Batı’nın hastalıklara, şeytan çıkarma yöntemiyle yaklaştığı Orta Çağ döneminde, Osmanlı Devleti’nin hekimleri, günümüzde modern tıbbi keşiflerle değeri yeni anlaşılan birçok tedavi yöntemi geliştirdi. Tedavi metotlarında kullandığı laboratuvar ise tabiatın kendisiydi. İşte Osmanlı hekimlerinin tedavi yöntemleri ve tavsiyeleri… Doktorlar Önce Çevreyi İncelerdi Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir hekim tayin olduğu yerde önce dağları, taşları inceler, rüzgarın nereden estiğine, suyun kalitesine bakar, kısaca insanoğlunun yaşadığı yeri enine boyuna araştırırdı. Amaç insanların hastalanmaması için gerekli tedbirleri almaktı. Uyku saatinden sıcak bastığında ne içileceğine, hangi sporun yapılması gerektiğinden hangi yiyeceklerin bir arada yenilmemesine kadar her şeyi hekimler belirlerdi. Kişinin yediklerini iyi hazmetmesi ve kabız olmaması da çok önemliydi. Osmanlı Hekimleri Günde İki Öğün yemeyi Öneriyorlar! Osmanlı hekimlerinin yüzlerce kez söyleyerek öğrettiği şey az yemek! Geç kahvaltı, erken akşam yemeği olmak üzere günde iki öğün beslenmeyi tavsiye ediyorlar. Karnınız acıktığında yemeğe oturup, tam doymadan kalkacaksınız sofradan. Neden yemek yiyoruz? Vücudumuza enerji yüklensin ki beynimiz çalışsın. Otomobilin benzine ihtiyacı ne kadarsa bizim de gıdaya ihtiyacımız o kadar. Vücut fazla gıdayı atmak için çok çalışıyor. Karaciğer, böbrek, her organımız çok çalışıyor ve ihtiyarlıyor. Bugün zayıflamak için uygulanan metotlardan biri de sık sık yemek. Eski Osmanlı metoduna göre sık yemek vücudu yaşlandırır. Ama bugünkü amaç zayıflamak, organların genç kalmasına yardımcı olmak değil! Osmanlı’da sofraya sadece kaşık konulurdu çünkü yemekler hep suluydu. Hazmı kolaylaştırıcı çorba, sulu yemekler yapılırdı. Amaç midenin hazmına yardımcı olmak. Mesela bugün meyveyi kabukla yiyoruz, mide perişan oluyor. Osmanlı hekimleri bunu da önermiyordu. Hoşaf geleneği de buradan geliyor. O dönemde hekimler, meyvenin topladıktan hemen sonra yenmesini tavsiye etmiyordu. Çünkü meyve tam olgunlaştığında insana yararlı. Uykunun Sağlık İçin Önemi Osmanlı tıbbında uyku sadece dinlenmek için değildir. Yediğimiz gıdanın tam hazmedilmesine yardımcı olur. Normalde önce sağ, sonra sol tarafa yatmalısınız. Bunun nedeni midenin üzerine karaciğerin gelmesini sağlamak. Böylece midenin içindeki artıklar onun sıcaklığıyla temizlenecek. Sırtüstü yatmak unutkanlık yapar. Unutkanlık başladıysa yüz üstü yatacaksınız ki beynin ön tarafına kan gitsin. Kaylüle denen, Batı’nın Siesta dediği öğle saatindeki bir saatlik uyku gece uyunan 3-4 satlik uykuya bedeldir. Hızlı Değil Hazlı Beslenme! Hızlı yemek gibi ağır yenen yemek de mideyi yorar, hazımsızlık yaşanır. Farklı tabiattaki yiyecekleri aynı öğünde tüketirseniz midede kalıntılar meydana gelerek karmaşık hastalıklara yol açar. Nezle, eklem ağrıları ortaya çıkar, mide zayıflar, beden gevşer. En çok sevdiğiniz yemeği bolca yiyin, diğer çeşitleri ise sonraki öğüne bırakın. Havalardan başlarlar öncelikle. Sağlıklı hava nasıl olur, buna kafa yorarlar. Ondan sonra yeme, içme, gıdalar, kullanılan kıyafetler, evlerin durumu... Bütün detaylar verilir. Osmanlı hekimlerine göre, deniz kenarındaki hava yaramaz, nemli olduğu için sağlıklı bulmazlar. Onlara göre sağlıklı hava dağlardaki havadır. Baharı ve yazı dağda geçirmeyi tavsiye ederler. Dağ havasının sağlıklı olduğuna ve uzun yaşama etki ettiğine inanırlar. Kalabalık yerlerin havasının kirli olduğunu söylerler. Sonra büyük ağaçların altındaki havayı da sağlıksız bulurlar, ceviz ve incir ağacının altında oturulmasını tavsiye etmezler. Kuzeyden esen rüzgârların sağlıklı olduğunu düşünürler. Evlerin nereye yapılacağı hekimlerin görüşüne göre şekillendirilir. Temiz havada yaşam, köy ve yaylalarda yaşam önerilmiştir. Az katlı, toprak yapılı, kalın duvarlı evler sağlık için uygundur. Doğal ve organik gıdalarla beslenme, az ve sade çeşitle beslenme, sabah geç yemek ve akşam erken yemek, çalışma ve hareketli yaşam sürmüşlerdir. Emeklilik diye bir konu yok. Zeytinyağı ile beslenme, köy ekmeği, tam buğday ekmeği, dondurulmuş yerine kurutulmuş gıdalar tüketiliyor. Erken yatmak ve erken kalkmak, kaliteli uyku kuralları ve kaylüle dediğimiz öğle uykusu vazgeçilmez sağlık kaynağıdır. Temiz ve helal gıdalarla beslenme, birlikte yemek, hasta olmadan önlem, şerbet, pekmez, gibi yiyecekleri özellikle kışın çok tüketiyorlar. Hızlı değil hazlı beslenme, köy tavuğu ve yumurtası, kendi beslediği hayvanın etini tüketiyorlardı. Eti haşlama ya da güveç şeklinde pişiriyorlar, et suyu, dağlardan toplanan otlar, bölgede yetişen meyve ve kurusu, fasulye, nohut, tarhana, bulgur, ev yapımı yoğurt ve kefir, kış çayı, kekik vb içiyorlar. Kola yerine ayran gibi doğal içecekleri içiyorlardı. Kısacası atalarımızın yaşamında doğal ve doğa ile içi içe bir yaşam sürüyorlardı. Biz de onlardan aldığımız örneklerle özümüze tekrar dönmeliyiz ve doğaya saygı duyup onunla içi içe olmalıyız. Kimyasallardan uzak durmalı, hareketli bir yaşama adım atmalıyız. Sağlık ve huzur dileklerimle!
Yazarlar
Yayınlanma: 28 Eylül 2018 - 16:55
Osmanlı'nın Sağlık Sırları
Batı’nın hastalıklara, şeytan çıkarma yöntemiyle yaklaştığı Orta Çağ döneminde, Osmanlı Devleti’nin hekimleri, günümüzde modern tıbbi keşiflerle değeri yeni anlaşılan birçok tedavi yöntemi geliştirdi
Yazarlar
28 Eylül 2018 - 16:55