Referandum tarihi yaklaştıkça normal tartışma düzeninden çıkılıp ortalık kuru sloganlara terkedilmeye başlandı. Kimse referanduma sokulacak 18 maddeyi konuşmuyor.
Varsa yoksa recep Tayyip Erdoğan üzerinden polemikler yapılmakla meşgul.
Hani Cumhurbaşkanını ortadan kaldırırsanız muhalefetin neredeyse söyleyecek tek bir savı bile kalmıyor.
Allahaşkına muhalefetin ne istediğini anlayan var mı?
Tamam, halktan “Hayır” demesini istiyor ama ne olursa “Evet” denmesi gerektiği konusunda bir önerisini duyan oldu mu.
Darbecilerin konseyce oturup yaptığı 1982 anayasasından çok mu memnun?
O Anayasayı deldirmek mi istemiyor?
Örneğin Askeri mahkemelerin kaldırılmasına, yargıda çift başlılığa son verilmesine niçin “Hayır” diyor. Bu konuda kendinin bir önerisi olmuş mudur?
18 Yaşındaki gençlere de seçilme hakkı verilmesine karşı çıkış nedeni ne? Bu yaşta insanlar mahkemeler önünde reşit sayılıp idamına bile karar verilirken seçilip meclise gitmelerinde ki mahzurlar nedir? Kendisinin önerdiği bir seçilme yaşı olmuş mudur?
Meclisin artan nüfusa orantılı olarak 600 vekile çıkarılmasına niçin karşılar?
Bu meclis sayısını çok mu buluyorlar, az mı buluyorlar. Kendileri meclisin hangi sayıda olmasını savunuyorlar. Böyle bir öneri muhalefet liderlerinden duyan oldu mu?
Ben bu konularda Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir öneride bulunduğunu, bir teklif hazırladığını, meclise alternatif bir taslak sunduğunu duymadım.
Varsa, yoksa bir başkanlık sistemi tartışması ve diktatörlük istendiğine dair bir algı çalışması.
Bunun altının ne kadar boş olduğu da 1982 anayasasının 104 ve 105. İnci maddeleri okunduğunda çok daha güzel anlaşılıyor.
Darbeciler anayasayı Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığına göre ayarladıklarından Cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler verirken, vatana ihanet dışında hiçbir sorumluluk yüklememişler. Adeta Başbakan istenildiğinde Cumhurbaşkanının şamar oğlanına dönüştürülebildiği gibi, yürütme organına da büyük bir tıkaç haline gelebilecek şekilde dizayn edilmiş.
28 Şubat bunun en güzel örneklerinden biridir. Erbakan hükümetine birkaç aylık zaman içerisinde dünya dar edilmiş, çok geçmeden istifaya zorlanmış, yerine de dünyanın en garip azınlık hükümeti getirilmişti.
1982 Anayasasına göre Cumhurbaşkanının belli başlı görev ve yetkileri şunlar:
• Yasaları yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek.
• Anayasa değişiklilklerine ilişkin yasaları gerekli görürse referanduma sunmak.
• TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek.
• Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek.
• Bakanları atamak ve görevlerine son vermek.
• Gerekli gördüğünde Bakanlar Kuruluna Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulunu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak.
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek.
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek.
• Genelkurmay Başkanı’nı atamak.
• MGK’yı toplantıya çağırmak ve Başkanlığını yapmak.
• Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak.
• DDK üyelerini ve Başkanını atamak.
• YÖK üyelerini seçmek
• Üniversite rektörlerini seçmek.
• Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
İşin en tuhaf yanı ise tüm bu yetkilerini kullanırken tamamen sorumsuz ve hesap verilmekten uzak olmak.
Mevcut durumda yüzde 50’nin üzerinde halkoyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı tüm bu yetkilerle mücehhez durumdayken, daha az oyla (büyük ihtimalle) seçilmiş bir başbakan ülkeyi sorunsuz yönetmesi bekleniyor.
Yani davul başbakanın elindeyse tokmak cumhurbaşkanına veriliyor.
Muhalefet bu durum için ne diyor. Ülkenin bu durumundan mutlu ve mesut mu? Hayır diyerek mevcudun korunması dışında herhangi bir önerisi olmuş mu?
Yeni sistem öncelikle çift başlılığı kaldırıyor. Sorumlu ve hesap verebilir bir cumhurbaşkanlığı önerirken, meclisin asli görevi olan yasama işlemine dönmesi sağlanıyor.
Bakanlar meclis dışından da oluşturulurken yetkin insanların yürütmede yer almalarına olanak veriliyor.Daha da önemlisi mevcut cumhurbaşkanı yetkilerinin bir kısmı devrediliyor veya kaldırılıyor.
Elbette ki muhalefet bu maddelerden tatmin olmayabilir. Ancak kendisine ait özgün bir teklif olmadığından sadece darbe anayasası koruyuculuğu dışında bir hayır çıkmaz.
