İslam kültür ve geleneğinde mübarek zaman dilimi olan üç ayların başlangıcı Recep ayına girdik. Elbette bu tür özel zamanlara önem atfetmek toplumumuzdaki modern anlayış ile geleneksel anlayış arasında tartışma konusu olmaktadır.
Pek çok rivayette bu vakitlerin önemine dair bilgiler yer almaktadır. Kendimizi yenileme, sorgulama ve manevi olarak zenginleştirme fırsatı sunan bu günleri idrak etmek çok önemlidir.
Çünkü Allah bazı mekanları diğer mekanlara, bazı şahısları diğer şahıslara üstün kıldığı gibi bazı zamanları da bazı zamanlara üstün kılabilir. Nitekim haram bölgesinin diğer yerlere, Cuma ve Kadir gecesi gibi zamanların diğer zamanlara üstünlüğü tartışılmazdır.
Bazı çevrelerce Miracın oluş biçimine ilişkin tartışma, bütün üç ayları tartışmalı gibi gösterebilir. Her şeyi kökten reddetmeye alışkın kimseler “Bu konulardaki hadisler zayıf, öyleyse; Regaip, Miraç, Berat yoktur. Bunlar olmadığına göre üç aylar da yoktur” demeye getiriyorlar. Bu tavır ibadetlere karşı gevşek tavrın ve dünyevileşmenin bir neticesidir.
Üç ayların önemsiz olduğunu söylemek, Ramazan’ı itibarsızlaştırmaya yönelik de bir adımdır. Bu konuda gelen pek çok sahih rivayet ve bilgi olduğu halde hepsini rafa kaldırarak “bütün bu gecelerin hiçbir değeri yoktur” demek sonraki adımda Kadir gecesini ve üç ayların bütününü reddetme girişimidir. Kadir gecesinin reddi de Kuran’da şüpheye düşülmesine neden olur.
İlmi bir çaba olmaktan öte, İslami kaygısı ve amelî/pratik yaşantısı olmayanlar bir süre sonra da itikadî problem yaşamakta ve hayatlarında tutarsızlığa neden olmaktadır. Yani bu günleri küçümseyenlerin, biraz da kibir taşıdıkları ortadadır.
İBADET MEVSİMİNE HAZIRLIK
Üç aylar ibadetlerin başlangıç mevsimidir. Recep ayında hatim yapmaya başlamayanlar, Ramazan’da nasıl hatim yapacaklarına karar veremeden Ramazan’ı geçirmiş olurlar. Her insani eylemde yaratılış/tabiatına uygun olarak alışma yöntemi/dönemi vardır. Ramazan'a alışma/temrin de üç aylardır. Nasıl ki bir çocuğa “yüz metre koşusunu bir atlet gibi koş!” denilemezse bir sene gafil yaşamış, bedene de ruha da “haydi birden ibadetlere giriş” denilemez.
Bu dönem ibadetlerin başlangıcıdır ve büyüklere atfen "Recep ekme ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan ise hasat etme ayıdır" sözü nakledile gelmiştir. Elbette Allah orucu kolaylaştırmak için farz kılmıştır, farzları kolaylaştırmanın yolu da bu tür alıştırmalardan geçer.
İnançlı bir mümin üç ayları değerlendirir. Peygamberimizin Ramazan'da Recep ve Şaban ayına göre çok daha fazla cömert olduğu Şaban'da ikramda bereket, rüzgâr gibi estiği varittir. Ramazan’dan önce ibadet hazırlıkları yapılır. Varsa İnfakla ilgili görevler tamamlanır. Artık Ramazan ayı geldiğinde insan kendini huzuru ilahiyeye ve kulluğa teslim eder. Ramazan’da da yoğun ibadetlerle zirveye ulaşır.
Peygamberimizin tüm hayatında var olan cömertliğin Recep ayıyla devam edip Şaban’da son limitleri zorladığı, fedakârlık boyutunun en yoğun olduğu dönemini görürüz. Keza oruç olarak Recep ayının bir kısmını Şaban’ın tamamına yakınını tuttuğunu” görürüz.
