Türkiye Aile Meclisi Hatay il başkanlığı 10 Şubat günü İstanbul sözleşmesinin bakanlar kuruluna imzalatılması ile ilgili basın açıklaması yayınladı. Türkiye Aile Meclisi Hatay İl Başkanı Gülsüm Yılmaz
yayınladığı açıklamada, “Basın aracılığıyla kamuoyu nezdinde ilgililere çağrıda bulunuyoruz. Bugün 10 Şubat İstanbul Sözleşmesinin Bakanlar Kurulunun imzasına sunulduğu gündür. O gün güneş tutulsaydı da İstanbul’un üzerine bu leke konmasaydı! AK Parti Genel Başkan vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un dediği gibi “İstanbul Sözleşmesi nasıl gelmişse öyle de gitmelidir.” Ülkemizin esaret kokan bu tür kıytırık sözleşmelerden kurtulmasını istiyoruz. Zinanın tekrardan suç olmasını istiyoruz. Aile şiddetinin temelinde içki, kumar zina vardır. Sizi yaratan sizi sizden iyi bilendir. İstanbul Sözleşmesinin 3.Maddesinin (f) fıkrası babanın kız çocuğuna nasihatini dahi suç sayılabilmektedir. Bu sözleşme şiddet kavramını Ekonomik, Psikolojik, Cinsel ve Fiziki şiddet olarak çeşitlendirip neyin şiddet neyin olmadığı anlaşılır olmaktan çıkarmıştır. “Ey iman edenler, nefsinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” ayeti gereği baba çocuğuna nasihat etmekle yükümlü olmasına rağmen bu madde buna bile engel olabilmektedir. Bundan dolayı evden atılan babalar var. 4.Maddedeki “Cinsel yönelim” hakkı ile eşcinselliğe, LGBT olarak kendini ifade eden sapkın kimselere kapı aralamaktadır. İnsanlık tarihi boyunca Lut kavminin aşırılığı dışında bu anormal ilişkiyi benimseyen kimse olmadığı halde, ezan okuyan bu diyarlarda bu taleplere kapı açmak vicdanla, imanla bağdaşmaz! Heyhat diye bağırıyoruz! Bu sözleşmenin 12. Maddesinin 5. Bendi kadına yönelik şiddetle ilgili örf, adet, gelenek sözde namus ve din adına ileri sürülen hiçbir normu kabul etmiyor, bu değer yargılarının kökünün kazılması lazım diyor, bundan daha büyük bir felaket var mı? Bu madde apaçık İlahi Kitabımız olan Kur’an-ı Kerime meydan okuyor. 48.Maddesine göre aralarında davalık olan karı koca arasına uzlaşmacının girmesi yasaktır deniyor. Uzlaşma komisyonlarının hukukta her geçen gün adalet mekanizmasını rahatlattığı halde neden bu konuda uzlaşmanın önü kapanıyor?
ASIL AMAÇ BOŞANMAYI HIZLANDIRMAK MIDIR?
Kur’an hakem olayını tavsiye/emir ederken bu sözleşme bunu yasaklamaktadır. CEDAW’ın genişletilmiş hali olan İstanbul Sözleşmesine göre kadın erkek eşit olup evin reisi yoktur. Bu, bir ailenin yönetim kalitesi açısından bir felakettir, kadın erkek arasında daima bir tartışmaya sebep olmaktadır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesiyle kadını erkeğe, erkeği kadının hizasına getirmeyi rollerinin değişmesini hedef edinen bu sözleşme insanlığın yaratılış tarzına karşı isyan edilmektedir." Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları oruçları kabul olmaz." (mürşid-ün-nisa) diyen bir İslam’ın mensuplarına, İstanbul sözleşmesinin yapılması İslam’da kadına verilen hak ve değeri görmemezliğe gelmektir. Kur’an Erkeğin aile reisi olduğunu söylerken, kadının mehri de kazancıda kadınındır ancak erkek öyle değil, bakmakla geçindirmekle mükelleftir. Kadını hem dışarıda hem evde çalıştırmak zulümdür. Kadın erkeğe Allah’ın emanetidir. Hatta ki kadın çocuğunu dahi emzirmek istemediğinde ona ücret karşılığın da sütanne temin etmek zorundadır. Kadına böylesi haklar veren İslam karşısında İstanbul sözleşmesi nasıl kabul edilebilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav), erkeğe benzeyen kadını, kadına benzeyen erkeği lanetlemektedir. Tüm hanım kardeşlerime sesleniyoruz Allah’ın bizlere tanıdığı hakları hiç kimse hiç bir yasa hiç bir sözleşme sağlayamaz.
Rus lideri Putin bu sözleşmeyi reddetti, Macaristan Meclisi alternatif bir paketle reddetti, Ermenistan halkı uygulanmasın, diye imza kampanyası açmışken, bizim ülkemize ne oluyor ki biz bu sözleşmeye karşı bu kadar pasif kalıyoruz? bu sözleşme baz alınarak dolandırıcı evlilik çeteleri türedi. Halk 83 Milyonluk nüfusuyla dipdiri, ama sözleşme bir kenarda duruyor. Bu İstanbul Sözleşmesinin tüm yetkililer tarafından reddedilmesi için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz. Bu sözleşme camimize de, kitabınıza da, evimize de müdahale edip hayatın tadını kaçırıyor. Tüm halkımızı Aile değerlerimizi yok eden İstanbul Sözleşmesinin fesh edilmesine karşı birlik olmaya davet ediyoruz.