Öncelikle “Hayır” diyenler niçin dediklerini alternatif teklifleriyle oluşturmak zorundadırlar.
Varsa yoksa recep Tayyip Erdoğan üzerinden polemikler yapılmakla meşgul.
Hani Cumhurbaşkanını ortadan kaldırırsanız muhalefetin neredeyse söyleyecek tek bir savı bile kalmıyor.
Allahaşkına muhalefetin ne istediğini anlayan var mı?
Tamam, halktan “Hayır” demesini istiyor ama ne olursa “Evet” denmesi gerektiği konusunda bir önerisini duyan oldu mu.
Darbecilerin konseyce oturup yaptığı 1982 anayasasından çok mu memnun?
O Anayasayı deldirmek mi istemiyor?
Örneğin Askeri mahkemelerin kaldırılmasına, yargıda çift başlılığa son verilmesine niçin “Hayır” diyor. Bu konuda kendinin bir önerisi olmuş mudur?
18 Yaşındaki gençlere de seçilme hakkı verilmesine karşı çıkış nedeni ne? Bu yaşta insanlar mahkemeler önünde reşit sayılıp idamına bile karar verilirken seçilip meclise gitmelerinde ki mahzurlar nedir? Kendisinin önerdiği bir seçilme yaşı olmuş mudur?
Meclisin artan nüfusa orantılı olarak 600 vekile çıkarılmasına niçin karşılar?
Bu meclis sayısını çok mu buluyorlar, az mı buluyorlar. Kendileri meclisin hangi sayıda olmasını savunuyorlar. Böyle bir öneri muhalefet liderlerinden duyan oldu mu?
Ben bu konularda Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir öneride bulunduğunu, bir teklif hazırladığını, meclise alternatif bir taslak sunduğunu duymadım.
Varsa, yoksa bir başkanlık sistemi tartışması ve diktatörlük istendiğine dair bir algı çalışması.
Bunun altının ne kadar boş olduğu da 1982 anayasasının 104 ve 105. İnci maddeleri okunduğunda çok daha güzel anlaşılıyor.
Darbeciler anayasayı Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığına göre ayarladıklarından Cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler verirken, vatana ihanet dışında hiçbir sorumluluk yüklememişler. Adeta Başbakan istenildiğinde Cumhurbaşkanının şamar oğlanına dönüştürülebildiği gibi, yürütme organına da büyük bir tıkaç haline gelebilecek şekilde dizayn edilmiş.
28 Şubat bunun en güzel örneklerinden biridir. Erbakan hükümetine birkaç aylık zaman içerisinde dünya dar edilmiş, çok geçmeden istifaya zorlanmış, yerine de dünyanın en garip azınlık hükümeti getirilmişti.
1982 Anayasasına göre Cumhurbaşkanının belli başlı görev ve yetkileri şunlar:
• Yasaları yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek.
• Anayasa değişiklilklerine ilişkin yasaları gerekli görürse referanduma sunmak.
• TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek.
• Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek.
• Bakanları atamak ve görevlerine son vermek.
• Gerekli gördüğünde Bakanlar Kuruluna Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulunu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak.
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek.
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek.
• Genelkurmay Başkanı’nı atamak.
• MGK’yı toplantıya çağırmak ve Başkanlığını yapmak.
• Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak.
• DDK üyelerini ve Başkanını atamak.
• YÖK üyelerini seçmek
• Üniversite rektörlerini seçmek.
• Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
İşin en tuhaf yanı ise tüm bu yetkilerini kullanırken tamamen sorumsuz ve hesap verilmekten uzak olmak.
Mevcut durumda yüzde 50’nin üzerinde halkoyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı tüm bu yetkilerle mücehhez durumdayken, daha az oyla (büyük ihtimalle) seçilmiş bir başbakan ülkeyi sorunsuz yönetmesi bekleniyor.
Yani davul başbakanın elindeyse tokmak cumhurbaşkanına veriliyor.
Muhalefet bu durum için ne diyor. Ülkenin bu durumundan mutlu ve mesut mu? Hayır diyerek mevcudun korunması dışında herhangi bir önerisi olmuş mu?
Yeni sistem öncelikle çift başlılığı kaldırıyor. Sorumlu ve hesap verebilir bir cumhurbaşkanlığı önerirken, meclisin asli görevi olan yasama işlemine dönmesi sağlanıyor.
Bakanlar meclis dışından da oluşturulurken yetkin insanların yürütmede yer almalarına olanak veriliyor.Daha da önemlisi mevcut cumhurbaşkanı yetkilerinin bir kısmı devrediliyor veya kaldırılıyor.
Elbette ki muhalefet bu maddelerden tatmin olmayabilir. Ancak kendisine ait özgün bir teklif olmadığından sadece darbe anayasası koruyuculuğu dışında bir hayır çıkmaz.
Öncelikle “Hayır” diyenler niçin dediklerini alternatif teklifleriyle oluşturmak zorundadırlar.