İtiraf etmeliyiz ki Saadet’in yükselişi, gündem belirleyici oluşu ve kilit role bürünmesi en fazla hükümeti ve yandaşları şaşırttı. Bu popülerliği sabote etme çabası da bundan.
Yaşadığımız “süreç”te Saadet Lideri Karamollaoğlu önce Sarayda/Külliyede ağırlandı, sonra İttifak Komisyonundan Şentop’la görüştü. Bir beklenti içerisine girdiler. “İstedikleri” neticeyi alamayınca topyekûn ve koro halinde saldırıya geçtiler.
Sözüm ona gazetelerin köşelerini tutmuş bazı beyefendilerin yazılarındaki -bağışlayın- pespayelik ve dalkavukluktur canımızı sıkan. Her dönemin adamı olmayı başarmış(!) tiplere birkaç söz söyleme ihtiyacı hasıl olduğu düşüncesiyle bu yazıyı kaleme alıyoruz.
***
Beylerin talimatla çalıştıkları belli. Ellerinde ev ödevi gibi bol iftira şablonlu yazılarla, karşılarına kim çıkarsa çıksın haşlayıp harcamaya çalışıyorlar. Yozlaşmış, tahribata uğramış birkaç paçavra felsefe ve siyaset bilgisiyle ehli küfrün Müslümanlara yapamadığı hakaretleri sayıp bir de utanmadan Allah’a havale ediyorlar.
Biz kendimizi dev aynasında görmüyoruz. Haddimizi, sınırlarımızı, gücümüzü biliyoruz. Ancak doğruları en yalın haliyle söylemenin de bu ülkenin bir partisi olarak "boynumuzun borcu" olduğunun da farkındayız.
Sürekli dillerine doladıkları CHP ve HDP ile ittifak yapılacağına dair çığırtkanlık peşindeler. Sanki Saadet kendilerini yüzüstü bırakıp gidip başkalarıyla ittifak yapmış gibi yalan ve iftira üzerine haberler yapıyorlar.
Sanki bu ittifak yasası Meclisten geçirilirken "hükümet ile ittifak kurmak şartıyla" diye şerh düşülmüş de haberimiz yok?
***
Temel Başkan’ın, ayakları yere basan, samimiyet dolu, ağzından çıkan, retorikten ve kuru bir söylemden uzak sözlerinin toplumdaki yansımaları; kendilerini abi bildiğimiz, bu tekkenin çorbasını içmiş, ağzı iyi laf yapan kekeçler’in, dili pak mı kirli mi meçhul şahısların ve avanelerinin" üstten kurdukları gazeteci gevezeliklerinin ısmarlama cümlelerinden çok daha değerli.
Utanmasalar "Karamollaoğlu Madımak Katili” diyecekler de gerçekleri bu kadar da çarpıtamayacaklarını biliyorlar. Zira Sivas olaylarındaki masumiyeti kendisi tarafından açıkça bilinmesine rağmen yazısında iğnelemeyle dile getirmesi, en hafif tabirle ahlaksızca belden aşağı vurmaktır.
Tarih bu tipleri yargılamada oldukça mahirdir unutmayalım.
***
Saadet’in en büyük avantajı, ittifak rüzgârına kapılmadan ve kendini parlatma çabasını bir kenara bırakıp özlediğimiz ilkeler üzerinden bir siyaset yürütme çabasında olmasıdır. Mesele, iktidar olmak veya olmamak değil. Mesele huzuru, saadeti, güveni, adaleti ve kardeşliği yurt sathına yaymak. Kanayan yaralara ilaç olmak. Adalet diye bağıranlara kol kanat germek.
İktidarı paylaşmanın kimseyi küçültmeyeceği, aksine gönüllere ancak insani, ahlaki ve mütevazı yaklaşımlarla girilebileceği unutulmamalıdır.
Muhalefet etmek "hain olmak" gibi bir yaftalamayla/etiketlemeyle sindirilemez. İnsanların bedenlerine sahip olabilirsiniz, onları tahakküm altına alabilirsiniz, prangalar vurabilirsiniz, susturabilirsiniz; ama ruhlarına hükmedemezsiniz.
