Cami Uzun çarşı ile Tenekeciler çarşısı arasında bulunan 1487 numaralı parselde bulunuyor. Müftü Mehmet Efendi Zahariye yeni cami vakfına ait olduğundan Zahariye Müftü Efendi Camii olarak ta bilinir. Cami avlusuna Uzun çarşı ve Yenicami sokaktan yuvarlak kemerli iki kapıdan girilir. Avlusu düzgün kesme taşla kaplıdır. İki sivri kemer, dikdörtgen kesme taştan kaideli, araları ahşap, pencerelerle aydınlığı sağlanan üzeri ahşap örtülü bir son cemaat yeri mevcut. Kuzey duvarında yuvarlak kemerli pencereler ve girişin sağ ve solunda sivri kemerli sağır Nişli mihrap yeler vardır. Camiye büyük sivri kemerli taç kapı ve ortasında kitabesi bulunan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilir. İki yan mahal büyük sivri kemerli ve çapraz tonozludur.
Mihrap sade, dikdörtgen, silmeli ve sivri kemerlidir. Mermerden klasik minberi vardır. 2 Arap kemerli tozluğu ve yanlarında at nalı kemerli bir geçiş yeri vardır. Kuzeybatı kısmına bitişik yüksek dikdörtgen kaideli poligonal gövdeli ahşap şerefli minaresi vardır. Camii muntazam kesme taştan yapılmış olup avlu içinde 8 gen bir taştan şadırvan vardır. Harim kapı kemerindeki süslemeler ve iki renkli taş işçiliği dikkati çeker. Son cemaat yeri kapısının çivi kullanmadan yapılmış özel bir kapıdır. Cami pek çok kez onarım görmüştür. Bu camiinin Hatay mücadelesinde özel bir yeri vardır.(*)
Cami, Kültür ve tabiat Varlıklarını koruma kurulunun15.11.1985 tarihinde almış olduğu 1558 kararıyla Tescil edilerek korumaya alınmıştır.
-----------------------------
(*)Hatay kurtuluş mücadelesi sırasında yeni cami olayı olarak bilinen hadisenin önemli bir yeri vardır.1394 yılının Ramazan ayında Antakya’da meşhur yobazlardan “Kürt Hoca” Yenicami’de vaaza veriyor ve Türkiye’deki devrimleri kötülüyor. Vaazında Anadolu’da devrimleri yapanların, Türk ulusuna şapka giydirenlerin, şapka giyenlerin, şeriat kanunlarını kaldıranların, Latin harflerini kabul edenlerin başta Mustafa Kemal olmak üzere hepsinin kafir olduğunu söyler. Türkler olarak Kürt Hocanın bu ipe sapa gelmez saçmalarına bir son verilerek susturulmasını isterler. Bu konuyu o zaman çıkan Yenigün gazetesinde manşetlere taşır. Bir kaç gün sonra kaymakamlıktan bir açıklama yapılarak, Kürt hocanın artık vaazlarının yasaklandığı açıklanır. Yasaklanma haberi Yenigün gazetesiyle halka duyurulur. Ancak bu yasağa rağmen Kürt hoca yeni camide vaazına devam eder. Bundan sonraki gelişmeleri Yenigün gazetesi sahibi Selim Çelenk Hatıralarında şöyle anlatıyor;
Ben camiden geliyorum. Kürt Hocanın vaazını kulaklarımla işittim, deyince elimdeki kalemi bırakarak telefonla kaymakam Muhtar beyi aradım, durumu kendisine anlattım. Kaymakam Muhtar Bey de olaya inanmak istemedi. Bunun üzerine Yenicami ye gidip durumu izleyeceğimi söyledim. Muhtar bey “Ben şimdi geliyorum” dedi.
Matbaamız Yenicami’nin 100 metre yakınındaydı. Doğru Yenicami’ye koştum. Abdülgani Türkmen’in iddiası doğruydu. Kürt Hoca vaazını bitirmişti. Cemaat dağılmak üzere ayağa kalkmıştı. Kürt Hoca da arkasında destekçileri olduğu halde, sanki meydan savaşı kazanmış, muzaffer bir kumandan edasıyla caminin harem dairesinden çıkıyordu. Kendisine doğru yürüdüm. Avlunun ortasında yüzyüze geldik.
Mihrap sade, dikdörtgen, silmeli ve sivri kemerlidir. Mermerden klasik minberi vardır. 2 Arap kemerli tozluğu ve yanlarında at nalı kemerli bir geçiş yeri vardır. Kuzeybatı kısmına bitişik yüksek dikdörtgen kaideli poligonal gövdeli ahşap şerefli minaresi vardır. Camii muntazam kesme taştan yapılmış olup avlu içinde 8 gen bir taştan şadırvan vardır. Harim kapı kemerindeki süslemeler ve iki renkli taş işçiliği dikkati çeker. Son cemaat yeri kapısının çivi kullanmadan yapılmış özel bir kapıdır. Cami pek çok kez onarım görmüştür. Bu camiinin Hatay mücadelesinde özel bir yeri vardır.(*)
Cami, Kültür ve tabiat Varlıklarını koruma kurulunun15.11.1985 tarihinde almış olduğu 1558 kararıyla Tescil edilerek korumaya alınmıştır.
-----------------------------
(*)Hatay kurtuluş mücadelesi sırasında yeni cami olayı olarak bilinen hadisenin önemli bir yeri vardır.1394 yılının Ramazan ayında Antakya’da meşhur yobazlardan “Kürt Hoca” Yenicami’de vaaza veriyor ve Türkiye’deki devrimleri kötülüyor. Vaazında Anadolu’da devrimleri yapanların, Türk ulusuna şapka giydirenlerin, şapka giyenlerin, şeriat kanunlarını kaldıranların, Latin harflerini kabul edenlerin başta Mustafa Kemal olmak üzere hepsinin kafir olduğunu söyler. Türkler olarak Kürt Hocanın bu ipe sapa gelmez saçmalarına bir son verilerek susturulmasını isterler. Bu konuyu o zaman çıkan Yenigün gazetesinde manşetlere taşır. Bir kaç gün sonra kaymakamlıktan bir açıklama yapılarak, Kürt hocanın artık vaazlarının yasaklandığı açıklanır. Yasaklanma haberi Yenigün gazetesiyle halka duyurulur. Ancak bu yasağa rağmen Kürt hoca yeni camide vaazına devam eder. Bundan sonraki gelişmeleri Yenigün gazetesi sahibi Selim Çelenk Hatıralarında şöyle anlatıyor;
Ben camiden geliyorum. Kürt Hocanın vaazını kulaklarımla işittim, deyince elimdeki kalemi bırakarak telefonla kaymakam Muhtar beyi aradım, durumu kendisine anlattım. Kaymakam Muhtar Bey de olaya inanmak istemedi. Bunun üzerine Yenicami ye gidip durumu izleyeceğimi söyledim. Muhtar bey “Ben şimdi geliyorum” dedi.
Matbaamız Yenicami’nin 100 metre yakınındaydı. Doğru Yenicami’ye koştum. Abdülgani Türkmen’in iddiası doğruydu. Kürt Hoca vaazını bitirmişti. Cemaat dağılmak üzere ayağa kalkmıştı. Kürt Hoca da arkasında destekçileri olduğu halde, sanki meydan savaşı kazanmış, muzaffer bir kumandan edasıyla caminin harem dairesinden çıkıyordu. Kendisine doğru yürüdüm. Avlunun ortasında yüzyüze geldik.