiye ise; yıllara göre değişmekle birlikte sofralık zeytin üretiminde yıllık ortalama 450 bin tonluk üretimle dünyada ikinci ya da üçüncü sırada yer alırken, zeytinyağı üretiminde ise ortalama 200 bin tonluk üretimle dünya sıralamasında dördüncü ya da beşinci sıranın sahibi oluyor.
Türkiye, 2002 sonrasında zeytincilik sektörüne büyük bir yatırım yaptı. 2002 yılında 90 milyon civarı olan zeytin ağacı varlığımızı bugün 177 milyon seviyelerine çıkardık.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yeni dikim ağaçlarımızın verimli hale gelmesiyle birlikte sofralık zeytin rekoltemiz 1 milyon 200 bin tona, zeytinyağı rekoltemiz ise 650 bin tona ulaşacak.
Bu rekoltelere ulaştığımız takdirde sofralık zeytinde dünya birinciliği Türkiye’nin olurken, zeytinyağında da dünyada ikinci sıraya Türkiye’nin adı yazılacak.
Türkiye, üretimde bu seviyelere ulaştığı takdirde ihracatta da dünya genelinde fiyat yapıcı konuma gelecek. Bugün en parlak sezonumuzda 400 milyon dolar seviyelerinde olan sofralık zeytin ve zeytinyağı ihracatımızın 1.5 milyar dolar seviyelerine çıkmasını bekliyoruz.
Gelecek ile ilgili projeksiyonu ortaya koyduktan sonra 2020 yılının ilk yarısındaki performansımızı ortaya koymak istiyorum.
2020 yılının Ocak – Haziran döneminde Türk zeytincilik sektörü olarak 141 milyon dolarlık ihracata imza attık.
Yılın ilk yarısındaki ihracatımız 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 10’luk düşüş gösterse de, Haziran ayında daha başarılı bir performans ortaya koyduk.
Haziran ayında yüzde 21’lik ihracat artış hızıyla 19 milyon 60 bin dolarlık döviz getirisi sağladık. Sektörümüzün ihracat rakamları pek çok sanayi sektörü ile karşılaştırıldığında küçük gibi görünse de tamamına yakını yerli girdi ile yapılan ihracatımızın katma değerinin yüksekliğini takdirinize bırakıyorum.
Zeytin ve zeytinyağı sektörünü domine eden bir oyuncu olabilmemiz için sürekliliğimizin olması gerekiyor. Bunun yolu da üretimde verimlilikten geçiyor. İspanya 330 milyon zeytin ağacı varlığı ile her yıl 1.5 milyon tonun üzerinde zeytinyağı üretirken, Türkiye’nin 177 milyon zeytin ağacından ortalama 200 bin ton zeytinyağı alması izaha muhtaç. Kamu ve özel sektör olarak zeytincilik sektöründe verimliliği arttıracak adımları hızla atmamız gerekiyor.Bu adımları attığımız takdirde yıllık 21 bin ton seviyesinde olan kutulu zeytinyağı ihracatımızı da arttırmanın formülünü bulmuş oluruz. Aksi takdirde Türkiye’nin zeytinyağında var yıllarında dünyanın stokçusu olmaktan öte gitmemiz mümkün olmaz.
Mevcut durumda Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı ihracatında lider pazarlarına baktığımız zaman Sofralık zeytin ihracatımızda ilk 5 ülke, sırasıyla, Almanya, Irak, Romanya, ABD ve Bulgaristan şeklinde olurken, zeytinyağında ABD, Suudi Arabistan ve Japonya en önemli ihraç pazarlarımız arasında yer aldı.
Ülke olarak bizim dünya zeytin ve zeytinyağı ticaretinde daha fazla söz sahibi olmamız ve ihracatta sürekliliği sağlamamızın yolu üretim artışından geçiyor. 150 milyonu meyve veren, 30 milyonu henüz verime geçmemiş, toplamda 180 milyona ulaşan ağaç varlığımızın önümüzdeki yıllarda, küresel iklim değişikliğinin elverdiği ölçüde, kademeli olarak verime geçmesiyle birlikte, biz de inşallah dünya ticaretinde yavaş yavaş ağırlığımızı hissettireceğiz.
(Haber Merkezi)
Nuh Tufanı sonrasında Hz. Nuh’un gemisine beyaz bir güvercinin canlılık belirtisi olarak, ağzında zeytin dalı ile dönmesi nedeniyle, zeytin yüzyıllardır barışın simgesi olarak kabul ediliyor.
Zeytin, tüm semavi din kitaplarında da kutsal meyve olarak tanımlanıyor. Zeytin ve zeytinyağından hiçbir kimyasal işleme tabi tutulmadan elde edilen zeytinyağı sağlık açısından pek çok faydayı bünyesinde barındırıyor.
Dünya genelinde, sağlıklı ürün tüketme yükselen bir trend. Bu süreçte zeytin ve zeytinyağına olan talepte sürekli bir artış var. Zeytinyağını en çok zeytin üreticisi olan Akdeniz çanağındaki ülkeler tüketirken, son yıllarda Uzakdoğu ve Amerika’da da zeytinyağı tüketiminde önemli artışlar kaydediliyor.
Dünya genelinde yıllık 3.2 milyon ton zeytinyağı üretimi olurken, tüketim de 3 milyon tonun üzerinde ve bu rakam sürekli artıyor. Türkiye ise; yıllara göre değişmekle birlikte sofralık zeytin üretiminde yıllık ortalama 450 bin tonluk üretimle dünyada ikinci ya da üçüncü sırada yer alırken, zeytinyağı üretiminde ise ortalama 200 bin tonluk üretimle dünya sıralamasında dördüncü ya da beşinci sıranın sahibi oluyor.
Türkiye, 2002 sonrasında zeytincilik sektörüne büyük bir yatırım yaptı. 2002 yılında 90 milyon civarı olan zeytin ağacı varlığımızı bugün 177 milyon seviyelerine çıkardık.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yeni dikim ağaçlarımızın verimli hale gelmesiyle birlikte sofralık zeytin rekoltemiz 1 milyon 200 bin tona, zeytinyağı rekoltemiz ise 650 bin tona ulaşacak.
Bu rekoltelere ulaştığımız takdirde sofralık zeytinde dünya birinciliği Türkiye’nin olurken, zeytinyağında da dünyada ikinci sıraya Türkiye’nin adı yazılacak.
Türkiye, üretimde bu seviyelere ulaştığı takdirde ihracatta da dünya genelinde fiyat yapıcı konuma gelecek. Bugün en parlak sezonumuzda 400 milyon dolar seviyelerinde olan sofralık zeytin ve zeytinyağı ihracatımızın 1.5 milyar dolar seviyelerine çıkmasını bekliyoruz.
Gelecek ile ilgili projeksiyonu ortaya koyduktan sonra 2020 yılının ilk yarısındaki performansımızı ortaya koymak istiyorum.
2020 yılının Ocak – Haziran döneminde Türk zeytincilik sektörü olarak 141 milyon dolarlık ihracata imza attık.
Yılın ilk yarısındaki ihracatımız 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 10’luk düşüş gösterse de, Haziran ayında daha başarılı bir performans ortaya koyduk.
Haziran ayında yüzde 21’lik ihracat artış hızıyla 19 milyon 60 bin dolarlık döviz getirisi sağladık. Sektörümüzün ihracat rakamları pek çok sanayi sektörü ile karşılaştırıldığında küçük gibi görünse de tamamına yakını yerli girdi ile yapılan ihracatımızın katma değerinin yüksekliğini takdirinize bırakıyorum.
Zeytin ve zeytinyağı sektörünü domine eden bir oyuncu olabilmemiz için sürekliliğimizin olması gerekiyor. Bunun yolu da üretimde verimlilikten geçiyor. İspanya 330 milyon zeytin ağacı varlığı ile her yıl 1.5 milyon tonun üzerinde zeytinyağı üretirken, Türkiye’nin 177 milyon zeytin ağacından ortalama 200 bin ton zeytinyağı alması izaha muhtaç. Kamu ve özel sektör olarak zeytincilik sektöründe verimliliği arttıracak adımları hızla atmamız gerekiyor.Bu adımları attığımız takdirde yıllık 21 bin ton seviyesinde olan kutulu zeytinyağı ihracatımızı da arttırmanın formülünü bulmuş oluruz. Aksi takdirde Türkiye’nin zeytinyağında var yıllarında dünyanın stokçusu olmaktan öte gitmemiz mümkün olmaz.
Mevcut durumda Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı ihracatında lider pazarlarına baktığımız zaman Sofralık zeytin ihracatımızda ilk 5 ülke, sırasıyla, Almanya, Irak, Romanya, ABD ve Bulgaristan şeklinde olurken, zeytinyağında ABD, Suudi Arabistan ve Japonya en önemli ihraç pazarlarımız arasında yer aldı.
Ülke olarak bizim dünya zeytin ve zeytinyağı ticaretinde daha fazla söz sahibi olmamız ve ihracatta sürekliliği sağlamamızın yolu üretim artışından geçiyor. 150 milyonu meyve veren, 30 milyonu henüz verime geçmemiş, toplamda 180 milyona ulaşan ağaç varlığımızın önümüzdeki yıllarda, küresel iklim değişikliğinin elverdiği ölçüde, kademeli olarak verime geçmesiyle birlikte, biz de inşallah dünya ticaretinde yavaş yavaş ağırlığımızı hissettireceğiz.
(Haber Merkezi)