KUR’AN VE İNFAK MEVSİMİ
Üç ayların hepsi Ramazan'ı yani Kuran'ı karşılamak için vardır. Ramazan oruç ayı olduğu kadar Kur'an ayıdır. Kur'an’da da Ramazan ayı anlatılırken “Ramazan ayı kendisinde insanlara hidayet rehberi olarak indirilen Kur'an'ın indirildiği aydır” (Bakara, 2/185) buyurulmaktadır. Ramazan, sadece oruç değil başta Kur’an ayıdır. Bir insan aslında Kur'an'la muhatap olmak için oruç tutar. Çünkü ona temiz akıl ve kalp sahipleri dokunabilir. (Vakıa, 56/79) Akif’in ifadesiyle “İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için” (Safahat, 153). Kuran okumak, amel/yaşamak ve hayat nizamı tesis etmek için indirilmiştir.
Ramazan, aynı zamanda infak ayıdır. Zekat ve sadaka mevsimidir. Müminin oruçla beraber temel hedefi infak olmalıdır.
İnfak, başkalarıyla hemhal olmak, kimsesizlerin kimsesi, yoksulların hamisi olmaktır. Kulluk, kardeşin için yaşamak, fedakarlık ve başkasını kendine tercih etme/îsâr ruhunu zirveye taşımaktır. Yeryüzünün dert küpü olduğu bu dönemde çaresizlere derman olmaktır.
Nasıl ki bir insan, namaz kılmak için önce abdest alır, sonra temiz elbiselerini giyer, daha sonra kıbleye yönelir ise Recep ve Şaban ayında yaptıkları Ramazan ayına ön hazırlıktır. Böylece bu aylarda amelleriyle/yaptıklarıyla iç dünyasını Ramazan’a hazır hale getirir.
Sonuç olarak; üç ayları en güzel şekilde değerlendirmeli, kendimizi Kuran'a hazırlamalıyız. Ramazan’da inen rahmet pınarlarından yararlanmak, bu dönemin feyzi ve bereketine nail olmak her müminin temel hedefi ve vazifesi olmalıdır.
Pek çok rivayette bu vakitlerin önemine dair bilgiler yer almaktadır. Kendimizi yenileme, sorgulama ve manevi olarak zenginleştirme fırsatı sunan bu günleri idrak etmek çok önemlidir.
Çünkü Allah bazı mekanları diğer mekanlara, bazı şahısları diğer şahıslara üstün kıldığı gibi bazı zamanları da bazı zamanlara üstün kılabilir. Nitekim haram bölgesinin diğer yerlere, Cuma ve Kadir gecesi gibi zamanların diğer zamanlara üstünlüğü tartışılmazdır.
Bazı çevrelerce Miracın oluş biçimine ilişkin tartışma, bütün üç ayları tartışmalı gibi gösterebilir. Her şeyi kökten reddetmeye alışkın kimseler “Bu konulardaki hadisler zayıf, öyleyse; Regaip, Miraç, Berat yoktur. Bunlar olmadığına göre üç aylar da yoktur” demeye getiriyorlar. Bu tavır ibadetlere karşı gevşek tavrın ve dünyevileşmenin bir neticesidir.
Üç ayların önemsiz olduğunu söylemek, Ramazan’ı itibarsızlaştırmaya yönelik de bir adımdır. Bu konuda gelen pek çok sahih rivayet ve bilgi olduğu halde hepsini rafa kaldırarak “bütün bu gecelerin hiçbir değeri yoktur” demek sonraki adımda Kadir gecesini ve üç ayların bütününü reddetme girişimidir. Kadir gecesinin reddi de Kuran’da şüpheye düşülmesine neden olur.
İlmi bir çaba olmaktan öte, İslami kaygısı ve amelî/pratik yaşantısı olmayanlar bir süre sonra da itikadî problem yaşamakta ve hayatlarında tutarsızlığa neden olmaktadır. Yani bu günleri küçümseyenlerin, biraz da kibir taşıdıkları ortadadır.
