Antakya’da M.Ö.195 yıllarından itibaren kütüphanelere ayrı bir ilgi gösterilmistir. Roma döneminde daha da ileri götürülen kütüphanecilik, Osmanlı dönemine kadar önemini yitirmeden gelmistir. Osmanlı döneminde Yurt genelinde oldugu gibi Antakya’da da medreseler kurulmus, bu medreselerde büyük âlimler
yetismistir. Medreselerde yetisen âlimlerin el yazması kitapları medreselerin bir bölümünde toplanmıs ve Antakya’da “Ýslam Darül’ulumu” adı altında bir kütüphane olusturulmustur. Antakya’da bazı kisiler ellerinde bulunan kitaplardan baska insanlarında istifade edebilmeleri için kitaplarını medreselere vererek,
medreseler adeta bir kütüphane haline getirilmistir. Bu medreselerden biri de günümüze kadar gelmiş olan Nakip cami içinde bulunan medresedir. 1938 yılında Bekir Efendi medrese içinde resmi olarak bir kütüphane kurmus ve bu kütüphane Hatay devletinin resmi kütüphanesi olmustur. Antakya’da 16 yüz yıllarında, Zenginler mahallesi 40 Asırlık Türk Yurdu Sokak 493 parsele inşa edilen Nakip camisinin avlusu içinde yer alan medreselerle birlikte, cami ve medreselerden ayrı bir kösede bulunan kütüphane ne yazık ki günümüzde hela olarak kullanılıyor. Bir zamanlar cami imamının depo olarak kullandıgı kütüphane, 5.6.1975 yılında vakıflar bölge müdürlüğü tarafından bir onarım sonucu cami içinde yapılan
tadilatlara ek olarak kütüphanede de bazı tadilatlar yapılarak, cami cemaatinin istifadesi için helaya
dönüstürülmüstür. Kullanılmayan bir odanın, hela veya baska bir ihtiyaç için kullanılmak üzere tadilat
görmesi dogal. Ancak İslam dini temizlik dinidir. Bu hela ne yazık ki hiçte Ýslami kuralların yerine
getirilmesi için uygun bir durumda değildir.