Bu hususta bizlere destek veren tüm STK kuruluşlarına bizleri bu kutlu mübarek davada yalnız bırakmadıkları için Allah razı olsun diyor ve Türkiye Aile Meclisi olarak çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Haber: Tuncay DAMLAR
yayınladığı açıklamada, “Basın aracılığıyla kamuoyu nezdinde ilgililere çağrıda bulunuyoruz. Bugün 10 Şubat İstanbul Sözleşmesinin Bakanlar Kurulunun imzasına sunulduğu gündür. O gün güneş tutulsaydı da İstanbul’un üzerine bu leke konmasaydı! AK Parti Genel Başkan vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un dediği gibi “İstanbul Sözleşmesi nasıl gelmişse öyle de gitmelidir.” Ülkemizin esaret kokan bu tür kıytırık sözleşmelerden kurtulmasını istiyoruz. Zinanın tekrardan suç olmasını istiyoruz. Aile şiddetinin temelinde içki, kumar zina vardır. Sizi yaratan sizi sizden iyi bilendir. İstanbul Sözleşmesinin 3.Maddesinin (f) fıkrası babanın kız çocuğuna nasihatini dahi suç sayılabilmektedir. Bu sözleşme şiddet kavramını Ekonomik, Psikolojik, Cinsel ve Fiziki şiddet olarak çeşitlendirip neyin şiddet neyin olmadığı anlaşılır olmaktan çıkarmıştır. “Ey iman edenler, nefsinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” ayeti gereği baba çocuğuna nasihat etmekle yükümlü olmasına rağmen bu madde buna bile engel olabilmektedir. Bundan dolayı evden atılan babalar var. 4.Maddedeki “Cinsel yönelim” hakkı ile eşcinselliğe, LGBT olarak kendini ifade eden sapkın kimselere kapı aralamaktadır. İnsanlık tarihi boyunca Lut kavminin aşırılığı dışında bu anormal ilişkiyi benimseyen kimse olmadığı halde, ezan okuyan bu diyarlarda bu taleplere kapı açmak vicdanla, imanla bağdaşmaz! Heyhat diye bağırıyoruz! Bu sözleşmenin 12. Maddesinin 5. Bendi kadına yönelik şiddetle ilgili örf, adet, gelenek sözde namus ve din adına ileri sürülen hiçbir normu kabul etmiyor, bu değer yargılarının kökünün kazılması lazım diyor, bundan daha büyük bir felaket var mı? Bu madde apaçık İlahi Kitabımız olan Kur’an-ı Kerime meydan okuyor. 48.Maddesine göre aralarında davalık olan karı koca arasına uzlaşmacının girmesi yasaktır deniyor. Uzlaşma komisyonlarının hukukta her geçen gün adalet mekanizmasını rahatlattığı halde neden bu konuda uzlaşmanın önü kapanıyor?
ASIL AMAÇ BOŞANMAYI HIZLANDIRMAK MIDIR?
Kur’an hakem olayını tavsiye/emir ederken bu sözleşme bunu yasaklamaktadır. CEDAW’ın genişletilmiş hali olan İstanbul Sözleşmesine göre kadın erkek eşit olup evin reisi yoktur. Bu, bir ailenin yönetim kalitesi açısından bir felakettir, kadın erkek arasında daima bir tartışmaya sebep olmaktadır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesiyle kadını erkeğe, erkeği kadının hizasına getirmeyi rollerinin değişmesini hedef edinen bu sözleşme insanlığın yaratılış tarzına karşı isyan edilmektedir." Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları oruçları kabul olmaz." (mürşid-ün-nisa) diyen bir İslam’ın mensuplarına, İstanbul sözleşmesinin yapılması İslam’da kadına verilen hak ve değeri görmemezliğe gelmektir. Kur’an Erkeğin aile reisi olduğunu söylerken, kadının mehri de kazancıda kadınındır ancak erkek öyle değil, bakmakla geçindirmekle mükelleftir. Kadını hem dışarıda hem evde çalıştırmak zulümdür. Kadın erkeğe Allah’ın emanetidir. Hatta ki kadın çocuğunu dahi emzirmek istemediğinde ona ücret karşılığın da sütanne temin etmek zorundadır. Kadına böylesi haklar veren İslam karşısında İstanbul sözleşmesi nasıl kabul edilebilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav), erkeğe benzeyen kadını, kadına benzeyen erkeği lanetlemektedir. Tüm hanım kardeşlerime sesleniyoruz Allah’ın bizlere tanıdığı hakları hiç kimse hiç bir yasa hiç bir sözleşme sağlayamaz.
Rus lideri Putin bu sözleşmeyi reddetti, Macaristan Meclisi alternatif bir paketle reddetti, Ermenistan halkı uygulanmasın, diye imza kampanyası açmışken, bizim ülkemize ne oluyor ki biz bu sözleşmeye karşı bu kadar pasif kalıyoruz? bu sözleşme baz alınarak dolandırıcı evlilik çeteleri türedi. Halk 83 Milyonluk nüfusuyla dipdiri, ama sözleşme bir kenarda duruyor. Bu İstanbul Sözleşmesinin tüm yetkililer tarafından reddedilmesi için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz. Bu sözleşme camimize de, kitabınıza da, evimize de müdahale edip hayatın tadını kaçırıyor. Tüm halkımızı Aile değerlerimizi yok eden İstanbul Sözleşmesinin fesh edilmesine karşı birlik olmaya davet ediyoruz.
Bu hususta bizlere destek veren tüm STK kuruluşlarına bizleri bu kutlu mübarek davada yalnız bırakmadıkları için Allah razı olsun diyor ve Türkiye Aile Meclisi olarak çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Haber: Tuncay DAMLAR