Mevsimlerin kayması, ani sıcaklık değişimleri ve düzensiz hava koşulları arıların yaşam döngüsünü altüst ediyor. Yalancı bahara aldanıp kovanından erken çıkan arılar besin bulmakta zorlanıyor ve hastalıklara açık hale geliyor. Bu durum arıların yanı sıra ekosistemdeki dengeyi de tehdit ediyor.
Kanatlarını hızla çırparak çiçekten çiçeğe konan arılar bal için nektar ve polen toplamakla kalmıyor; bitki türlerinin devamlılığını sağlayan tozlaşmaya (polinasyon) da katkı sağlıyor. Ancak doğanın bu mükemmel döngüsü, küresel ısınmanın etkisiyle bozuluyor. Mevsimler kayıyor, sıcaklıklar değişiyor, yağmurlar düzensizleşiyor. Çiçekler ya erkenden açıp dökülüyor ya da beklenenden geç ortaya çıkıyor. Arılar ise bu değişime ayak uydurmakta zorlanıyor… Kimi zaman yeterince besin bulamıyor kimi zaman da yuvalarını terk etmek zorunda kalıyor. Küresel ısınma devam ettiği sürece bir lokasyonda var olan arı, iklimsel olarak kendisine uygun bir alana kaçacak demektir. Bu büyük bir tehlike değil gibi düşünülebilir ama aslında çok büyük… Çünkü bu biyoçeşitliliğin azalmasına da neden oluyor.
ARILARIN DAVRANIŞLARI KÜRESEL ISINMADAN ETKİLENİYOR
Küresel ısınmanın arıların davranışlarını etkilediğini söyleyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Kekeçoğlu, “Bilimsel çalışmalarımızın sonuçlarına göre, fizyolojik veya genetik olarak bir etki olmasa bile davranışsal bir etki olduğunu gördük. Çalışmamızda özellikle küresel ısınmanın etkilerini ultraviole ışınları ile denemeye karar verdik. Sonuç olarak arıların ultraviole ışınlarının olduğu yerden kaçtığını gördük” diyor. Bunun ne anlama geldiğini Prof. Dr. Kekeçoğlu şu sözlerle açıklıyor: “Küresel ısınma devam ettiği sürece bir lokasyonda var olan arı, iklimsel olarak kendisine uygun bir alana kaçacak demektir. Bu büyük bir tehlike değil gibi düşünülebilir ama aslında çok büyük… Çünkü bu biyoçeşitliliğin azalmasına da neden oluyor. Farklı ırkların, ekotiplerin hastalıklara ve iklim değişimlerine direnci de farklı oluyor. Bazı ırk ve ekotipler sıcağa çok dayanıklıyken bazıları ise soğuk iklim koşullarına daha dayanıklı olabiliyor. Yine bazılarının da hastalıklara direnci daha fazla olabiliyor. Bizim istediğimiz, bu biyoçeşitliliği kaybetmemek. Çünkü gelecekteki tehlikelere karşı dirençli türler, doğada sürdürülebilirliği sağlamanın garantisi.”
ARILARA ZARAR VEREN BÖCEKLERDEKİ DEĞİŞİM TEHLİKE YARATIYOR
Küresel ısınma sonucu hava sıcaklıklarındaki değişimlerden tek etkilenen arılar değil… Aynı zamanda arılar için risk oluşturan bazı böceklerin çeşitliliğinde de değişimler meydana geliyor. Prof. Dr. Kekeçoğlu bunu bir örnekle anlatıyor: “Varroa destructor, arıcıların en fazla mücadele ettiği çok ciddi bir sorun. Ancak yarın küresel ısınmayla birlikte yeni zararlılar ortaya çıkabilir. İklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelen arı hastalıklarında ve zararlılarında da değişim yaşıyoruz. Bu da bizim için bir tehlike. Çünkü en azından mevcut olanla nasıl mücadele edeceğimizi biliyoruz. Yeni bir zararlıyla mücadele etmek, ilaç üretmek ve bilimsel çalışmalar yapmak bir süreç istiyor.” Küresel ısınmayla birlikte ortaya çıkan zararlılardan biri de gittikçe daha fazla alana yayılan N. ceranae…
ARILAR VE BİTKİLER ARASINDA HASSAS DENGE BOZULUYOR
Küresel ısınma, arıları yalnızca doğrudan etkilemekle kalmıyor, dolaylı yoldan da büyük zarar veriyor. Özellikle arılar ve bitkiler arasındaki hassas denge bozuluyor. Bu da ekosistemde zincirleme etkilere yol açıyor. “Bugün yediğimiz meyvelerin, sebzelerin kaynağı polinasyon, yani tozlaşma” diyor Prof. Dr. Kekeçoğlu. Bunun bozulmasının nelere yol açtığını, “Tozlaşmayı sağlayan yegane canlı arı… Arıların bitkiden nektar toplamaya gitmesi için bitkiyi, ondan gelen kokuyu hissetmesi ya da onun şeklini, rengini algılaması gerekiyor. Halbuki çevresel faktörler bozulduğu zaman arılar bunu yapamıyor” sözleriyle ifade ediyor.
TOPLU ARI ÖLÜMLERİNDE KÜRESEL ISINMANIN ETKİSİ VAR
Arıların biyolojik dengesi sonucu yaşanan bir başka ciddi durum ise toplu arı ölümleri… Bunun arıların bakımından bitkisel ilaçlamaya kadar pek sebebi oluyor. Elbette küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği de bunlardan biri. Hava koşullarının mevsim normallerinde seyrederken aniden bozulması nektar kaynaklarının yok olmasına yol açıyor. Özellikle yavru arılar için polen kaynağına gereksinim duyulan ilkbaharda bunun olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kekeçoğlu, “Çünkü arılar, açlıkla karşı karşıya kalıyorlar. Kış salkımını bozduğu zaman, içerideki yavru arılar hastalıklara daha açık hale geliyor. Arıların bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla birlikte yavrular gelişmiyor. Bu da kovandaki koloninin sönmesine neden oluyor” diyor.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN