Günümüzde bağırsak mikrobiyotası ve onun sağlık ve hastalık süreçlerindeki rolü çok konuşulan bir konu…
İlaç kullanımı, yaş, yaşam tarzı ve hastalıklar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak bağırsak mikrobiyotasındaki meydana gelen değişikliklerin, bağırsak homeostazını bozabileceğine ve ince bağırsakta aşırı bakteri üremesine yol açabileceğine dikkat çeken İskenderun Gelişim Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Eray Albayrak, bağırsak düzensizliğinin kaliteli yaşam adına muhakkak tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.
BESİN ETİKETLERİNE DİKKAT!
SIBO hakkında bilgilendirmede bulunan Albayrak, “İnce bağırsakta bakteriyel olarak aşırı artış gerçekleşmesi durumu SIBO olarak adlandırılmaktadır. SIBO'lu bireyler, besinlerin zayıf emiliminden veya bağırsak geçirgenliğindeki değişikliklerden kaynaklanan mide bulantısı, ishal ve/veya kabızlık ve şişkinlik, karın ağrısı gibi gastrointestinal semptomlar gösterebilir. SIBO’lu bireylerde, altın standart olarak görülen tedavi yöntemi, bakteriyel aşırı büyümeyi ortadan kaldırmak için antibiyotik kullanımına dayanmaktadır. Bitkisel kökenli olup olmamasına bağlı, iki ile dört hafta kadar kullanılan antibiyotik tedavisiyle bakteriyel yükün azaltılması ile doğru bir beslenme yaklaşımının benimsenmesiyle SIBO tedavi edilebilir. Var olan ya da sekonder olarak gelişebilen laktoz intoleransından dolayı SIBO beslenmesinde laktozsuz besinler tercih edilmelidir. Yine SIBO beslenme yaklaşımında et, balık, kümes hayvanları, yumurta, yulaf ezmesi, şekersiz tahıl, tohumlar, kinoa, mısır unu, yeşil yapraklı sebzeler, havuç, pirinç, glütensiz erişte, glütensiz krakerler, patates, tatlı patates, zeytin, yer fıstığı, çilek, portakal, yaban mersini, kavun ve üzüm gibi bazı meyveler, şeker ve süt içermediği sürece çay ve kahve tüketilebilir. Uzak durulması gereken besinler ise; soğan, sarımsak, arpa, şekerli tahıllar, çavdar, bal, kuşkonmaz, kurutulmuş meyveler, bezelye, fasulye, enginar, karnabahar, bal kabağı, enginar, lahana, dondurma, aromalı yoğurt, sosis, elma, armut, erik, kayısı, şeftali, yüksek fruktozlu, mısır şurubu, agave şurubu, sorbitol, soda gibi besinlerdir. İşlenmiş paketli besinleri çok tüketmemeli, besin etiketi muhakkak incelenmelidir” dedi.
KALİTELİ YAŞAM İÇİN SIBO MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİDİR
Antibiyotiklerin, SIBO için birinci basamak tedavi seçeneği olmaya devam etse de, probiyotikler ve diyet manipülasyonu gibi yeni ortaya çıkan yaklaşımların da bir rolünün olabileceğini ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Eray Albayrak, “Antibiyotik tedavisi sonrası, kabızlık/ ishal/ şişkinlik gibi semptomlar ya da SIBO’ ya eşlik eden inflamatuar barsak hastalığı varsa ya da uygun probiyotik suşunun seçilerek hastaya düzenli kullandırılması oldukça önemlidir. Örneğin; kabızlıkta Bifidobacterium lactis, Lactobacillus plantarum, streptokok termofilus, Lactobacillus reuteri, Bifidobacterium longum suşları etkilidir. İshalde ise Saccharomyces boulardii, Lactobacillus rhamnosus GG suşları etkilidir. Bu suşların sağlıklı mikrobiyota oluşumunu desteklemek adına fayda sağlayabileceği çalışmalarda gösterilmiştir. Yine SIBO’lu bireylerde emilim bozukluğuna bağlı olarak vitamin ve mineral yetersizlikleri yaşanabileceğinden uygun vitamin/ mineral preparatları tedaviye eklenmelidir. SIBO; son zamanlarda, dünya çapında milyonlarca çocuğu etkileyen bir hastalık olan bodurluğun (kısa boylu olma durumunun) patofizyolojisine de dâhil edilmiştir. Birçok hastalık, fizyolojik durumun yanında psikolojik problemlerde de yol açabilecek bağırsak düzensizliği kaliteli yaşam adına muhakkak tedavi edilmelidir” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi
İlaç kullanımı, yaş, yaşam tarzı ve hastalıklar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak bağırsak mikrobiyotasındaki meydana gelen değişikliklerin, bağırsak homeostazını bozabileceğine ve ince bağırsakta aşırı bakteri üremesine yol açabileceğine dikkat çeken İskenderun Gelişim Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Eray Albayrak, bağırsak düzensizliğinin kaliteli yaşam adına muhakkak tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.
