Saadet Partisi Genel İdare Kurul üyesi Necmettin Çalışkan Antakya Otelinde Genel Başkan Temel karamollaoğlu ile birlikte basına verdikleri kahvaltıya hem bir köşe yazarı, hem de bir STK temsilcisi olarak beni de davet etti.
Uzun yıllardır dostluğumuz olan ve her zaman çalışkanlığı ve fedakarlığıyla gönlümde özel bir yeri olan Necmettin Çalışkan’ın bu davetini reddedemezdim. Aynı zamanda Saadet Partisi Genel Başkanı olan Temel Karamollaoğlu’na kafamda biriken soruları sormam için iyi bir fırsat olarak görmüştüm.
Temel Karamollaoğlu’nu yakından olmasa bile ta Sivas Belediye Başkanlığı döneminden beridir basından takip eder, hakkında özellikle Sivas olayları hakkında iftira niteliğinde olan yazıları hep okurdum.
Hatay’a IHH’nın Suriyeli yetimler için Reyhanlı’da açtığı yetimler köyünün açılışı için geldiğini kısaca anlattıktan sonra buradan Suriye iç savaşına geçti.
Suriye’ye gidiş ve Esad’la partisinin görüşmelerininin kamuoyuna çok yanlış aksettirildiğinin altını çizdikten sonra kendilerinin şu an yüzbinleri bulan ölümleri durdurmak için bu görüşmeleri yaptıklarını anlattı.
Ancak Davutoğlu dışişleri bakanlığı sırasında hükümetin savaşın ilk başlangıç yıllarında 6 ay boyunca Esad’la görüşmesine rağmen bunu başaramamış iken kendilerinin hangi sihirli değnekle bunu başarabileceklerine dair herhangi bir şey söylemedi.
Ancak haklı olduğu bir yön vardı ki Türkiye Hükümetinin Rusya’nın tek Ortadoğu limanı ve üssü olan yeri bırakmayacağının ve bu savaşa dahil olacağının hesaplanmaması, ayrıca İran’ın kendi hesaplarının buralar için elzem olduğunun tahmin edilmemesiyle ilgili görüşleriydi.
Normalde İran’ın Suriye konusunda yönetime çok sıcak bakmasa da coğrafi hesapları gereği müdahil olduğunu anlattı ve bizim bunları hesaba katmamız gerektiğini söyledi.
Sorulan bir soru üzerine ise CB Tayyip Erdoğan ile Trump’un görüşmesinin ne nokta ne de virgülle izah edilemeyeceğini söylerken olsa olsa noktalı virgülle izah edileceğini anlattı.
ABD’yi sadece başkanların yönetmediğini, kaldı ki Trump’un koltuğunun çok sağlam olmadığını, ABD yönetiminde Pentagon, CIA, Yahudi kuruluşları ve silah fabrikalarının etken olduğunu, uzun vadeli planları ve harıtalarının bir günde değişmeyeceğini söyledi.
İngiliz başbakanı’nın daha birkaç gün önce İsrail’in kuruluş deklarasyonunun 100. Yılını kutlayarak Ortadoğu emellerinin dünden bugüne oluşmadığını anlattı.
Temel Karamollaoğlu’nun en büyük şanssızlığı Sivas olaylarında Sivas Belediye başkanı olmasıydı. Hakkında o sıralar bir fotoğraf üzerinden müthiş bir algı operasyonu yapılmış, daha sonraları o fotoğraftaki resmin kendisi olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen bu algı yerleşmişti. Toplantıda tekrar böyle bir soru gelince Temel Bey yeniden anlatmaya başladı.
“Sivas olayları sırasında iktidarda sol parti vardı ve İnönü Başbakan yardımcısıydı. Tüm aleyhte yayınlara karşı hakkımda tek bir soruşturma açılmamış, tek bir suçla bile suçlanmamış durumdayım” diyerek kendini savunma ihtiyacı hissetti.
Sayın Kılıçdaroğlu ile olan görüşme ve hediyeleşmeleri de kendince izah ederek bu bir ittifak değil normal beşeri ilişkiler demeye getirdi.
Tabanınız Ak Parti ile yakınken neden CHP, ve AK Parti ile aranızdaki fark nedir diye sorulduğunda ise önce siyasi bir yanıt vererek bizim tabanımız 80 milyon Türk insanıdır dedi ve geçmişten beridir söyledikleri gömlek çıkarma hikayesiyle Ak Parti’den ayrıldıklarını, daha doğrusu Ak Parti’nin kendilerinden ayrıldığını anlattı.
Ancak ekonomi konusunu anlatırken halen yüz yıl öncesinin devletçiliğinde kaldıklarını şu sözlerle belli ediyordu. “Bu hükümet yol yapar, tünel yapar, köprü yapar, yatırım yapar ama bir tek fabrika yapmaz”.
Devletlerin artık fabrika yapıp sadece kendilerini değil devletleri de nasıl iflas ettirdikleri hem kendi ülkemizdeki devlet fabrikalarından, hem de Sovyetler Birliğinin çöküşünden çok iyi anlamış olmamıza rağmen halen devlet fabrikasından bahsetmek ne kadar inandırıcı olurdu. Artık çağdaş devletler fabrika yapmak yerine fabrika kuracaklara destek, prim, vergi muafiyetleriye ön açmakta daha verimli işletmeler kurulabilmektedir.
Saadet Partisi cephesinde ne yazık ki yeni bir şey yok.
Uzun yıllardır dostluğumuz olan ve her zaman çalışkanlığı ve fedakarlığıyla gönlümde özel bir yeri olan Necmettin Çalışkan’ın bu davetini reddedemezdim. Aynı zamanda Saadet Partisi Genel Başkanı olan Temel Karamollaoğlu’na kafamda biriken soruları sormam için iyi bir fırsat olarak görmüştüm.
Temel Karamollaoğlu’nu yakından olmasa bile ta Sivas Belediye Başkanlığı döneminden beridir basından takip eder, hakkında özellikle Sivas olayları hakkında iftira niteliğinde olan yazıları hep okurdum.
Hatay’a IHH’nın Suriyeli yetimler için Reyhanlı’da açtığı yetimler köyünün açılışı için geldiğini kısaca anlattıktan sonra buradan Suriye iç savaşına geçti.
Suriye’ye gidiş ve Esad’la partisinin görüşmelerininin kamuoyuna çok yanlış aksettirildiğinin altını çizdikten sonra kendilerinin şu an yüzbinleri bulan ölümleri durdurmak için bu görüşmeleri yaptıklarını anlattı.
Ancak Davutoğlu dışişleri bakanlığı sırasında hükümetin savaşın ilk başlangıç yıllarında 6 ay boyunca Esad’la görüşmesine rağmen bunu başaramamış iken kendilerinin hangi sihirli değnekle bunu başarabileceklerine dair herhangi bir şey söylemedi.
Ancak haklı olduğu bir yön vardı ki Türkiye Hükümetinin Rusya’nın tek Ortadoğu limanı ve üssü olan yeri bırakmayacağının ve bu savaşa dahil olacağının hesaplanmaması, ayrıca İran’ın kendi hesaplarının buralar için elzem olduğunun tahmin edilmemesiyle ilgili görüşleriydi.
Normalde İran’ın Suriye konusunda yönetime çok sıcak bakmasa da coğrafi hesapları gereği müdahil olduğunu anlattı ve bizim bunları hesaba katmamız gerektiğini söyledi.
Sorulan bir soru üzerine ise CB Tayyip Erdoğan ile Trump’un görüşmesinin ne nokta ne de virgülle izah edilemeyeceğini söylerken olsa olsa noktalı virgülle izah edileceğini anlattı.
ABD’yi sadece başkanların yönetmediğini, kaldı ki Trump’un koltuğunun çok sağlam olmadığını, ABD yönetiminde Pentagon, CIA, Yahudi kuruluşları ve silah fabrikalarının etken olduğunu, uzun vadeli planları ve harıtalarının bir günde değişmeyeceğini söyledi.
İngiliz başbakanı’nın daha birkaç gün önce İsrail’in kuruluş deklarasyonunun 100. Yılını kutlayarak Ortadoğu emellerinin dünden bugüne oluşmadığını anlattı.
Temel Karamollaoğlu’nun en büyük şanssızlığı Sivas olaylarında Sivas Belediye başkanı olmasıydı. Hakkında o sıralar bir fotoğraf üzerinden müthiş bir algı operasyonu yapılmış, daha sonraları o fotoğraftaki resmin kendisi olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen bu algı yerleşmişti. Toplantıda tekrar böyle bir soru gelince Temel Bey yeniden anlatmaya başladı.
“Sivas olayları sırasında iktidarda sol parti vardı ve İnönü Başbakan yardımcısıydı. Tüm aleyhte yayınlara karşı hakkımda tek bir soruşturma açılmamış, tek bir suçla bile suçlanmamış durumdayım” diyerek kendini savunma ihtiyacı hissetti.
Sayın Kılıçdaroğlu ile olan görüşme ve hediyeleşmeleri de kendince izah ederek bu bir ittifak değil normal beşeri ilişkiler demeye getirdi.
Tabanınız Ak Parti ile yakınken neden CHP, ve AK Parti ile aranızdaki fark nedir diye sorulduğunda ise önce siyasi bir yanıt vererek bizim tabanımız 80 milyon Türk insanıdır dedi ve geçmişten beridir söyledikleri gömlek çıkarma hikayesiyle Ak Parti’den ayrıldıklarını, daha doğrusu Ak Parti’nin kendilerinden ayrıldığını anlattı.
Ancak ekonomi konusunu anlatırken halen yüz yıl öncesinin devletçiliğinde kaldıklarını şu sözlerle belli ediyordu. “Bu hükümet yol yapar, tünel yapar, köprü yapar, yatırım yapar ama bir tek fabrika yapmaz”.
Devletlerin artık fabrika yapıp sadece kendilerini değil devletleri de nasıl iflas ettirdikleri hem kendi ülkemizdeki devlet fabrikalarından, hem de Sovyetler Birliğinin çöküşünden çok iyi anlamış olmamıza rağmen halen devlet fabrikasından bahsetmek ne kadar inandırıcı olurdu. Artık çağdaş devletler fabrika yapmak yerine fabrika kuracaklara destek, prim, vergi muafiyetleriye ön açmakta daha verimli işletmeler kurulabilmektedir.
Saadet Partisi cephesinde ne yazık ki yeni bir şey yok.