Yaşadığımız “süreç”te Saadet Lideri Karamollaoğlu önce Sarayda/Külliyede ağırlandı, sonra İttifak Komisyonundan Şentop’la görüştü. Bir beklenti içerisine girdiler. “İstedikleri” neticeyi alamayınca topyekûn ve koro halinde saldırıya geçtiler.
Sözüm ona gazetelerin köşelerini tutmuş bazı beyefendilerin yazılarındaki -bağışlayın- pespayelik ve dalkavukluktur canımızı sıkan. Her dönemin adamı olmayı başarmış(!) tiplere birkaç söz söyleme ihtiyacı hasıl olduğu düşüncesiyle bu yazıyı kaleme alıyoruz.
***
Beylerin talimatla çalıştıkları belli. Ellerinde ev ödevi gibi bol iftira şablonlu yazılarla, karşılarına kim çıkarsa çıksın haşlayıp harcamaya çalışıyorlar. Yozlaşmış, tahribata uğramış birkaç paçavra felsefe ve siyaset bilgisiyle ehli küfrün Müslümanlara yapamadığı hakaretleri sayıp bir de utanmadan Allah’a havale ediyorlar.
Biz kendimizi dev aynasında görmüyoruz. Haddimizi, sınırlarımızı, gücümüzü biliyoruz. Ancak doğruları en yalın haliyle söylemenin de bu ülkenin bir partisi olarak "boynumuzun borcu" olduğunun da farkındayız.
Sürekli dillerine doladıkları CHP ve HDP ile ittifak yapılacağına dair çığırtkanlık peşindeler. Sanki Saadet kendilerini yüzüstü bırakıp gidip başkalarıyla ittifak yapmış gibi yalan ve iftira üzerine haberler yapıyorlar.
Sanki bu ittifak yasası Meclisten geçirilirken "hükümet ile ittifak kurmak şartıyla" diye şerh düşülmüş de haberimiz yok?
***
Temel Başkan’ın, ayakları yere basan, samimiyet dolu, ağzından çıkan, retorikten ve kuru bir söylemden uzak sözlerinin toplumdaki yansımaları; kendilerini abi bildiğimiz, bu tekkenin çorbasını içmiş, ağzı iyi laf yapan kekeçler’in, dili pak mı kirli mi meçhul şahısların ve avanelerinin" üstten kurdukları gazeteci gevezeliklerinin ısmarlama cümlelerinden çok daha değerli.
Utanmasalar "Karamollaoğlu Madımak Katili” diyecekler de gerçekleri bu kadar da çarpıtamayacaklarını biliyorlar. Zira Sivas olaylarındaki masumiyeti kendisi tarafından açıkça bilinmesine rağmen yazısında iğnelemeyle dile getirmesi, en hafif tabirle ahlaksızca belden aşağı vurmaktır.
Tarih bu tipleri yargılamada oldukça mahirdir unutmayalım.
***
Saadet’in en büyük avantajı, ittifak rüzgârına kapılmadan ve kendini parlatma çabasını bir kenara bırakıp özlediğimiz ilkeler üzerinden bir siyaset yürütme çabasında olmasıdır. Mesele, iktidar olmak veya olmamak değil. Mesele huzuru, saadeti, güveni, adaleti ve kardeşliği yurt sathına yaymak. Kanayan yaralara ilaç olmak. Adalet diye bağıranlara kol kanat germek.
İktidarı paylaşmanın kimseyi küçültmeyeceği, aksine gönüllere ancak insani, ahlaki ve mütevazı yaklaşımlarla girilebileceği unutulmamalıdır.
Muhalefet etmek "hain olmak" gibi bir yaftalamayla/etiketlemeyle sindirilemez. İnsanların bedenlerine sahip olabilirsiniz, onları tahakküm altına alabilirsiniz, prangalar vurabilirsiniz, susturabilirsiniz; ama ruhlarına hükmedemezsiniz.