BESİN ETİKETLERİNE DİKKAT!
SIBO hakkında bilgilendirmede bulunan Albayrak, “İnce bağırsakta bakteriyel olarak aşırı artış gerçekleşmesi durumu SIBO olarak adlandırılmaktadır. SIBO'lu bireyler, besinlerin zayıf emiliminden veya bağırsak geçirgenliğindeki değişikliklerden kaynaklanan mide bulantısı, ishal ve/veya kabızlık ve şişkinlik, karın ağrısı gibi gastrointestinal semptomlar gösterebilir. SIBO’lu bireylerde, altın standart olarak görülen tedavi yöntemi, bakteriyel aşırı büyümeyi ortadan kaldırmak için antibiyotik kullanımına dayanmaktadır. Bitkisel kökenli olup olmamasına bağlı, iki ile dört hafta kadar kullanılan antibiyotik tedavisiyle bakteriyel yükün azaltılması ile doğru bir beslenme yaklaşımının benimsenmesiyle SIBO tedavi edilebilir. Var olan ya da sekonder olarak gelişebilen laktoz intoleransından dolayı SIBO beslenmesinde laktozsuz besinler tercih edilmelidir. Yine SIBO beslenme yaklaşımında et, balık, kümes hayvanları, yumurta, yulaf ezmesi, şekersiz tahıl, tohumlar, kinoa, mısır unu, yeşil yapraklı sebzeler, havuç, pirinç, glütensiz erişte, glütensiz krakerler, patates, tatlı patates, zeytin, yer fıstığı, çilek, portakal, yaban mersini, kavun ve üzüm gibi bazı meyveler, şeker ve süt içermediği sürece çay ve kahve tüketilebilir. Uzak durulması gereken besinler ise; soğan, sarımsak, arpa, şekerli tahıllar, çavdar, bal, kuşkonmaz, kurutulmuş meyveler, bezelye, fasulye, enginar, karnabahar, bal kabağı, enginar, lahana, dondurma, aromalı yoğurt, sosis, elma, armut, erik, kayısı, şeftali, yüksek fruktozlu, mısır şurubu, agave şurubu, sorbitol, soda gibi besinlerdir. İşlenmiş paketli besinleri çok tüketmemeli, besin etiketi muhakkak incelenmelidir” dedi.
KALİTELİ YAŞAM İÇİN SIBO MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİDİR
Antibiyotiklerin, SIBO için birinci basamak tedavi seçeneği olmaya devam etse de, probiyotikler ve diyet manipülasyonu gibi yeni ortaya çıkan yaklaşımların da bir rolünün olabileceğini ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Eray Albayrak, “Antibiyotik tedavisi sonrası, kabızlık/ ishal/ şişkinlik gibi semptomlar ya da SIBO’ ya eşlik eden inflamatuar barsak hastalığı varsa ya da uygun probiyotik suşunun seçilerek hastaya düzenli kullandırılması oldukça önemlidir. Örneğin; kabızlıkta Bifidobacterium lactis, Lactobacillus plantarum, streptokok termofilus, Lactobacillus reuteri, Bifidobacterium longum suşları etkilidir. İshalde ise Saccharomyces boulardii, Lactobacillus rhamnosus GG suşları etkilidir. Bu suşların sağlıklı mikrobiyota oluşumunu desteklemek adına fayda sağlayabileceği çalışmalarda gösterilmiştir. Yine SIBO’lu bireylerde emilim bozukluğuna bağlı olarak vitamin ve mineral yetersizlikleri yaşanabileceğinden uygun vitamin/ mineral preparatları tedaviye eklenmelidir. SIBO; son zamanlarda, dünya çapında milyonlarca çocuğu etkileyen bir hastalık olan bodurluğun (kısa boylu olma durumunun) patofizyolojisine de dâhil edilmiştir. Birçok hastalık, fizyolojik durumun yanında psikolojik problemlerde de yol açabilecek bağırsak düzensizliği kaliteli yaşam adına muhakkak tedavi edilmelidir” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi