TMMOB Şehir Plancıları Odası, Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde rezerv yapı alanı ilân edilen bölgenin mimarlık firmaları arasında paylaştırılmasına tepki gösterdi, yaşananları “sonu hüsrana varacak bir yaklaşım” olarak nitelendirdi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Şehir Plancıları Odası (ŞPO), “Antakya, bir grup ‘star’ mimara parsel parsel bölüştürülerek, plansız, katılımsız, projeci bir yaklaşımla yeniden inşa edilemez” başlıklı yazılı bir açıklama yayımladı. ŞPO; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 14 Kasım 2023 tarihli kararıyla, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen kentlerden biri olan Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerindeki 207 hektarlık bölgenin ‘rezerv yapı alanı’ ilân edildiğini hatırlattı. Söz konusu bölgenin yeniden inşa süreci için kimi mimarlık ofisleri arasında bölüştürülerek tasarım süreçlerine başlandığına ilişkin haberlere dikkat çeken ŞPO, şunları kaydetti: “Konuya ilişkin yapılan açıklama ve paylaşımlar takip edildiğinde, katılımcı planlama süreci ve bütüncül imar planı çalışması olmaksızın, söz konusu alanda yalnızca hukuki geçerliliği tartışmalı bir master plan ve üç boyutlu görseller ile, çoğunlukla İstanbul’da gerçekleştirilen çalıştaylar aracılığıyla alana yönelik çalışmaların ilerletildiği bilinmektedir. Ancak alana dair mikrobölgeleme etütleri ile plana altlık oluşturan ve mevzuatta tanımlanan kapsamlı analizlerin tamamlanıp tamamlanmadığı, yurttaşların karar alma süreçlerine katılımının sağlanıp sağlanmadığı gibi hususlara ilişkin kamuoyu açık ve doyurucu biçimde bilgilendirilmemiştir.”
“SONU HÜSRANA VARACAK BİR YAKLAŞIM”
ŞPO, depremde yıkıma uğramış bölgenin tamamının kapsamlı bir şekilde ele alınması, şehircilik ilke ve esasları çerçevesinde halkın karar alma süreçlerine katılımının sağlandığı bir sürecin ilerletilmesi gerektiğini belirtti, mevcut yaklaşımı ise şu sözlerle eleştirdi: “Parçacıl ve projeci yaklaşımla, kent merkezinin farklı mimarlık firmaları arasında parsellenmesi ve paylaştırılması eliyle yıkıma uğramış yerleşim alanlarımızın yeniden ihya edilmesini beklemek, sonu hüsrana varacak bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın bugüne kadar siyasi iktidarı deprem sonrası süreçte ciddi yanlışlara yönlendirdiği açıkça görülmektedir. Deprem bölgesindeki yıkım sadece konut ve yapı ölçeğinde düşünüldüğü için, çözüm ölçeği yanlış biçimde bina ve sokak ölçeğine indirgenmiştir. Dolayısıyla bölge ve kent ölçeğinde yıkım yaşanmış olmasına rağmen sorunun ölçeği yanlış biçimde ortaya konulduğu için, çözümün yöntemi de yanlış kurgulanmış ve Hatay’ın ihyası iddiasıyla kentin bir bölümü bir grup mimar topluluğuna bırakılmıştır.”
“HATAY’IN ‘STAR’ MİMARLAR TOPLULUĞUNA İHTİYACI YOK”
“Tüm bu kaotik ortam devam ederken kentin hala bir planı yoktur” diyen ŞPO, bölge ve kent ölçeğinden başlayarak planlama sürecinin bir an önce devreye sokulması gerektiğini vurguladı. ŞPO, “Açık şekilde ifade ediyoruz ki; Hatay’ın ihtiyacı olan, bir araya getirilmiş ‘star’ mimarlar topluluğu değil, kenti tüm sektörleri ile birlikte ele alacak ve yakın çevresi ile birlikte uzun vadeli gelişimini de yönlendirecek akılcı ve katılımcı bir yaklaşımla üretilmiş planlama çalışmalarıdır” dedi ve ilgili tüm meslek insanlarını da benzer bir duruşa sergilemeye davet etti.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN