Antakya’nın merkezinde,Hürriyet caddesi üzerinde, Asi kenarında 12 numaralı parselde inşa edilmiştir. Memluk dönemi eseri olan Ulu Camii, aynı zamanda Sultan selim camisi olarak da bilinir. Antakya’da yapılmış olan Osmanlı dönemi camilerinin en büyük camisidir.(*)
Minaresi avlunun kuzeyinde medreseye bitişik olan minare; iki kademeli kare kaide üzerinde yükselen çokgen gövdelidir. Gövde, alttan ve üstten bileziklerle sınırlandırılmış olup üstteki bileziğin altında iki renkli taşlarla işlenmiş bir süsleme kuşağına yer verilmiştir. Silindirik geniş gövdeli çokgen planlı, sivri külahlı yüksek bir minaredir. Değişik tarihlerde birkaç kez onarım görmüştür. Belgelerde minareyi Sokulu Mehmet Paşa’nın yaptırdığı yazılıdır.
1271 Memluk dönemi eseri olan cami, doğu- batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı kargir bir yapı tarzındadır. Caminin ibadet mekânı, beş sütun ve bir ayak üzerine oturan çapraz tonozlarla iki sahna bölünmüştür. Avluya Doğu ve batı yönünde bulunan taç kapılardan girilir. Avlu kenarında sıra sıra medrese odaları vardır. Caminin güney kısmında kırklar yatırı mevcuttur.(**) Duvarlarında Altınla yazılmış ayetler mevcuttur. Cami avlusunun doğusunda bulunan duvara dayalı kesme taşlardan 19.yy. yapılmış sivri kemerli bir çeşme mevcuttur.
Caminin doğu cephesinde tek pencere bulunurken diğer cephelerden, batıda dört, güneyde on iki ve kuzeyde on pencere yer almaktadır. Harim kapılarına üç basamaklı merdivenlerle girilir. Kıbleyi belirleyen iki mihraptan biri doğuda diğeri batı kısmındadır.
Caminin muhtelif yerlerinde birçok kitabe mevcuttur. Minarenin gövdesine yerleştirilmiş satranç usulü kitabeye göre. Baybars’ın 1268 yılında Antakya’yı feth etmesinden sonra yaptırdığı caminin inşasına işaret etmektedir.
Güneyinde Cindi hamamı kuzeyinde bedestenin bulunması, döneminin en önemli külliyelerinden birisi olduğunu gösteriyor. Avlusu geniş, taş döşeli ve şadırvanlıdır. Cami avlusunda sıra halinde bulunan medreseler Sultan Selim zamanında inşa edilmiştir. 1874 Yılında meydana gelen depremden zarar görmüş, 1987 yılında büyük bir onarım geçirmiştir.
Cami, Kültür ve tabiat Varlıklarını koruma kurulunun15.11,1985 tarihinde almış olduğu 1558 kararıyla Tescil edilerek korumaya alınmıştır.
(*) Anadolu coğrafyasının dört bir yanında “Ulu Camii” adı verilen camiler mevcuttur. Bu camilerin çoğu Selçuklu ve beylikler döneminden miras kalan ve Çok kubbeli camilere verilen genel ad.
(**Caminin arka bahçesinde cami vakfıyla ilgilenen ve cami imamlarından vefat edenlerden bazılarının mezarları bulunuyor.
Minaresi avlunun kuzeyinde medreseye bitişik olan minare; iki kademeli kare kaide üzerinde yükselen çokgen gövdelidir. Gövde, alttan ve üstten bileziklerle sınırlandırılmış olup üstteki bileziğin altında iki renkli taşlarla işlenmiş bir süsleme kuşağına yer verilmiştir. Silindirik geniş gövdeli çokgen planlı, sivri külahlı yüksek bir minaredir. Değişik tarihlerde birkaç kez onarım görmüştür. Belgelerde minareyi Sokulu Mehmet Paşa’nın yaptırdığı yazılıdır.
1271 Memluk dönemi eseri olan cami, doğu- batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı kargir bir yapı tarzındadır. Caminin ibadet mekânı, beş sütun ve bir ayak üzerine oturan çapraz tonozlarla iki sahna bölünmüştür. Avluya Doğu ve batı yönünde bulunan taç kapılardan girilir. Avlu kenarında sıra sıra medrese odaları vardır. Caminin güney kısmında kırklar yatırı mevcuttur.(**) Duvarlarında Altınla yazılmış ayetler mevcuttur. Cami avlusunun doğusunda bulunan duvara dayalı kesme taşlardan 19.yy. yapılmış sivri kemerli bir çeşme mevcuttur.
Caminin doğu cephesinde tek pencere bulunurken diğer cephelerden, batıda dört, güneyde on iki ve kuzeyde on pencere yer almaktadır. Harim kapılarına üç basamaklı merdivenlerle girilir. Kıbleyi belirleyen iki mihraptan biri doğuda diğeri batı kısmındadır.
Caminin muhtelif yerlerinde birçok kitabe mevcuttur. Minarenin gövdesine yerleştirilmiş satranç usulü kitabeye göre. Baybars’ın 1268 yılında Antakya’yı feth etmesinden sonra yaptırdığı caminin inşasına işaret etmektedir.
Güneyinde Cindi hamamı kuzeyinde bedestenin bulunması, döneminin en önemli külliyelerinden birisi olduğunu gösteriyor. Avlusu geniş, taş döşeli ve şadırvanlıdır. Cami avlusunda sıra halinde bulunan medreseler Sultan Selim zamanında inşa edilmiştir. 1874 Yılında meydana gelen depremden zarar görmüş, 1987 yılında büyük bir onarım geçirmiştir.
Cami, Kültür ve tabiat Varlıklarını koruma kurulunun15.11,1985 tarihinde almış olduğu 1558 kararıyla Tescil edilerek korumaya alınmıştır.
(*) Anadolu coğrafyasının dört bir yanında “Ulu Camii” adı verilen camiler mevcuttur. Bu camilerin çoğu Selçuklu ve beylikler döneminden miras kalan ve Çok kubbeli camilere verilen genel ad.
(**Caminin arka bahçesinde cami vakfıyla ilgilenen ve cami imamlarından vefat edenlerden bazılarının mezarları bulunuyor.