Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç.Dr.İbrahim Aşkar konu hakkında bilgiler verdi.
Cildimiz yaşlanmayla birlikte kuru, ince, kırışıklık ve lekelerin arttığı bir görünüm kazanmakta ve elastikiyet kaybıyla da sarkmalar oluşmaktadır. Yılların ciltteki yarattığı yaşlanma etkisi, hem metabolizmanın yavaşlaması, hem de dış etkenler ile ortaya çıkmaktadır. Rüzgar, kuru hava, gece yoğun çalışma temposu, alkol, zararlı alışkanlıklar, sigara ve ultraviyole ışınlar gibi dış etkenler ciltte zamanından önce harabiyet oluşturmaktadır. Öte yandan yavaşlayan metabolizma ciltteki harabiyeti yaşlanmayla birlikte daha zor tamir etmekte veya tamir edememektedir. Buna bağlı olarak, cilt, ciltaltı dokusunda kolajen, elastin, hyalüronik asit, keratin ve diğer yapıların oranları azalmakta; toksik etkileri olan serbest radikaller artmaktadır. Tüm bunların sonucunda cilt kuru, ince, kırışık, lekeli, sarkık bir hal almaktadır. Tam bu aşamada karşımıza çıkan somon DNAsı aşısı (tedavisi) cildin daha genç ve canlı hale getirilmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle somon DNA’sı tedavisi 30 yaş üstü kadın erkek herkeste ve her cilt türünde rahatlıkla uygulanabilir.
YİRMİLİ YAŞLARDA DA UYGULANABİLİR
Somon DNA’sı tedavisi, kaynağı somon balığı spermleri olan polinükleotidler ve hyaluronik asitin karışımının kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Somon DNA karışımının içinde ayrıca B vitamin kompleksi, mineral, birçok peptid, dimetil amino etanol ve antioksidanlar içerir. Somon DNA’sı tedavisi bazı yerlerde mezolifting olarak da adlandırılsa da, aslında etkili bir antiaging tedavisidir. Somon DNA’sı tedavisi ile içerdiği hyaluronik asit sayesinde uygulanan alanda yoğun bir miktarda su birikimi sağlanır. İlk enjeksiyondan itibaren hızlı bir şekilde ciltte nemlenme, kırışıklıklarda azalma ve ciltte canlanma sağlar. Polinükleotidler fibroblastların kendilerini yenilemelerini hızlandırır; vitamin ve minerallerin de yardımı ile kolajen, elastin ve hyaluronik yapımı da artar. Ciltte sıkılaşma ve germe etkisi ortaya çıkarken, aynı zamanda cildin kuruluğa yani dehidratasyona karşı daha dayanıklılığı artar. Genellikle 3-4 ay gibi bir sürede cildin daha sıkı ve daha dolgun olduğu dikkate çekmeye başlar. Cilt kırışıklıkları azalmış, daha sıkı, daha elastik ve daha parlak bir görünüm kazanır. Daha genç, sağlıklı ve daha pürüzsüz, aydınlık bir cilt elde edilir. Antioksidan etkisi ile ciltte bağışıklık sistemi güçlenir. Yapılan her seansta ciltte somon DNA’sı tedavisinin etkisi artarak devam eder. Ve cilt her seansta daha sıkı, daha elastik, daha nemli, daha parlak ve daha canlı bir görünüm kazanır.Cildin üst tabakası olan epidermiste damar yapısı yoktur, gerek duyduğu besin, vitamin ve mineralleri dermişteki damarlardan alırken, toksik ve atık maddeleri de yine dermişteki damarlara verir. Bu alışveriş hücreler arası boşluk dediğimiz biomatrikste gerçekleşir. Bu noktada somon DNA’sı tedavisi enjeksiyon ile uygulanarak, ihtiyaç olan maddeleri gereken yerlere verilmesinde de yardımcı olur.
Haber Merkezi