Mûsiki, Yunanca bir kelimedir. “Mûsi” “nağmeler”, “ki” ise “ölçülü” anlamına gelmektedir. Yani musiki, etimolojik olarak “ölçülü nağmeler” (sesler) demektir. Duygu ve düşüncelerin sesle ifadesi olan musiki, güzel sanatların bir dalı ve en önemlilerinden birisidir. Musiki aynı zamanda çok güçlü tesiri olan ve ses üzerinde kurulmuş bir sanat ilmidir. Bu ilim, insanın tabii bir ihtiyacıdır. İnsanın manevi duygularını, acı ve tatlı hatıralarını dile getirmektedir. Mûsiki, sûret ve heykele kıyasla, insanın ruhuna derinliğine tesir eder; bütün müspet ve menfi heyecanları birleştirir. / (Ruh Hastalıkları Tedavisinde Mûsikî; Yrd. Doç. Dr. Ruhi KALENDER)
Mûsiki lisanın tamamen ifade edemediği bazı fikir ve güzel duyguları nağmelerle ifade etmek için, Allah’ın insanlara lütfettiği bir lisandır. Musiki, güzel duyguları seslerle ifade etmek sanatıdır. Belki bir anlamda, hastalara ve teselliye ihtiyaçları olanlara, te’sir-i ilâhîdir. Bu nedenledir ki Kur’ân’ı da en güzel şekilde ve seslerimizi süsleyerek okumaz mıyız?
İnsan; hayvanlar, kuşlar, böcekler ve türlü tabiat olaylarından çıkan ve çeşitli anlam taşıyan tabii sesleri de düşünecek olursa, ortaya bir ahenk (armoni) topluluğunun çıktığını görür. Öyle ki; koca kâinât, tümüyle bir armoni, bir düzen ve ritimdir. Tabiattaki bu armoni kendiliğinden mûsikiyi meydana getirmiştir. O halde kısaca tabiatta bir armoni ve buna dayanan bir musiki yaratılmış ve vardır. Çoğu zaman duygulanmak, dinlenmek, baskıya uğramış düşüncelerimizi dökebilmek için, tabiata koşuyor, daha doğrusu kendimizi onun içine bırakıyor, onu sadece gözlerimizle seyretmiyor, kulaklarımızla da dinliyoruz. Göz-kulak birleşimi olan bu algılar rûhumuza ulaşıyor; yerine göre, sonsuz bir evren içine dalarak, kendimizi adeta kaybediyoruz.
Tabiat bir bütün olup, insan da onun bir parçası olduğuna göre, ondaki armoni insanda da vardır. Zamanla davranışlarımızdaki bozukluklar, çevrenin olduğu kadar kendi dikkatimizi de çekiyor. Ruh dengemizde olan bu bozulma olayının anlamı ve nedeni ya içe, ya da çevreye aittir. Öyleyse musiki dediğimiz tabiatın tabii armonisini dile getiren bestelerle, bozulan bu insânî dengesizlik niçin düzeltilemesin?
Musiki gerçekten insanın ruh dengesini tekrar yeniden kurabilen, onu armonileştiren ve çevresine gereği gibi uyumunu tekrar sağlayabilen bir araçtır. Özetle musiki, kaynağını tabiattan alan sadece bir düşünüş değil, aynı zamanda düşündürücü niteliğini de taşıyan Allah’ın bir iyileştirme aracı, bir nev’i ilaçtır diyebiliriz.
Kâinatta ki her bir varlığın sesi, esâsen dinlemesini bilenler için, yerine göre hüzün, yerine göre de sevinç ve neş’e içeren tatlı bir nağmedir. Bitkilerin, hayvanların, eşyanın ve insanların…
Mûsiki lisanın tamamen ifade edemediği bazı fikir ve güzel duyguları nağmelerle ifade etmek için, Allah’ın insanlara lütfettiği bir lisandır. Musiki, güzel duyguları seslerle ifade etmek sanatıdır. Belki bir anlamda, hastalara ve teselliye ihtiyaçları olanlara, te’sir-i ilâhîdir. Bu nedenledir ki Kur’ân’ı da en güzel şekilde ve seslerimizi süsleyerek okumaz mıyız?
İnsan; hayvanlar, kuşlar, böcekler ve türlü tabiat olaylarından çıkan ve çeşitli anlam taşıyan tabii sesleri de düşünecek olursa, ortaya bir ahenk (armoni) topluluğunun çıktığını görür. Öyle ki; koca kâinât, tümüyle bir armoni, bir düzen ve ritimdir. Tabiattaki bu armoni kendiliğinden mûsikiyi meydana getirmiştir. O halde kısaca tabiatta bir armoni ve buna dayanan bir musiki yaratılmış ve vardır. Çoğu zaman duygulanmak, dinlenmek, baskıya uğramış düşüncelerimizi dökebilmek için, tabiata koşuyor, daha doğrusu kendimizi onun içine bırakıyor, onu sadece gözlerimizle seyretmiyor, kulaklarımızla da dinliyoruz. Göz-kulak birleşimi olan bu algılar rûhumuza ulaşıyor; yerine göre, sonsuz bir evren içine dalarak, kendimizi adeta kaybediyoruz.
Tabiat bir bütün olup, insan da onun bir parçası olduğuna göre, ondaki armoni insanda da vardır. Zamanla davranışlarımızdaki bozukluklar, çevrenin olduğu kadar kendi dikkatimizi de çekiyor. Ruh dengemizde olan bu bozulma olayının anlamı ve nedeni ya içe, ya da çevreye aittir. Öyleyse musiki dediğimiz tabiatın tabii armonisini dile getiren bestelerle, bozulan bu insânî dengesizlik niçin düzeltilemesin?
Musiki gerçekten insanın ruh dengesini tekrar yeniden kurabilen, onu armonileştiren ve çevresine gereği gibi uyumunu tekrar sağlayabilen bir araçtır. Özetle musiki, kaynağını tabiattan alan sadece bir düşünüş değil, aynı zamanda düşündürücü niteliğini de taşıyan Allah’ın bir iyileştirme aracı, bir nev’i ilaçtır diyebiliriz.
Kâinatta ki her bir varlığın sesi, esâsen dinlemesini bilenler için, yerine göre hüzün, yerine göre de sevinç ve neş’e içeren tatlı bir nağmedir. Bitkilerin, hayvanların, eşyanın ve insanların…