Zaman ve mevsimler de tıpkı kâinatın aynası olan insanlar gibi belirli bir fıtrat üzere yaratılmışlardır. Birbirini takip eden gün ve mevsimlerin bir kısmı diğerlerine göre fazîletli kılınmış ve bu durum insanlara haber-i sâdık yoluyla bildirilmiştir. Ümmetler de kendilerine tebliğ için vazifeli olarak gönderilmiş olan rasûl ve nebîler vasıtasıyla bu mukaddes bilgiye uygun olarak, bazı zaman dilimlerini ihyâ etme konusuna özellikle ihtimâm göstermişlerdir. Üzerinde duracağımız üç ayların fazîletini Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Recep Allah’ın ayı, Şa‘bân benim ayım ve Ramazân ümmetimin ayıdır” (Deylemî, el-Firdevs, No.3276, 2/275) şeklinde ifâde buyurmuştur. Müslümanlar için üç aylar ve diğer bazı mübârek gün ve gecelerin de dışında her gün yapılabilecek nafile ibâdetler elbette mevcuttur. Dolayısıyla sâlih bir niyet ve ihlâs ile gerçekleştirilecek ameller, gerçekleştirildiği vakitte bir insan için isticâb vesilesi birer kabul vakti; icâbet saatine dönüşebilecektir. Kişinin evsâfı aynı zamanda vakitlere de bereket kazandıracaktır. Sene boyunca Cuma günü ve gecelerini ihyâ edip Pazartesi-Perşembe ve eyyâm-ı biyz oruçlarını tutan, gücü yettiği kadar nâfile ibâdetlerle meşgul olanlar için; Receb-i Şerîf ayı ile birlikte girerek Şa‘bân-ı Şerîf ile devam edip Ramazân-ı Şerîf ile son bulan birbiri ardınca sıralanmış her biri ayrı fazîletlere sahip üç aylar, çok daha fazla şey ifade edecektir hiç şüphesiz. Bunun yanında; çok arzu etmelerine rağmen senenin sair günlerinde muhtelif maniler sebebiyle diledikleri şekilde amel ve ibadetlerle meşguliyete muvaffâk olamayanlar için ‘üç aylar’ yeni bir başlangıç, yeni bir bilinç, kazanılan hasletleri bütün bir seneye teşmil etme vesilesine dönüşecektir. İstiğfâr ve Duâ ile Başlayıp İbâdetlerle Sürdürmek Receb-i Şerîf ayına girildiğinde her yeni başlangıçta olduğu gibi işe tevbe ve istiğfâr ederek geçmişi silip bu mukaddes mevsime geride bırakılan seneler için pişmanlık; gelecek için kararlılık esasına uygun bir başlangıç yapılmalıdır. “De ki: Ey (günah işlemekle) haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü o Ğafûr ve Rahîm’dir” (Zümer Sûresi:53) âyet-i kerîmesi, rabbimizden asla ümit kesmemeyi ve bağışlanma konusunda Allah Te‘âlâya sığınmayı telkin buyurarak bize yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan bir kandil olmaktadır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in üç ayların başlangıcı olan Receb ayı girdiğinde yaptığı: “Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına ulaştır.” (Ahmed İbnü Hanbel, el-Müsned, 1/259) şeklindeki duâsı bizler için konunun ehemmiyetini kavrama açısından önemli bir delildir. Haram aylardan biri olması hasebiyle Receb-i Şerîf ayında sevaplar katbekat katlanacaktır. En önemli hususiyeti bağışlanma ayı olan ve büyükler tarafından “azatlılar ayı” olarak anılan bu ayda oruç tutmanın fazîleti de pek büyüktür. Bilhassa ilk gününü oruçlu geçirmek ve ay boyunca imkânlar elverdiği kadar oruç tutmak Receb-i Şerîf’i ihyâ ve nice müjdelere nâiliyet açısından önemli bir tavır olacaktır. Mevlâ Te’âlâ: “(Habîbim) De ki: Eğer duânız ve ibâdetiniz olmasa, Rabbiniz size ne diye değer versin” (Haşr Sûresi:18) buyurarak kulları değerli kılan asıl unsurun ‘kulluk’ olduğu vurgusuyla beraber, duâ ve ibâdetleri artırarak düzenli olarak sürdürmenin önemini de beyan etmiştir. Receb-i Şerîf’in girişiyle birlikte kavuşacağımız bu mübârek mevsim sırasıyla; bu ayda bulunan Reğâib ve Mi‘râc geceleriyle, daha sonra Şa‘bân-ı Şerîf ayı ve bu ayda bulunan Berât gecesiyle ve Ramazân-ı Şerîf ayıyla birlikte devam edip bu ayda yer alan Kadîr gecesiyle nihâyete erecektir. Rabbimiz Azze ve Celle müstefîd eylesin. Âmîn.
Yazarlar
Yayınlanma: 17 Mart 2018 - 14:58
Üç Aylara Girerken
Zaman ve mevsimler de tıpkı kâinatın aynası olan insanlar gibi belirli bir fıtrat üzere yaratılmışlardır
Yazarlar
17 Mart 2018 - 14:58