İBADET MEVSİMİNE HAZIRLIK
Üç aylar ibadetlerin başlangıç mevsimidir. Recep ayında hatim yapmaya başlamayanlar, Ramazan’da nasıl hatim yapacaklarına karar veremeden Ramazan’ı geçirmiş olurlar. Her insani eylemde yaratılış/tabiatına uygun olarak alışma yöntemi/dönemi vardır. Ramazan'a alışma/temrin de üç aylardır. Nasıl ki bir çocuğa “yüz metre koşusunu bir atlet gibi koş!” denilemezse bir sene gafil yaşamış, bedene de ruha da “haydi birden ibadetlere giriş” denilemez.
Bu dönem ibadetlerin başlangıcıdır ve büyüklere atfen "Recep ekme ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan ise hasat etme ayıdır" sözü nakledile gelmiştir. Elbette Allah orucu kolaylaştırmak için farz kılmıştır, farzları kolaylaştırmanın yolu da bu tür alıştırmalardan geçer.
İnançlı bir mümin üç ayları değerlendirir. Peygamberimizin Ramazan'da Recep ve Şaban ayına göre çok daha fazla cömert olduğu Şaban'da ikramda bereket, rüzgâr gibi estiği varittir. Ramazan’dan önce ibadet hazırlıkları yapılır. Varsa İnfakla ilgili görevler tamamlanır. Artık Ramazan ayı geldiğinde insan kendini huzuru ilahiyeye ve kulluğa teslim eder. Ramazan’da da yoğun ibadetlerle zirveye ulaşır.
Peygamberimizin tüm hayatında var olan cömertliğin Recep ayıyla devam edip Şaban’da son limitleri zorladığı, fedakârlık boyutunun en yoğun olduğu dönemini görürüz. Keza oruç olarak Recep ayının bir kısmını Şaban’ın tamamına yakınını tuttuğunu” görürüz.
KUR’AN VE İNFAK MEVSİMİ
Üç ayların hepsi Ramazan'ı yani Kuran'ı karşılamak için vardır. Ramazan oruç ayı olduğu kadar Kur'an ayıdır. Kur'an’da da Ramazan ayı anlatılırken “Ramazan ayı kendisinde insanlara hidayet rehberi olarak indirilen Kur'an'ın indirildiği aydır” (Bakara, 2/185) buyurulmaktadır. Ramazan, sadece oruç değil başta Kur’an ayıdır. Bir insan aslında Kur'an'la muhatap olmak için oruç tutar. Çünkü ona temiz akıl ve kalp sahipleri dokunabilir. (Vakıa, 56/79) Akif’in ifadesiyle “İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için” (Safahat, 153). Kuran okumak, amel/yaşamak ve hayat nizamı tesis etmek için indirilmiştir.
Ramazan, aynı zamanda infak ayıdır. Zekat ve sadaka mevsimidir. Müminin oruçla beraber temel hedefi infak olmalıdır.
İnfak, başkalarıyla hemhal olmak, kimsesizlerin kimsesi, yoksulların hamisi olmaktır. Kulluk, kardeşin için yaşamak, fedakarlık ve başkasını kendine tercih etme/îsâr ruhunu zirveye taşımaktır. Yeryüzünün dert küpü olduğu bu dönemde çaresizlere derman olmaktır.
Nasıl ki bir insan, namaz kılmak için önce abdest alır, sonra temiz elbiselerini giyer, daha sonra kıbleye yönelir ise Recep ve Şaban ayında yaptıkları Ramazan ayına ön hazırlıktır. Böylece bu aylarda amelleriyle/yaptıklarıyla iç dünyasını Ramazan’a hazır hale getirir.
Sonuç olarak; üç ayları en güzel şekilde değerlendirmeli, kendimizi Kuran'a hazırlamalıyız. Ramazan’da inen rahmet pınarlarından yararlanmak, bu dönemin feyzi ve bereketine nail olmak her müminin temel hedefi ve vazifesi olmalıdır.